Anasayfa
7 Mayıs 2021, 7:32

Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak

Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak

ßaran
Bu konuda hemen evet veya hayır demek yerine bazı konuların bilinmesiniş uygun görüyoruz.

Meselenin fıkhı cihetinden önce yaygın şekliyle bugün tatbikatta olan sigorta sistemine bakacak olursak, esas itibarıyla şu şekilde işlediğini görürüz : Üyeler, mal varlıklarım sigorta ettirdikleri şirkete prim ödeyerek kaydolmaktalar. Sigorta şirketi de sigortalının malı kazaya uğradığı takdirde, diğer üyelerden aldığı primleri birleştirerek kazazede üyenin zararını telâfi etmektedir. Üyeler kazaya maruz kalmadıkları müddetçe, yatırmış oldukları primlerden dolayı, hiçbir hak talep edemezler. Dolayısıyla, üyelerden tedarik edilen paraların hepsi sigorta şirketinin kasasında kalır.

Bu kısa açıklamadan sonra meseleyi dinî açıdan değerlendirecek olursak, karşımıza bazı mahzurların çıktığını görürüz. Evvelâ, bahsi edilen sigortada bir haksız kazanç ve aldatma bahis mevzuu olmaktadır. Şöyle ki: Sigorta şirketine üye olan kişi belki birkaç ay taksit ödedikten sonra büyük miktarda malî bir zarara uğrayabilir, bir kazaya maruz kalabilir. Bu halde malının bütün bedelini sigorta şirketi ödemektedir. Bazen hiçbir felaket ve musibete uğramadan da yıllarca prim öder. Böylece senelerce ödediği primlerin tamamı sigorta şirketine kalmaktadır. Burada şirket haksız yere kazanç elde etmektedir. Böyle bir kar şeklini dinimiz tasvip etmemektedir. Nisa Sûresinin 29. âyetinde şöyle buyurulur : «Ey iman edenler, mallarınızı, aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin. Ancak birbirinizden hoşnut olarak ticaret yolu ile olmak başka.» Böyle bir muamelenin İslâm hukukuna göre ticaret şekline girmediği de, meselenin diğer bir cihetidir.

Okudunuz mu?  Vasiyetin dini hükmü nedir?

Diğer taraftan, sigorta şirketiyle yapılan akitte bilinmeyen unsurlar da vardır. Kişinin ne zaman kazaya uğrayacağı, ne vakte kadar prim ödeyeceği belli değildir. Oysa böyle bir akit caiz olmaz. Buna benzer bir tatbikatı Peygamberimizin tasvip etmediğini öğreniyoruz. Rasulüllah (a.s.m.) ağaç üzerindeki meyveyi olgunlaşıncaya kadar satmayı yasaklamış, orada bulunanların, «Olgunlaşmak nedir?» sualleri üzerine de şöyle buyurmuştur:

Okudunuz mu?  Saç jölesi kullanmak abdeste ve namaza zarar verirmi?

«Kızarması ve sararmasıdır. Allah meyveyi vermezse din kardeşinin parasını kendine ne ile helâl kılacaksın?»

Aynı hal sigorta için de bahis mevzuudur. Kazaya uğramayan sigortalının ödediği taksitleri sigorta şirketi neyin karşılığı olarak alacaktır?

Sigortanın caiz olmamasının bir diğer sebebi de faizle ilgili olmasıdır. Bilindiği gibi, faiz, riba-i fazl ve riba-i nesîe olmak üzere ikiye ayrılır. Riba-i fazl, ölçülebilir ve tartılabilir cinsten maddeleri kendi cinsleriyle peşin olarak fazlasına değiştirmektir. Bir kilo buğdayı bir buçuk kilo buğday ile peşin olarak değiştirmek gibi.

Riba-i nesîe ise, bir cinsten olan iki şeyin birini diğeri karşılığında veresiye olarak satmaktır. Veya başka bakla cinslerden olup ölçülebilme, tartılabilme, ekilebilme veya satılabilme hususunda aynı olan iki şeyden birini diğer karşılığında veresiye olarak değişmektir. Bu çeşit bir satış, miktarları eşit olsa da yine caiz olmaz. Meselâ, iki kilo buğdayı bir kilo veya üç kilo buğday karşılığında veresiye olarak satmak caiz olmadığı gibi, iki kilo buğdayı bir veya iki yahut üç kilo arpa mukabilinde veresiye olarak satmak da caiz olmaz.

Okudunuz mu?  Günlük ped ile namaz kılınır mı?

Sigorta, iştirakçinin ödediği primden fazlasını bir felâket sonunda ona öderse, ribe’1-fazl olacağı gibi, bir müddet sonra ödediğinde de ribe’n-nesîe olur.

Sigortada ayrıca kumar veya kumar şüphesi vardır. Bir nevi piyangoya benzemektedir. Piyangoda binlerce kişi bilet alır, çoğuna bir şey çıkmaz. Fakat iştirakçilerden bazılarına çıkabilir. Büyük ekseriyet kaybederken mahdut sayıda olanlar kârlı çıkmaktadır. Sigorta da buna benzer. Kaza yapan bir üye, yatırdığı paranın kat kat fazlasını alırken, yıllarca taksit ödeyen birçok üyenin yatırdığı paranın bir kısmı kazazedeye verilmekte, gerisi şirkete kalmaktadır. Piyangoda olduğu gibi, burada da kaybedenler ve kazananlar vardır.

İşte, bütün bu mahzurlarından dolayı, zamanımızda prime dayanan sigorta şeklinin meşru olmadığı ortaya çıkıyor.

Ancak, emeklilik sigortası böyle değildir. Devlet memuriyette veya başka bir işte çalıştırdığı kimselere maaş verdiği gibi, maslahata binaen çalıştırmadığı kimselere de maaş verebilir. Kaldı ki, kişi öldüğü takdirde, emeklilik sigortasına kesilen paralar devlete kalmıyor. Şahsın hanımı veya çocukları maaş almaya devam ediyor.
Bir de mübadele esasına dayanan sigorta şekli vardır ki, bu tamamen karşılıklı bir yardımlaşmadır. Bu sigorta, aynı tehlikeyle karşı karşıya kalabilecek kimselerin ödedikleri paralarla kurulur. Üyelerden herhangi birisinin başına bir kaza gelince, toplanan paradan üyenin zararı telâfi edilir. Önceden birikmiş olan para zararı ödemeye kâfi gelmiyorsa, üyelerden tekrar para talep edilir. Zarar ödendikten sonra para artarsa, bu ya üyelere iade olunur veya ileride meydana gelecek kazalar için ihtiyat olarak muhafaza edilir. Biriken para çalıştırılsa da kârı üyelere dağıtılır. Bu şekilde bir yardımlaşmayı tesis etmek mümkündür. Nitekim bazı İslam ülkelerinde, İslâm bankalarının idaresi altında, mübadele esasına dayalı sigorta şirketleri mevcuttur.

Okudunuz mu?  Mezar taşına fotoğraf konur mu?

Kaynak:Mehmed Paksu, Helal Haram, Nesil Yayınları, Aralık 1998, s. 39-42.

Editörün Notu: Cevabın sonunda bahsedilen durum şu anda ülkemizde de uygulanmaktadır. Bazı sigorta şirketlerinin yardımlaşma amacına yönelik kurulmuştur. Hangi sisteme göre çalıştıklarını sormak lazım. Bu durumda böyle bir sigorta acenteliği açmak ve işletmek caizdir ve kazancı da helaldir.

Okudunuz mu?  Erkek çocuk ile üvey anne arasındaki tesettür nasıl olmalıdır?

Herhangi bir malı sigorta ettirip bir kazaya uğraması hâlinde sigortaya ödettirme işi son iki asırdır İslâm âlemine de girmiş bulunmaktadır.

Buna göre dükkânını, yahut arabasını, ya da bir başka kıymetini sigorta ettiren kimse, her sene belli miktar para ödüyor, sene içinde bir kaza, bir imha vaki olmazsa ödediği paralar gidiyor, kaza olursa şirket ziyanı ödüyor.

İslâm âlimleri bu şekildeki sigorta anlaşmasını incelerken bâzı hususları dikkate veriyorlar. Nazara verdikleri hususlardan birkaçı şöyledir:

1 — Sigorta anlaşması ticarî anlaşma şartına uymamaktadır. Şartına uysa, para yatıran, sigortanın kârına da, ziyanına da ortak olacaktır. Bu olmamaktadır.

Okudunuz mu?  Ölünün arkasından ağıt yakmak günah mıdır ?

2 — Para yatıran kimsenin malı kazaya uğrarsa ziyan ödenmekte, uğramazsa ödenmemektedir.

Demek ki bu işte bir bakıma rastgelelik vardır. Kumarda da şans yaver giderse kazanır, gitmezse kazanılmaz.

3 — Sigorta bir ziyanın ödemesini yaparken kendi parasından ödeme yapmamakta, diğer ortaklardan alarak biriktirdiği paradan ödeme yapmaktadır.
Halbuki diğer ortaklar kendi paralarından falan kimsenin ziyanı ödensin diye para yatırmamaktadır.

4 — Sigorta şirketleri faizli işlerle iştigal etmekte, sigortalılardan aldıkları sigorta paralarıyla faizli servetler toplamaktalar. Demek ki sigorta şirketi bir yardım şirketi değil, bir kazanç şirketidir. Evhamı tahrik edilen nice kimselerden alınan paraları toplayıp büyük yekûn teşkil eden sermayeyi kendilerinde toplamaktalar.
Sigortayı arzettiğimiz cihetleriyle inceleyen İslâm âlimleri, zikredilen şartlarından dolayı meşrû bir kuruluş olarak görmemekteler. Nitekim Dünya İslâm Birliği’nin ittifaka yakın şekilde aldığı kararda da bu mevzuda kısaca şu görüşlere yer verilmektedir:

1 — Sigorta şirketine ödeme yapılması hâlinde fâhiş aldanma vardır. Çünkü bir kazaya uğramazsa ödenen paralar gider. Piyangoda olduğu gibi. Piyangoda da çıkmazsa ödenen para gider, hak istenemez.

Okudunuz mu?  Erkekler tokalaşırken birbirlerinin yanaklarını öpmeleri caiz midir?

2 — Sigortada faiz mes’elesi de vardır. Ödenen para sonra aynen geri verilse zaman içinde kullanma fâizi vardır. Fazla verilse fazlası fâizdir.

3 — Meşrû sebep olmaksızın birbirinizin malını almayınız, meâlindeki âyete de zıddır. Kazaya uğrama ihtimali bir meşrû sebep olmaz. Vehimle bir kişi bir başkasının parasını alma hakkına sahip olamaz.

— Sigorta nasıl olsa İslâmî ölçülere aykırı düşmez?

1 — Sigortaya para yatıran kimse, sigortanın kârına, zararına ortak olmalıdır.

2 — Kazaya uğrayanların ziyanını ödemeye ortaklar kendi rızalarıyla karar vermelidir.

3 — Sigorta fâiz işleriyle iştigal etmemelidir.

Demek, yangın, kazaya uğrama, sel basma.. gibi ziyan meydana getiren felâketlere karşı Müslümanlar birleşerek bir fon meydana getirmeli, bu fonda, meydana gelecek para yardım niyetiyle ödenmeli, ziyan zuhur etmediği takdirde de hâsıl olan kârı para verenler taksim etmeli, böylece sigortaya para yatıranların evhamlarının tahrikiyle meydana gelen büyük sermayeyi şirket sahibi durumunda olan birkaç kişi kendilerine tahsis ederek büyük kitleyi fakirleştirip küçük bir azınlığı zengin etme neticesine gitmiş olmamalıdır. Çıkarabileceğimiz neticeyi şöyle ifade edebiliriz:

Okudunuz mu?  Annemin beni sevmesi için ne yapmalıyım

— İslâmî ölçülere uygun bir sigorta nizamı kurmak mümkündür. Bu hususta çalışma yapılmalı, dindarlar bir araya gelerek fon meydana getirmelidir.

Ahmed Şahin.


Cevap: Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak

Muhammed
Alah razı olsun

SORU: Hocam, araç kaskosu caiz midir? Sizin sohbetlerinizi her gün elimden geldiğince bir ders haline getirerek dinlemeye çalışıyorum. Kalbimin mutmain olabilmesi için sizin görüşünüzde benim için çok önemli hocam.

CEVAP: Kasko ve diğer ticari sigorta türlerinin fıkıh kurallarına göre caiz olmayacağı görüşü muasır âlimler arasında neredeyse ittifak edilecek düzeydedir. Zira sigorta, faizin alt zeminini oluşturan uygulamalar arasındadır. Kısacası sigortaya caiz demek mümkün değildir. Özellikle de kasko için bu söz geçerlidir diyebilirim.

Okudunuz mu?  Telekinezi ve Telepati

Ancak Şeriatımız, Müslüman’ı eli kolu bağlı olarak da bırakmış değildir. Zaruretler bazı yasakları geçici olarak kaldırabilmektedir: Günümüz şartlarında ciddi bir ticaret değil, doğru dürüst bir taşımacılık bile yapılabilmesi için sigorta gereklidir. Ya da Müslümanların değerli bir araca binmemeleri gerekecektir. Burada iki cümleyi not alabiliriz. Birincisi: İslam’da kasko vebenzeri sigortalar yoktur. İkincisi: Müslüman, zaruret oluştuğunu hissettiğinde sigortaya başvurabilir. Buradaki zarureti de Müslüman’ın imanı ve o imanını yönlendiren ilmî danışmanı, mürşidi belirleyecektir.
Allah’tan sebat üzere kalmayı bize nasip etmesini dileriz.

Sosyal doku


Cevap: Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak

mfcanbaz
Allah razı olsun…

katılıyorum fakat mübadele esasına dayanan sigorta sistemi pek kafama yatmadı


Cevap: Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak

imamhatipli42
< katılıyorum fakat mübadele esasına dayanan sigorta sistemi pek kafama yatmadı >
Üye olan herkes belli bir miktar para yatırıyor o para faize bulaşmadan kaza yapan herhangi bir kimse için harcanıyor. Bunda hiçbir sakoınca yoktur. Kadınların düzenlediği para gününe benzemektedir.

Okudunuz mu?  Göz değmesine karşı nazar boncuğu takmak caiz midir?

mfcanbaz
bu durumda kaza yapılmazsa para toplanıp kişiye iade yapılıyor öylemi ?


kasko caiz mi, kasko caiz mi diyanet, kasko haram mı diyanet

Bu kategoride yer alan Guslü Gerektiren Haller ile İlgili Bâzı Meseleler başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Arabanın kasko yaptırılması caiz değil midir? Ev, Araba, iş yeri Sigortalatmak Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.