Anasayfa
8 Mayıs 2021, 2:45
Kuran
Yönetici

Kuran okuyan mümin kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir”

Kur’an okuyan mü’min kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir"

karia
Kur’an okuyan mü’min kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir" okuyan mü’min Kur’an kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir" Hadis-i ŞerifKur’ân-ı Kerim, kâinat kitabının bir tercümesi, Allah tarafından insanlık için çizilmiş bir hayat programı, bütün ilim be hakikatlerin aslı ve kaynağı olmakla beraber, aynı zamanda bir dua, bir zikir ve fikir kitabıdır.

Mü’minler hem onun mânâ ve muhtevasıyla amel ederler, hem de ruhlarını serinletmek, kalplerini nurlandırmak, Rablerine yalvarmak ve o yüce alemlerde mesafe olmak için maddî ve mânevî bir temizlik yaparak huşû ve huzur için okumaya başlarlar.

Kur’ân bir ibadet kitabıdır. Lâfzıyla ibadet edilen tek kitaptır. Her ne Sûretle olursa olsun, Kur’ân’la meşgul olmak ibadetin tâ kendisidir. Hiç mânâsını anlamasak da Kur’ân-ı Kerimi okumak, dinlemek; hatta yüzüne, hattına, yazısına bakmak ve huzurunda hürmetle durmak bile ibadettir, sevaptır.

Kur’ân okumak farzdır ve Allah’ın emridir. Namazın bir rüknü de kıraattır. Yani namaz kılabilecek miktarda Kur’ân ezberleyip okumak farzdır. Kur’ân-ı Kerimin dışında hiçbir kitabın lâfzını, kelimelerini ezberlemek farz değildir. Bunun için Müslümanlar, mânâsını hiç anlamadan da Kur’ân-ı Kerimi bir ibadet şevkiyle Cenab-ı Hakkın mübarek bir kelâmı olması hasebiyle severek ve sevinerek okurlar.

Kur’ân-ı Kerimi okumak aynı zamanda bir peygamber âdeti ve tavsiyesidir. Bir hadiste Sevgili Peygamberimiz bu tavsiyeyi ve uhrevî mükâfatını şöyle dile getirir:

"Kur’ân’ı okuyunuz. Çünkü o kıyamet gününde size şefaatçi olarak gelecektir." (et-Tergîb ve’t-Terbîh, 2:350)

Kur’ân’ın kendisi okuyanına şefaat edeceği gibi, okuyan da başkalarına, özellikle yakınlarına şefaat hakkına sahiptir.

Hazret-i Ali’nin rivâyet ettiği bir hadiste Resulullah (a.s.m) bu konuda şöyle buyururlar:
"Kim Kur’ân-ı Kerimi okuyup ezberler, onun helal kıldığını helal kabul eder ve haramını haram sayarsa, o sebeple Allah onu cennetine koyar ve hepsi de Cehennemlik olan yakınlarından on kişiye şefaat yetkisi verir." (et-Tergîb ve’t-Terbîh, 3:278)

Kur’ân okuyan insanın makamı, mevkii ve rütbesi yüksektir. Meşhur, tanınmış ilim ve fikir adamlarıyla, maneviyat ve velayet ehli ile bizzat konuşmak, onların sohbetinde bulunmak insana ne kadar huzur ve mutluluk verir, ne kadar sevinç ve saadete sevk eder. İnsan böyle bir görüşmekten ne kadar zevk alır, haz duyar, değil mi? Ya huzurunda olduğu, konuştuğu âlemlerin Rabbi ise durum ne kadar mana ve değer kazanacaktır. Tahmini bile hayalimizin alamayacağı kadar derindir. İşte Kelâm-ı Kadim olan Kur’ân okuyan insan hazza ulaşabilecek bir imkana ermektedir.

Sadece Kur’ân ehline bir müjde olan bu haberi Peygamberimiz şöyle bildirir:
"Kim Rabbiyle konuşmaktan hoşlanırsa Kur’ân okusun." (Kenzü’l-Ummâl, 1.510)

İnsan yaratılışı gereği yükselmek, ilerlemek, belli bir yere gelmek, el üstünde tutulmak ister. Ama asıl yücelik ve yücelmek ebedî âlemdeki makamdır. Kur’ân insanın bu duygu ve isteklerini tatmin ediyor, ruh dünyasının zenginleştiriyor, ona bitmez tükenmez bir hazine kapısını açıyor.

Kur’ân ehlini âhirette bizzat İlâhî rahmet taltif ediyor, Rabbimiz ona ikram ve izzette bulunuyor, önüne ebedi saadet ve huzur âlemleri açılıyor.

Bu manayı Ebû Hüreyre, Efendimizden şu şekilde haber veriyor:
"Kur’ân-ı Kerimi okuyup onunla âmel eden mü’min kıyamet gününde gelince Kur’ân der ki: ‘Yâ Rabbi ona elbise giydir.’ Ona keramet tacı giydirilir.
"Sonra der ki: ‘Yâ Rabbi ona ikramını arttır.’ Bu sefer ona keramet elbisesi giydirilir.
"Sonra tekrar der ki: "Yâ Rabbi ondan razı ol." Ve Allah ondan razı olur.
"Sonra ona denir ki: "Kurân’ı oku ve yüksel’. Okuduğu her âyet için ona bir hasene yazılır." (Kenzü’l-Ummâl, 1.520; et-Tergîb ve’t-Terhîb, 3.269)

Allah’ın razı olacağı, Kâinat Sahibinin hoşnut olacağı, Ezel ve Ebed Sultanının memnun olacağı bir ibadet, bir yaklaşma ve yakınlaşma süreci Kur’ân’la gerçekleşiyor.
Bu arada Allah’a muhatap olma azim ve gayretine gören bir kul olarak değişik zamanlarda farklı farklı ibadetler yaparız. Namaz kılar, oruç tutar, hayır hasenatta bulunuruz. Böylece Rabbimize yaklaşır, onun rızasına ermeye gayret ederiz. Ama öyle bir ibadet şekli var ki, bizi Allah’a en çok yaklaştıran, Âbid gibi bir kulluk makamına ulaştıran sırlarla doludur. Efendimizin dilinden bu güzellik şöyle mana kazanır:

İnsanların en âbidi (en çok ibadet edeni) en çok Kur’ân okuyanıdır. (Kenzü’l-Ummâl,1:510.)

Kur’an bir kalkan, manevi bir kale, felaketlerden koruyan bir siper, kalb ve ruh dünyamızı kurtaran manevi bir çelik yelektir. Dünya hayatımızı düzene, nizama geçirdiği, disipline ettiği gibi, ebedî hayatımızı da tehlikelerden koruyor, sonsuz azap acılarından muhafaza diyor.

Ebû Umâme’nin rivâyetine göre Resulullah SallAllahü Aleyhi Vesellem bu konuda şu hakikati bildiriyor:
Kur’an’ı okuyun. Çünkü Allah Teâla içinde Kur’an’ı içinde bulunduran bir kalbe azap etmez. (Kenzü’l-Ummâl, 1:512.)

Hadisten dünyadaki stres, depresyon, panik ve benzeri psikiyatrik kalbî ve ruhî dertlerden Kur’an sayesinde kurtulmanın mümkün olduğu anlaşıldığı gibi, Cehennemden de varlığımızın merkezi olan kalbimizin korunacağı anlaşılmaktadır.

Efendimiz insanları inanç bakımından Kur’an okuyan ve okumayan olarak iki meyveye ve iki bitkiye benzetir. Çok orijinal olan bu benzetmede önemli bir hakikat anlatılır. Hadis-i şerifi Ebu Musa el-Eş’arî rivayet ediyor. Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
Kur’an okuyan mü’min kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir.
Kur’an okumayan mü’min de tadı güzel kokusu olmayan hurma gibidir.
Kur’an okuyan münafik, kokusu güzel ve tadı acı olan reyhan bitkisi gibidir.
Kur’an okumayan münafık ise, kokusu olmayan ve tadı acı Ebu Cehil karpuzu gibidir. (et’Tergîb ve’t-Terhîb, 3:262.)

Hadiste ifade edildiği gibi, Kur’an okuyan ve okumayan mü’minin hali bellidir. Her ikisi de derecesine göre güzeldir; fakat inancı bakımından içten pazarlıklı münafıkın durumu içler acısıdır. Böyle bir insan Kur’an okusa da Kur’ân’ın kendisine bir faydası yoktur, çünkü kalbi imandan mahrumdur. Kendisi yanan, tükenen, etrafını aydınlatan, fakat ışıktan ve nurdan mahrum bir mum gibidir.

Kur’ân-ı Kerim ferdi olarak, tek başına okunabildiği gibi, cemaat halinde toplu olarak da okunur. Bu aynı zamanda bir Kur’ân ve iman dersidir. Hem okunur, hem de manası ve anlattıkları üzerinde müzakere edilir, tartışılır, hakikatleri kavranmaya, akla ve kalbe sindirilmeye çalışılır. Böyle bir cemaatin okuduğu Kur’ân, konuştuğu Kur’ân, düşündüğü Kur’ân, içi Kur’ân, dışı Kur’ân’dır. Melekler etraflarını kuşatır, rahmet imdada gelir, latifeler ve hissiyatlar tatmin olur, Cenab-ı Hak bu insanları kendi yüce katında anar.

Bu ruhani anı Ebû Hüreyre’nin rivayetine göre Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle anlatıyor:
Herhangi bir topluluk Allah’ın evlerinden birinde toplanır, Kur’an-ı Kerimi okurlar ve aralarında müzakere ederlerse mutlaka üzerlerine kalb huzuru, gönül ferahlığı iner. Allah’ın rahmeti kendilerini kaplar, melekler kendilerini kuşatır ve Allah da onları kendi katındakiler içerisinde anar. (et-Tergîb ve’t-Terhîb, 3:262.)

Kur’ân okumak farzdır ve Allah’ın emridir. Namazın bir rüknü de kıraattir. Yani namaz kılabilecek miktarda Kur’ân ezberleyip okumak farzdır. Kur’ân-ı Kerimin dışında hiçbir kitabın lâfzını, kelimelerini ezberlemek farz değildir. Bunun için Müslümanlar, mânâsını hiç anlamadan da Kur’ ân-ı Kerimi bir ibadet şevkiyle Cenab-ı Hakkın mübarek bir kelâmı olması hasebiyle severek ve sevinerek okurlar.

Hadiste ifade edilen Allah’ın evleri nden murat, cami ve mescitler olduğu gibi, Allah’ın adının anıldığı, mü’minlerin biraraya gelerek Kur’an okudukları ve ilmî sohbetler yaptıkları herhangi bir mekân da olabilir.

Kur’ân-ı Kerimi hem gündüz okunur, hem de gece okunur. Ubeydüt’l-Mekkî’nin rivâyet ettiği bir hadiste Resulullah SallAllahü Aleyhi Vesellem bu konuda şöyle buyururlar:
Ey Kur’an ehli! Kur’ân’ı kenarda terk etmeyiniz. Onu hakkıyla tilavet ederek gece gündüz okuyun, yayın. Müslim.
Zaten Hazret-i Osman’ın (r.a.) ifade ettiği gibi Eğer kalbleriniz temiz olursa Allah’ın kelamına doymazsınız. Hayatü’s-Sahabe, 4:27.

Özellikle geceleyin Kur’ân okumak insanın kalben uyanık kalmasına, gaflet ve aymazlıktan kurtulmasına, Kur’ânî bir şuur içinde geceye girmesine, gecenin karanlığını Kur’ân nuruyla aydınlatmasına vesile olur.

Ebu Hüreyre’nin rivâyetine göre Resulullah SallAllahü Aleyhi Vesellem bu hususta şöyle buyururlar:
Kim bir gecede on âyet okursa gafil kimselerden yazılmaz. et’Tergîb ve’t-Terhîb, 3:279.

Ancak gece Kur’an okurken insana ağırlık çöker, uyku basar ve uyuklar. Bu esnada nasıl hareket edileceği dahi hadiste belirtilir.
Ebu Hüreyre anlatıyor. Resulullah SallAllahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
Sizden biri geceleyin kalkınca Kur’ân diline dolaşıp ne dediğini anlamamaya başlayınca hemen yatsın. (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn:223.)

Her gece Kur’ân’dan belli bir bölüm okuyan insan, şayet müsait değil de o gece okuyamazsa ne yapacağı hususunu yine hadisten öğreniyoruz.
Abdurrahman bin Abdi’l-Kârî anlatıyor. Ömer bin Hattab’ın şöyle söylediğini işittim. Resulullah SallAllahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmı okumadan uyursa, bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde sanki gece (her zamanki vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nail olur. (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn:142.)

Okudunuz mu?  Tecvid Dersleri: Hukmurra

Cevap: Kur’an okuyan mü’min kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir"

HADİE
kuranı kerim yeryüzüne inmiş engüzel kitap ve ışıktır bu ışık ile aydınlanmak isteyenler onun okumalı ve sevmelidirler kurana sahip çıkana Allahta sahip çıkar ve faziletlerini muhakkak görür


kuran okuyan mümin portakala benzer, kuran okuyan mumin hadisi, kuran okuyan insan resmi

Bu kategoride yer alan Fedailul Kuran başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Kuran okuyan mümin kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir” Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.