Anasayfa
8 Mayıs 2021, 4:54
Hadisler
Yönetici

Mümin Bir Delikten iki Defa Sokulmaz (Hadisi Şerif)

Mümin Bir Delikten iki Defa Sokulmaz (Hadisi Şerif)

RABİATÜL
Mümin Bir Delikten Iki Defa Sokulmaz(mümin Iki Defa Aynı Yanılgıya Düşmez)hadis-i şerifini Nekadar Uygulayabiliyoruz


Cevap: Mümin Bir Delikten Iki Defa Sokulmaz (Hadisi Şerif)

Hoca
< Mümin Bir Delikten Iki Defa Sokulmaz(mümin Iki Defa Aynı Yanılgıya Düşmez)hadis-i şerifini Nekadar Uygulayabiliyoruz >
MÜ’MİN, HÂDİSELERE KARŞI UYANIK OLUR

Yüce Allah, insanı netice itibarıyle dünyasını da ukbâsını da mes’ud yapsın diye yaratmıştır. Fakat cehalet ve gaflet perdesi gibi hâller insanın maruz kaldığı bir kısım maddî-manevî musibetleri ve ferdî-içtimâî dertleri anlayıp zamanında tedbir almasına mâni oluyor ve bu yüzden de insanımız aynı musibet ve dertlere def’alarca maruz kalıp sıkıntılar ve meşakkatler içinde kıvranıp duruyor. Öyleyse çare olarak hâdiselere karşı cehalet ve gaflet perdesini tefekkür, şuur, dikkat ve ibret gibi hususlarla aralayıp uyanık ve tedbirli olmak lâzımdır ki, hülâsası aşağıdaki îkazlardır.

Birinci Îkaz

Mü’min akıllı bir kimsedir. Akla, sebeb müsebbeb arasında irtibat kurup âkıbeti görmesi yönüyle akıl denmiştir. İnsan aklı sayesinde, yapacağı işlerin netice ve âkıbetini düşünür, görür ve kendisini ona göre ayarlar.

Neticesini kötü gördüğü işleri yapmaktan vazgeçer, neticesini hayırlı gördüğü işleri yapmaya, hem de daha güzel ve daha sağlam bir şekilde yapmaya devam eder; hatta o mevzuda başkalarını da teşvîk eder.

İnsan gerek başkalarının tecrübesi ile, gerekse kendi tecrübesi ve aklıyla zararlı görüp âkıbetinden hoşlanmadığı ve endişe duyduğu işlerle uğraşmadığı gibi; o zamana kadar neticesinde zarar gördüğü sebeblerle ve şartlarla da alâkasını keser. Zarara uğradığı delik ve gedikleri tıkar. Huzursuz olmasına sebeb olan zemin ve sahayı kurutur.

İkinci Îkaz:

İnsan neticede zarar göreceği muhakkak olan bir kısım nâhoş hadiselerin âmillerini ve sebeblerini bazı tedbirler almak suretiyle yok etmiyor ve ortadan kaldırmıyorsa, demek o kimse ya akıl ve fikriyle âkıbeti görmekten âcizdir veya zarara bilerek râzı oluyor ki, bunların hiçbirisi kâmil îmana sahib olan kimseye yakışmaz. En azından ikaz edilince hâl çaresine bakmalıdır. Aksi takdirde ona merhamet edilip acınmaz ve kendisi zararla baş başa bırakılır.

Üçüncü Îkaz:

Şu bir gerçektir ki insanlara gelen ve onları huzursuz eden küçük-büyük bütün felâketler, işledikleri bazı hataları yüzünden gelmektedir. Bu hatalar da ya hayırlı bir ameli ihmal edip terk edişleri veya bir masiyeti irtikab edişlerinden kaynaklanmaktadır. Bununla beraber gelen belâ ve musibetler, yapılan ihmal ve irtikâbın küçüklüğüne, büyüklüğüne, şahsî veya umûmî olmasına göre çaplı, can alıcı ve sürekli olur.

Meselâ; insanımızda merhamet ve hürmet kalkmış ise bunun bir sebebi vardır. Ortada anarşi diye korkunç bir canavar hortlamış ise, insanlar arasında emniyet ve itimat kaldırılmış ise, adam öldürmeler çoğalmış ise, insanlarda kanaat, iktisad kalmamış ve bu yüzden de bereket kalkmış ise; elbette ki bu gibi içtimâî hastalıkları ve korkunç âkıbetleri hazırlayan mikroplar ve faktörler vardır. Bu mikrop ve faktörlerin başlıcaları: Neslin Yüce Yaratıcı’yı tanımaması, Kur’ân’dan ve İslâm’dan uzaklaşması, neslin zamanın şartlarına göre eğitilmemesi ve neslin mukaddesatdan uzak bir şekilde yetiştirilmesidir.

Denilebilir ki bütün dertlerin kaynağı bunlardır. Hattâ bunların da temelinde bulunan küfür ve dalâlettir.

Dördüncü Îkaz:

Beşer madem şimdiye kadar bu faktörlerin gelişmesine göz yumduğu ve gereken tedbirini almadığı için defalarca zarara uğradı ve başını dertten kurtaramadı; o takdirde aklını kullanıp, evvela zararını gördüğü gedikleri ve delikleri sağlam bir şekilde tıkamalıdır ki, korktuğu ve endişe duyduğu kötü âkıbetten halas olsun. Buna göre;

a- Cennet-cehennem mefhumunu tanımayan neslin merhamet ve hürmetten uzak olması ve cana kıyması gayet normaldir. Çünkü bunların dışında kendisine mâni olma hususunda arz edilecek engeller onun nazarında hiçtir, değersizdir.

b- Mukaddesâtı ve hâssaten Allah Teâlâ’yı ve Allah korkusu diye bir şeyi bilmeyen neslin, rûhî ve kalbî boşluktan kaynaklanan anarşinin içerisine girip bir anarşist olması kadar normal bir şey olamaz. Çünkü ruhun ve kalbin tatmîni ve oturaklaşması îman, Kur’ân, namaz, zikir ve tefekkür iledir. Bunlardan mahrum olan bir insanın ruhu, kalbi ve aklı tatmin olmayı başka yerlerde aramaya kalkışacaktır. Fakat bulduğu her şey onu çileden çıkaracak ve iyice batıracaktır. Zîrâ bu duygular fâni ve abes şeylerle tatmin olmazlar. Onlar ancak, ebedle ve hikmetli şeylerle tatmin olurlar.

c- Emniyet imandan gelir ve ancak kâmil mü’minler arasında bulunur. Kâmil îmanı muhafaza etmenin yolu ise onu farzları işlemek ve haramları terk etmek suretiyle takviye etmektir. Bu durumda îmanı olmayan veya zayıf olan kimseler arasında emniyetin te’mini ve itimadın yerleşmesi düşünülemez.

d- İnsanların kanaatkâr ve iktisadlı olmalarının yegâne çaresi Rezzak-ı âlemi iyice tanımalarıdır. Cenâb-ı Hakk’ı Rezzâk-ı âlem olarak bilip itikad etmeyen ve kadere teslim olup taksîmâtına râzı olmayan ve kendine düşen tedbîri aldıktan sonra Allah’tan gelen her türlü darlık ve sıkıntıya gönül rahatlığıyla katlanmayan kimse hiç kanaatkâr olabilir mi? Hem yaptığı harcamalardan dolayı hesaba çekileceğini düşünmeyen ne diye iktisad etsin ki…

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, herhangi bir şarta ve sebebe riâyetsizlik çok pahalıya mal olmakta ve sahibini bitirmektedir. Akıllı kimse faydalı ve lüzumlu olan şeyleri yapar, faydasını görmediği veya zararlı olan işleri yapmaktan vazgeçer. Böylece her iki hayatın zarar ve hüsranından kurtulur; hayır ve saâdetini elde eder.

Elhâsıl: Mü’minler ibret ve intibah kabiliyetlerini söndürmemelidirler. Yani, geçmiş felâketlerden ibret almalı, tekerrürüne sebeb olmamalıdırlar.

Şâirin:
Geçmişten adam ibret alırmış ne masal şey;
Beşbin senelik kıssa yarım hisse mi verdi.
Tarihi tekerrür diye tarif ederler;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi.

dediği gibi tarihî felâketler ibret alınsın diye şekilden şekile tekerrür eder durur; fakat hani bir düşünen…

(el-Lü’lüü vel-Mercan: No: 1887)


RABİATÜL
ALLAH RAZI OLSUN

Okudunuz mu?  Günah ve Allahın rahmet ve mağfireti (hadisler)

Kalbim Rabbimin Sağır Olmadığından Emindi -bir Karıncanıın Bile Ayak Seslerini Işite O Bizim Kırık Dökük Kalbimizide Duyar Ama Benim Kalbim çok Karanlık Günahlarımdan Sıyrılıp Af Dileme Cesaretini Bulamıyorum


Soru: Mümin Bir Delikten Iki Defa Sokulmaz (Hadisi Şerif)

Berât1
PAYLAŞIM İÇİN ALLAH RAZI OLSUN

Okudunuz mu?  Sofra, Yeme, İçme, Gıda İle İlgili Hadisler

mümin bir delikten iki defa sokulmaz, mümin bir delikten iki defa sokulmaz.(mümin iki defa aynı yanılgıya düşmez, bir müslüman aynı delikten iki kere sokulmaz

Bu kategoride yer alan Sabır "Ey iman edenler! Sabredin, sabır yarışında (düşmanlarınızı) geçin!" başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Mümin Bir Delikten iki Defa Sokulmaz (Hadisi Şerif) Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.