Cimrilik ile ilgili hadisler
Kayıtsız Üye
Cimrilik ile ilgili hadisler paylaşır mısınız
Cimrilik kelimesi geçen hadisler arıyorum
Cevap: Cimrilik ile ilgili hadisler
Galus
CİMRİLİKLE HAKKINDAKİ HADİSLER
Ahnef İbnu Kays anlatıyor: Ben Kureys’ten bir grubla oturuyordum. Oradan Ebu Zerr (radıyAllahu anh) geçti. Şöyle diyordu:
-Mal biriktirenleri, cehennem ateşinde kızdırılan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin uçlarına konacak, ta kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak, ta meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar dedi. Bu konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu.
-Bu adamların, senin kendisine söylediklerinden hoşlanmadıklarını görüyorum, dedim. Şu cevabı verdi:
-Bunların hakikaten hiçbir şeye aklı ermiyor. Dostum Ebu’l-Kasım (aleyhissalatu vesselam) bir keresinde beni çağırdı. Yanına varınca bana:
-Uhud’u görüyormusun? dedi.
-Evet görüyorum dedim. Bunun üzerine:
-Bunun kadar altınım olmasını istemem, (olsaydı) üç dinar müstesna hepsini infak ederdim, buyurdu. Ebu Zerr (radıyAllahu anh) önceki sözünü te’kiden:
-Bu (Kureyşliler var ya) dünyayı topluyorlar hiçbir şeye akılları ermiyor, dedi.
Ben:
-Seninle bu Kureyşli kardeşlerinin arasında ne var ki, onların yanına uğramıyor, onlardan bir şey almıyorsun? dedim.
Ebu Zerr:
-Hayır! Rabbine yemin ederim, taa Allah ve Resûlüne kavuşuncaya kadar ben onlardanne dünyalık isterim ne de kendilerine din namına bir şey sorarım, dedi. Ben tekrar:
-Şu ihsan meselesi hakkında ne dersin? dedim.
-Sen onu al. Çünkü, bugün onda bir nafaka var. Ancak, bu ihsan dinin karşılığında yapılırsa, bırak alma, dedi.
Buhari, Zekat 4; Müslim, Zekat 34. (992).
Bir başka rivayette şöyle denmiştir:
Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’la beraber yürüyordum. O, Uhud dağına bakıyordu. Bir ara: Evimde üç gece kalacak altınım olsun istemem. Ancak üzerimdeki bir borç sebebiyle tek dinarı koruyabilir, geri kalanın da Allah’ın kullarına şöyle şöyle dağıtılmasını emrederdim dedi ve elleriyle önüne, sağına soluna dağıtma işareti yaptı .
Buhari, Zekat 4; İstikraz 3, Bed’u’l-Halk 6; İsti’zan 30, Rikak 13, 14; Müslim, Zekat 34 (992).
Ebu Zerr (radıyAllahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Kabe’nin gölgesinde otururken yanına geldim. Beni görünce: Kabe’nin Rabbine kasem olsun onlar zararda buyurdu. Ben:
-Ey Allah’ın Resûlü, annem babam sana feda olsun, onlar kimlerdir? dedim. Buyurdu ki:
– Onlar malca çok olanlardır. Ancak -eliyle ön, arka, sağ ve sol taraflarını göstererek- şöyle şöyle bol bol vermelerini emredenler müstesna dedi ve hemen ilave etti:
– Böyleleri ne kadar az! Şunu bilin ki, devesi, sığırı, davarı olup da zekatını vermeyen her insan kıyamet günü, o malları, mümkün olan en iri ve en semiz şekilde karşısına çıkıp, sırayla boynuzlarıyla toslayacak, ayaklarıyla çiğneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapınca birinci tekrar başlayacak. Bu hal, insanlar arasındaki hüküm bitinceye kadar devam edecek.
Müslim, Zekat, 301, (590); Buhari, Eyman 3, Zekat 43; Tirmizi, Zekat 1, (617); Nesai, Zekat 2, (5, 10-11).
İbnu Ömer anlatıyor: Bir gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize hitab ederek şöyle buyurdular: Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helak oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar.
Ebu Davud, Zekat 46, (1698).
Ebu Said el-Hudri (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: İki haslet vardır ki bir mü’minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlak.
Tirmizi, Bir 41, (1963).
Ka’b İbnu İyaz (radıyAllahu anh) anlatıyor; Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı şöyle derken işittim: Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır.
Tirmizi, Zühd 26, (2337).
İbnu Mes’ud (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: Çiftlik edinmeyin, dünyaya bağlanır kalırsınız.
Tirmizi, Zühd 20, (2329).
Abdullah İbnu’ş-Şihhir (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Elhahümü’t-tekasür sûresini okurken yanına geldim. Bana: İnsanoğlu malım malım der. Halbuki ademoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? (Gerisini ölümle terkeder ve insanlara bırakır.
Müslim, Zühd 3, 4, (2958); Nesai, Vesaya 1 (6, 238); Tirmizi, Tefsir, Tekasür, (3351).
Ebu Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle söyledi: Altına tapanlar mel’undur, gümüşe tapanlar mal’undur.
Tirmizi, Zühd 42, (2376).
İbnu Mes’ud (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir keresinde, Hanginiz, varisinin malını kendi malından daha çok sever? diye sordu. Cemaat: Ey Allah’ın Resûlü içimizde, herkes kendi malını varisinin malından daha çok sever dediler. Bunun üzerine: Öyleyse şunu bilin: Kişinin gerçek malı hayatında gönderdiğidir. Geriye koyduğu da varislerinin malıdır.
Buhari, Rikak 12; Nesai, Vesaya 1, (6, 237-238).
Ebû Vail anlatıyor: Hz. Muaviye (radıyAllahu anh) bir gün Ebu Haşim İbnu Utbe’ye uğradı. Maksadı geçmiş olsun ziyaretinde bulunmaktı, çünkü Ebu Haşim hastaydı. Yanına varınca ağlar buldu. Ey dayıcığım niye ağlıyorsun? Dayanamadığın bir ağrı veya dünyaya karşı bir hırs mı seni böyle ağlatıyor? diye sordu. Ebu Vail:
-Hayır, asla bu sebeplerle ağlamıyorum. Ne var ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bizden bir söz almıştı, onu tutamadım (bu sebeple ağlıyorum) dedi. Hz. Muaviye:
-Neydi o? diye sordu.
-Ben, dedi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı şöyle söylerken dinlemiştim: Sizden birine, dünyalık olarak bir hizmetçi ve Allah yolunda cihadda kullanacağı bir binek edinecek kadar mal toplaması yeterlidir. Halbuki bugün ben kendimi bundan daha çok mal toplamış görüyorum.
Rezin merhum şu ilavede bulundu: Ebu Haşim rahmet-i Rahman’a kavuştuğu zaman, geride bıraktığı serveti hesapladı, hepsi otuz dirhem kadardı. (Bu ziyadenin kaynağı bulunamamıştır.)
Tirmizi, Zühd 19, (2328); Nesai, Zinet 119, (8, 218-219); İbnu Mace, Zühd 1, (4103).
Cevap: Cimrilik ile ilgili hadisler
Hoca
cimrilik ile ilgili hadisler
461. . [1:430, Hadîs No: 825.]
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayetle:
İçinizdeki iyi kimseler idarecileriniz, cömert kimseler de zenginleriniz olduğu ve işleriniz istişare ile yürüdüğü takdirde toprağın üstü sizin için, altından daha hayırlıdır. Kötüleriniz idareci ve cimrileriniz de zengin olduğu ve işleriniz de kadınlarınıza kaldığı zaman toprağın altı, sizin için üstünden daha hayırlıdır."
657. [1:556, Hadîs No: 1145]
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
İnsanların en âcizi, duadan âciz olandır. İnsanların en cimrisi selâmı esirgeyendir.
872. [2:122, Hadîs No: 1489]
Enes’den (r.a.) rivayetle:
Allah’ım, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, düşkün ihtiyarlıktan, kalb katılığından, gafletten, başkasına yük olmaktan, miskinlikten Sana sığınıyorum. Fakirlikten, inkarcılık ve küf-ran-ı nimetten, günahkârlıktan, hakka ters düşmekten, iki yüzlülükten, işitsinler ve görsünler diye amel işlemekten Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, alaca hastalığından ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım
Cevap: Cimrilik ile ilgili hadisler
mum
cimrilik ile ilgili hadis
cimrilikle ilgili bir hadis
Cimrilikten sakının, çünkü cimrilik sizden öncekileri helâk etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramı helâl görmeye yönlendirmiştir.
(Müslim, Birr 56)
cimrilik ile ilgili hadisler, cimrilikle ilgili hadisler, cimrilikle alakalı hadisler