Anasayfa
8 Mayıs 2021, 9:11
missa94
Abone

İlham ne demektir? Kimlere gelir?

İlham ne demektir? Kimlere gelir?

Kayıtsız Üye
İlham ne demektir? Kimlere gelir?


Cevap: İlham ne demektir? Kimlere gelir?

Muhasibi
İlham Ne Demektir? Kimlere Gelir?
İlham kelime olarak lokmayı tutturmak veya yutturmak anlamına gelmektedir. Terim olarak ise, Allah’ın, kulun kalbine feyz yoluyla ilka ettiği (koyduğu) bilgi veya özel mana demektir.
İnsanın kalbine Allah tarafından ilka edilen manaya "ilham"; Şeytan tarafından ilka edilen tikir ve manaya da "vesvese" denir. Buna göre ilham hayır ve iyilik hissine münhasırdır. Kul bu bilgiyi bir gayret göstermeden elde eder. Gazzali’ye göre ilham’ın kaynağı ya Allah veya melektir.
Allah kullarına yönelik sahiplik ve mürşitlik vasfını ya herhangi bir kulunun kalbine bir mana veya fikir ilka ederek veya peygamberlere risalet vermek sureti ile gösterir. Birincisine ilham ikincisine ise vahy denir. Veliler ilhamı almaya daha müsaittirler. Zira kalpleri buna önceden hazırlanmıştır. İlham bu suretle, tefekkür ve istidlal yolu ile değil de, gelen ilham’ın nasıl, nereden ve niçin geldiğini söylemesine imkan vermeden, anî olarak kesbedilmesi bakımından, ilm-i aklî’den, ayrılır. Bu, Allah’ın bir feyzi olup, vahyden şu bakımlardan ayrılır: Vahy getiren melek peygamber tarafından görülebilir ve vahyde mündemic olan mesajlar bütün beşeriyete aittir. Halbuki ilham yalnızca buna mazhar olan şahsa mahsustur.
İlham, İslam bilginlerinin çoğunluğuna göre, kendisine ilham vaki olan kişi dışındakiler için, hüccet sayılmaz. Ancak ilham peygamberden sadır olmuşsa o takdirde hüccet sayılır. Sufilere göre ilham kimden sadır olursa olsun hüccettir. ‘
Cumhurun gerekçesi şudur: Eğer ilham hüccet kabul edilirse konu zabtu rabt altına alınamaz ve çeşitli tenakuz ve tezatlar yaşanır.

Okudunuz mu?  Okuma İle İlgili Sloganlar

Cevap: İlham ne demektir? Kimlere gelir?

@mir
Buharı ve Müslim Âişe’den şu hadîsi rivayet etmişlerdir: Peygam-ber (s.a.v.) buyurdu: "Önceki ümmetlerde Muhaddes (Allah’ın ilhamına mazhar olan) kullar vardı.Eğer bu ümmette de bir tek muhaddes zât varsa, işte o Ömer’dir."

hadisin açıklaması da şöyle:
Bu, Ömer (r.a.) için, gerçekten çok büyük bir fazilet ve menkıbedir. Bu hadîste, aynı zamanda bazı sofilerin yanlış iddialarına da açık bir cevab vardır. Şöyle ki; Bu iddianın sahibleri kendileri için Ledün İlmi sünneti ve bu iki aslî kaynaktaki ilmi terkederler.Şüphesiz böyle bir tutum söfîierin, hepsinde yoktur. Fakat nicelerinde açıkça görülen bu tutum, hiç şüphesiz İslâm’a aykırı ve çok yanlıştır. Hattâ onlardan biri demiştir ki: "Onlar ilimlerini, ölmüş kimselerden rivayet ederek elde etmiye çalışırlar. Halbuki bizler, ölmekten münezzeh bulu-nan Allah’tan vasıtasız olarak almaktayız!" işte bu ve buna dayandırılan iddialar, tamamen bâtıldır, islâm’ın temel kaynağı bulunan Kitap ve Sünnet’teki ilmin terkedilmesidir. Onlar bu hususta bir de Hızır (a.s.)’ın kıssası ile delîl göstermektedirler ki bu da yanlıştır. Zira Hızır (a.s.) da, Mûsâ (a.s.) gibi (sahih olan kavle göre) bir peygamberdir. Mûsâ (a.s.) gibi Allah’ın vahyine mazhardır. ilgili âyet, açıkça bunun delîlidir ve şu mealdedir: (Hızır (a.s.), Mûsâ (a.s.) ile aralarında cereyan etmiş bulunan işlerin te’vîl ve tefsirini yaptıktan sonra demiştir ki🙂 "Ey Mûsâ, ben bunları kendiliğimden yapmış değilim!" (Kehf, 82).
İşte bu âyet delâlet etmektedir ki, Hızır (a.s.) o şeyleri kendiliğinden yapmış değildir, bilakis Allah’ın emri ve vahyi ile yapmıştır.
(Hz. Ömer (r.a.) ki, muhaddes olduğu, yâni Allah’ın ilhamına ve ledün ilmine mazhar olduğu, Resûlullah Efendimizin hadisleriyle sabittir! Fakat buna rağmen o, hayâtında bir defa olsun, herhangi bir mes’elede: "Bu hususta bana şu şekilde bir ilham gelmiştir, binâen aleyh bunun böyle halledilmesi gerekir!" gibi bir laf etmemiştir. O veya başka bir sahâbî, böyle bir tutumu asla ortaya koymuş değillerdir. Bilindiği gibi, bir defasında Ömer (r.a.); Ebu Musa el-Eş’ari’ye bir mektub yazdırmıştı. Ebu Musa mektubun sonunda: "işte bu, Allah’ın Ömer’e gösterdiği şeydir" demişti. Ömer derhal müdâhale etti ve: "Ey Ebu Mûsâ, o yazdığın cümleyi imha et, onun yerine: "İşte bu, Ömer’in gördüğü şeydir. Eğer hatâ ise Ömer’e aittir" şeklinde yaz!" diye emir verdi. Yine o büyük Ömer ki, hiç bir zaman büyük konuşmadı, Kitap ve Sün-neti küçümsemedi. Hutbesine itiraz eden bir kadına hitaben de: "Kadın doğru söyledi, hali-feniz Ömer ise hata etti" buyurdu. Yine ondan önceki büyük sahâbî ve Resûlullah’ın ilk halîfesi Ebu Bekr ki, şöyle buyurur idi: "Bu, benim düşüncem ve hükmümdür. Eğer doğru ise Allah’tandır, yanlış ise benden ve şeytandandır. Allah ve Resulü, bundan uzak ve münez-zehtirler." (Kitâbü’l-Müstasfâ-Fevâtihu’r-Rahamût, 2/374, 243, Mısır, Bulak, 1324).
Demek ki şu ümmetten hiç bir kimse, Hz. Ebu Bekir’den ve Hz. Ömer’den daha ileri giderek: "Bu mes’ele böyledir, zira ben bu hususta arada hiç bir vâsıta olmaksızın doğrudan doğruya Allah’tan ilim alıyorum!" iddiasında bulunamaz. Bulunursa veya bulunmuşsa bunun batıl ve atıl olduğunda da hiç bir müslümanın hiçbir şüphesi olamaz. Bu nâzik ve çok mühim mes’eleye, muhakkikin sözlerine ilâveten verdiğimiz bu bilgiyi, İmâm-ı Muhammed el-Birgivî gibi bir islâm büyüğünün şu sözleriyle bitirelim:
"Gerçekten Ashâb-ı Kiram efendilerimiz; şu ümmetin en hayırlıları ve en afdal olan-larıdır! Onlar, nice mes’elelerde ictihâd ve ihtilaf etmişler ve fakat hiç bir mes’elede onlardan hiç biri: "Bana ilham olunduğuna göre, şu mes’ele şöyledir, şu haram, şu ise helâldir; şu hakikat, şu ise bâtıldır" dememiştir. Buna benzer herhangi bir söz veya tutum ortaya koy-mamıştır. Onlar mutlaka Allah’ın Kitabı ve Resûlü’nün Sünneti ile istidlal ve ihticâc etmişler; hiç bir zaman fikrî tahakküm ve istibdada da yol vermemişlerdir." (Et-Tarîkatü’l-Muhammediye, s: 48-1276). (M.)

Okudunuz mu?  Cübbe nedir? cübbe ne demek?

Abdullah ibni Ömer’e biri Muhtaru’s- Sakafî kendisine vahiy geldiğini iddia ediyor deyince İbn-i Ömer Doğru söylemiş der ve şu âyeti okur:

Şüphesiz şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmelerini vahyederler (En’am, 121)
bu adam bildiğim kadarı ile bu v
ahy iddiasına kadar oldukça sevilip sayılan ve kerametleri de olan bir kişi imiş
ama vahy iddiasında bulununca öldürülmüş diye biliyorum
konumuzla alakası ise hiç kimse onu aklamak için
"bal arısına vahyeden Allah Muhtar’a da vahyetmiş olamaz mı?" gibi
zeka dolu bir cevab vermemiştir

Okudunuz mu?  Namazda şehvetlenme

ilham kimlere gelir

Bu kategoride yer alan Sadaka kime verilir kime verilmez? Sadaka verirken nelere dikkat etmek gerekir? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

İlham ne demektir? Kimlere gelir? Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.