Urve bin Zübeyr bin Avvam (r.a.)

Urve bin Zübeyr bin Avvam (r.a.)

Hoca
Urve bin Zübeyr bin Avvam (r.a.)

Urve b. Zübeyr’in ayağında bir yara çıkmış, Velid’in doktorları çağırıp tedavi ettirmek istemesiyle, doktorlar ayağının kangren olduğunu, bunun ancak kesilmekle tedavi olabileceğini yoksa bütün vücudu kaybetme ihtimalinin olduğunu söylemeleri üzerine Velid, durumu kendisine arzetmiş, İmam ayağının kesilmesini kabul etmişti. Doktorlar ayağını kesmek için devrin şartlarına göre narkoz mahiyetinde içki içirmek istemişler, fakat İmam, ‘Allah Teâlâ haramda şifa kılmamıştır’ diyerek içki içmeyi kabul etmemiştir. Daha sonra hissi iptal eden bir çeşit narkoz ilacı içirmek istemişler, aklının izale edilmesini kat’iyyen kabul etmemiştir. Doktorlara ‘siz böylece vazifenizi yapınız’ diyerek hazır olduğunu bildirmiştir. Doktorlar kendisini bağlamak istemişler, ona da itirâz edip, ben herhangi bir harekette bulunmayacağım, endişe etmeyiniz. Doktorlar ayağını bıçakla kesip kemiği de testere ile kesmeye başlayınca İmam’ın tekbir ve tesbih yaptığını Allah’ı zikrettiğini ve kat’iyyen yüzünü bile buruşturmadığını görmüşlerdir. Buna taaccup eden doktorlar, kestikleri ayağı, kızgın zeytinyağına daldırıp yaktıkları zaman İmama küçük bir baygınlık gelmiştir.
İslâmiyetle tanıştığı ve Hz. Muhammed (sav)’i kabul ettiği günden itibaren bir asrı aşkın bir zaman içerisinde Allah’ın Yüce Dininin tebliği ve Allah hakimiyetinin ikamesi için mücadelenin her türlüsünü vermiş olan ZÜBEYR ailesinin bir ferdini sizlere takdime çalışacağım.
Daha yeni doğan İslâm güneşi Hz. Muhammed’in (sav) etrafında kimsecikler yoktu. Şanı Yüce Nebî (sav) bazan etrafta dolaşır aşina bir sima, hakkı kabul edecek bir gönül arardı. Yine birgün, güneşin başları okşamaya başladığı bir kuşluk vakti, hidayet güneşi de kendilerini aydınlatacak birilerini arıyordu. Tam bu sırada elinde kılıç etrafa dehşet saçan 12 yaşında bir çocukla karşılaştı. Heyecanının doruk noktaya ulaştığını gören Resulullah, çocuğu yanına çağırdı ve:
-Bu ne hal? diye sordu. Çocuk fütursuz olarak Allah Resulü’ne şu cevabı verdi.
-Ey Allah’ın Resulü! Senin yakalandığını duydum da! Bunun üzerine Resulullah:
-Peki ne yapacaktın? deyince, çocuk:
-Seni yakalayanı bu kılıcımla doğrayacaktım, ey Allah’ın Resulü!
Resulullah Efendimiz (sav) bunun üzerine bu 12 yaşındaki ZÜBEYR ve kılıcına hayır duâda bulunarak "haydi evine git!" buyurmuştu. Zübeyr (ra.), Allah yolunda ilk kılıç çeken kimse ünvanına sahip bir sahabidir.
Uhud savaşı günü, müşrik ordusunun sancağını taşıyan Talha isimli bir pehlivan, İslâm ordusundan kendisiyle savaşacak birisini isteyince, herkes çekinmiş fakat Zübeyr onun karşısına çıkmıştı. Birkaç dakika sürmeden Talha’nın başını gövdesinden ayıran Zübeyr’e Allah Resulü hayır duâda bulunmuş ve "Her peygamberin bir yardımcısı vardır, benim yardımcım da Zübeyr’dir. Eğer Talha’ya karşı Zübeyr çıkmasaydı, ben çıkacaktım; çünkü halkın ondan çekindiğini gördüm" (1) buyurmuştu. İşte bu zat, tanıtmaya çalışacağımız Urve’nin babasıdır. Urve’nin anası da Allah Resulü’nün zevcesi, mü’minlerin anası Hz. Aişe (r.a.) validemizin kız kardeşi, Allah Resulü’nün sadık dostu Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma’dır. Akıllı, dirayetli, sabırlı cömert ve fazilet sahibi bir kadın!
Kuvvetli görüşe göre, Urve b. Zübeyr hicri 23 yılında dünyaya gelmiştir. 29 yılında dünyaya geldiğini söyleyenler de vardır (2). Gerek baba, gerekse ana tarafından iman kal’ası durumunda olan ailenin küçük çocuğu Urve bu hava içerisinde büyümeye başlamıştı. Tahsili, terbiyesi ve eğitimi itibariyle bir taraftan Allah Resulünün Hane-i saadeti, Urve için bir mekteb, o mektebin muallimeleri Hz. Aişe validemiz ve anası Hz. Esma olmuştu. Geleceğin 7 Medineli fakihi arasında büyük Tabiîn imamı olarak yerini alacak olan Urve, böylece anası, babası ve teyzesi Hz. Aişe’den ilk tahsilini ikmal etmiş, diğer taraftan da Allah Resulü’nün rahle-i tedrisinde oturmuş olan Sahabe-i Kiram’ın büyüklerinden Said b. Zeyd, Hz. Ali, Sehl b. Ebî Hasme, Sufyan b. Abdillah es-Sakafî, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Cabir, Numan b. Beşir, Muhammed b. Mesleme, Abdullah b. Ömer, Ebu Hureyre, İbn-i Abbas, Zeyd b. Sabit, Ebu Eyyub el-Ensari (r. anhüm) ve daha birçok zevattan ilim ve hadîs tahsil etmiştir. İlme karşı düşkünlüğü, ilim tahsilindeki ciddiyeti ve hassasiyeti O’nu Medine’nin dört büyük fakihinden birisi haline getirmiştir. Hadis ilminin dev isimlerinden İbn Şihab ez-Zührî, hocası Urve’yi denize benzeterek hakkında şöyle söylemiştir: "O böyle bir denizdir ki, onu hiç bir kova bulandıramaz" (3). Zührî diyor ki, İbn-i Suayr’e fıkıhtan bir şey sordum, bana İbn-i Müseyyeb’i gösterdi. O’nun yanında yedi sene bulunarak ilim öğrendim. Sonra Urve’ye yöneldim ve onun ilmini deniz gibi buldum (4). İbn-i Ebi’z-Zinad anlatıyor. Abdurrahman b. Humeyd diyor ki, babamla beraber mescide girdim, halk birisinin etrafında toplanmış ondan birşeyler soruyorlardı. Babam bana, "bak bakalım şu zat kim?" Ben taaccüple onun Urve olduğunu gördüm. Babam bana: "Oğlum taaccüp etme! Ben Allah Resulünün (sav) ashabının da ona birşeyler sorarken gördüm" dedi (5).
Zamanın iyi değerlendirilmesini, boşa vakit geçirilmemesini ister, zamanı olduğu halde ilim tahsil etmeyenlere çok kızardı. Oğlu Hişam diyor ki; "biz gençtik, babam bize şöyle derdi: Oğlum size ne oluyor ki, ilim tahsil etmiyorsunuz? Bugünün küçükleri, pek yakında yarının büyükleri olacaklardır. Yaşlıların hayırlıları cahil olanları değildir. Bugün Hz. Aişe (r.a.) vefât etse pişmanlık duymam. Çünkü ondan bütün hadîsleri alıp hıfzetmiştim. Sahabiden her kimden de bana bir hadîs ulaşmış ise, gittim onu buldum, kapısında oturdum ve ondan o hadîsi sordum" (6). Urve b. Zübeyr aynı zamanda büyük zevatın yetişmesine de vesile olmuştur. Bunlar arasında Yahya, Osman, Hişam, Süleyman b. Yesar, Ebu Seleme, İbn-i Şihab ez-Zührî, Muhammed b. Münkedir ve daha niceleri vardır.
İlmî ve fıkhî üstünlüğü kadar zühd ü takvası da kemal mertebede idi. "Bütün ömrü oruçlu geçmiştir" denilse mubâlağa edilmemiş olur. Medine-i Münevvere’nin biraz uzak semti "Akik" denilen yerde ev yaptırmış orada ilim ve ibadetle meşgul oluyorken, Allah Resulü’nun (sav) mescidinden uzaklaşmasının doğru olmayacağı halk tarafından kendisine söylenince, O, şöyle mukabelede bulundu: Mescidlerde Allah’ı anma terkedildi, sokaklar ise lağviyatla doldu. Bundan dolayı, halkın arasından çekildiğini beyan etti (7). Zübeyr ailesi hertürlü sıkıntı ve musibete maruz kalmış ve her defasında bunlara karşı sabır ve metanetle mukabele etmişlerdir. Urve’nin sabrı ve metaneti de yine devrinde darb-ı mesel olmuştur. Urve b. Zübeyr, oğlu Muhammed ile beraber Velid b. Abdilmelik’i ziyaret maksadıyla Şam’a gitmişti. Oğlu Muhammed atların bulunduğu tarlaya girmiş, bir atın tekme vurmasıyla orada vefât etmişti. Az bir zaman sonra İmam’ın ayağında bir yara çıkmış, Velid’in doktorları çağırıp tedavi ettirmek istemesiyle, doktorlar ayağının kangren olduğunu, bunun ancak kesilmekle tedavi olabileceğini yoksa bütün vücudu kaybetme ihtimalinin olduğunu söylemeleri üzerine Velid, durumu kendisine arzetmiş, İmam ayağının kesilmesini kabul etmişti. Doktorlar ayağını kesmek için devrin şartlarına göre narkoz mahiyetinde içki içirmek istemişler, fakat İmam, ‘Allah Teâlâ haramda şifa kılmamıştır’ diyerek içki içmeyi kabul etmemiştir. Daha sonra hissi iptal eden bir çeşit narkoz ilacı içirmek istemişler, aklının izale edilmesini kat’iyyen kabul etmemiştir. Doktorlara ‘siz böylece vazifenizi yapınız’ diyerek hazır olduğunu bildirmiştir. Doktorlar kendisini bağlamak istemişler, ona da itirâz edip, ben herhangi bir harekette bulunmayacağım, endişe etmeyiniz. Doktorlar ayağını bıçakla kesip kemiği de testere ile kesmeye başlayınca İmam’ın tekbir ve tesbih yaptığını Allah’ı zikrettiğini ve kat’iyyen yüzünü bile buruşturmadığını görmüşlerdir. Buna taaccüp eden doktorlar, kestikleri ayağı, kızgın zeytin yağına daldırıp yaktıkları zaman İmama küçük bir baygınlık gelmiş biraz sonra uyanır uyanmaz yüzünün terini silerek şu âyeti okumuştur:
"..Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düştük" (Sure-i Kehf a.63). Kesilen ayağı kendisine gösterilince şu sözü söylemiştir: "Beni senin üzerinde yürüten Zât’a yemin ederim ki, seninle harama yürümediğimi O bilir."
Urve b. Zübeyr, Medine-i Münevvere’ye döndükten sonra kendisine ziyarete gelen dostlarına karşı şikayette bulunmak değil, Allah’a karşı teslimiyet ve tevekkülünü, kadere teslimiyetini şu sözleriyle ifade ettiğini görmekteyiz: "Ey benim Allah’ım! Sen bana yedi oğul verdin, birisini aldın altısını bana bıraktın, bana dört âzâ verdin birisini aldın üçünü bana bıraktın. Sana hamdü senalarımı takdim ederim" (8).
İmam’ın ibadet ü taata düşkünlüğü, geceleri sabahlara kadar namaz kılması ve evrad-ı ezkarda bulunması herkesin malumudur. Âdet haline getirdiği dört günde bir defa Kur’ân-ı Kerim’i hatmetmesini ömür boyu bırakmadığı söylenmektedir. Ancak ayağının kesildiği gece evradını okuyup, âdet edindiği Kur’ân-ı Kerim’den okuduğu 150 sayfalık kısmı terkettiği söylenmektedir (9). Nitekim oğlu Hişam ayağının kesileceği gün de oruçlu olduğunu, verilen ilaçları içmemekte 30 veya 40 sene boyu, ramazan bayramı ve kurban bayramının teşrik günleri hariç hiç bozmadığı orucunu bozmak istememesinin de payı vardır, şeklinde rivâyeti nakledilmektedir. Yine oğlu, vefât ettiği gün babasının oruçlu olduğunu söylemiştir (10).
Malik b. Enes diyor ki, biz Urve ile sefere çıkardık, biz seferde bazan oruç tutar, bazan da tutmazdık, bize oruç tutmamızı emretmez, fakat kendisi orucunu bozmazdı. O haliyle bizlere nasihat ederdi (11).
İmam birisini namaz kılarken görmüş, fakat namazını acele acele kılıp gittiğini farkedince adamı çağırıp kendisine şöyle demişti: "Senin Rabbin’den istediğin bir şey yok mu? Ben Rabbim’den her şey istiyorum. Hatta tuzumu bile Rabbim’den istiyorum" diyerek adamı duâ ve evrada teşvik etmiştir (12).
Aynı zamanda temizlik ve düzene de çok önem veren İmam’ın oğlunun yaptığı rivâyete göre hergün yıkandığını ve çok temiz elbiseler giydiğini, hatta giydiği elbiselerde sarı rengi tercih ettiğini cübbe sarık ve taylasân, yani sarığını arkadan sarkıttığını bize bildirmiştir (13).
Fıkıh ilminde olduğu kadar hadîs ilminde de büyük bir âlim olduğunu, İmam Zehebî’nin ise kendisini hadîs hâfızları arasında zikrettiğini hadîste sika (güvenilir) ve itimad edilir bir zat olduğunu beyan etmiştir.
İbn-i Sa’d da Tabakat’ında, Urve’nin sika, sebt ve çok hadîs rivâyet eden bir zat olduğunu beyan etmiştir. Ahmet el-İclî de onun hakkında takdirkâr sözler söyledikten sonra, zamanında hiçbir fitneye bulaşmadığını ifade etmiştir (14).
Hz. Ömer’in torunu yani Abdullah b. Ömer’in kızı Sevde ile evli olan Urve b. Zübeyr, kuvvetli olan görüşe göre Fur’ nahiyesinde hicri 94 yılında vefât ederek cuma günü defnedilmiştir.
Ali Hayran
DİPNOTLAR:
1. Hadislerle Müslümanlık, 11/250-51. ”
2. Zehebî, Siyer-i A’lami’n-Niibela, IV/422.
3. İmam Nevevî, Tehzibü’l-Esma ve’1-Lügat, 1/232.
4. Siyer-i A’lâm, IV/425.
5. a.g.e.
6. Hilyetü’l-Evliya, 11/177, Siyerü, IV/424, IV.
7. Siyerü A’lami’n-Nübela, IV/427.
8. Siyerü A’lami’n-Nübela, IV429-430.
9. Ahmed b. Hantal, Kitabu’z-Zühd, s.371 s. Siyer A’lam, IV/437.
10. aynı yerler.
11. Tabakat-ı İbn Sa’d, V/181.
12. Kitabu’z-Zühd, s. 371.
13. Tabakat-ı İbn Sa’d, V/181.
14. a.g.e.


Cevap: Urve bin Zübeyr bin Avvam (r.a.)

meryemgül1
< Fıkıh ilminde olduğu kadar hadîs ilminde de büyük bir âlim olduğunu, İmam Zehebî’nin ise kendisini hadîs hâfızları arasında zikrettiğini hadîste sika (güvenilir) ve itimad edilir bir zat olduğunu beyan etmiştir.
İbn-i Sa’d da Tabakat’ında, Urve’nin sika, sebt ve çok hadîs rivâyet eden bir zat olduğunu beyan etmiştir. Ahmet el-İclî de onun hakkında takdirkâr sözler söyledikten sonra, zamanında hiçbir fitneye bulaşmadığını ifade etmiştir (14).
Hz. Ömer’in torunu yani Abdullah b. Ömer’in kızı Sevde ile evli olan Urve b. Zübeyr, kuvvetli olan görüşe göre Fur’ nahiyesinde hicri 94 yılında vefât ederek cuma günü defnedilmiştir.
Ali Hayran >

Urve bin Zübeyr bin Avvam (r.a.) için açıklayıcı bilgi verdiğin için Allah c.c. razı olsun


urve bin zübeyr, Zübeyr hakkında ayetler, Urve

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();