Anasayfa
21 Mayıs 2022, 8:56
sizden05
Abone

Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir?

Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir?

yarelerimtuzu
Selefiymiş ve kendisi de okulu lise 1 de bırakmış zamanında daha bir çok konuda sorulara yanıtları var ama ben özellikle bu iki konuda size danışmak istedim okula gitmek ve oy kullanmaya kafirlik diyor? beni aydınlatır mısınz hocam


Cevap: Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir?

İbnî_er-Rumî
Selefilerin bu durumuna şaşmamak lazım çünkü onlar bu ve buna benzer konulara şirk yapanda kafir derler. Neyse biz asıl meseleye bakalım.

Oy kullanmanın küfür veya şirk ile uzaktan yakından alakası yoktur. Lakin Selefiler Hüküm ancak Allah’ındır (Yusuf/40) ayet-i kerimesini delil gösterirler. Halbuki ayeti kerimede sadece Allahu Teala’ya kulluktan bahsetmektedir.

Özetle oy kullanmak şirk veya küfür değildir. Hatta şu günlerde oy kullanmak üzerimize bir vazifedir. Hak ile batılı ayırt etmek için…


Cevap: Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir?

#UguR
Nureddin Yıldız‘ın bununla ilgili bir videosu bulunmaktadır videoyu izleyiniz.


Cevap: Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir?

umutlucan
siyasi içerikli soruları cevap vermekten kaçınırız. Zira yanlıs anlasılma korkusu vardır.
Okula gitemzsen nasıl ilim ögreneceksin?? baska imkanın varmı?


yarelerimtuzu
Bana nurettin yıldız dan örnek vermeyin kendisi siyonistlerin masa sidir Allah onu kahr-i perişan eylesin. Bop un ikinci başkanıyım diyen adamı ovmekten başka ne yapiyo Allah a havale ediyorum sizde en yakın zamanda gözünüzü açın


Ebu Bekr
Oy kullanmanın hükmü:
Oy; demokratik sistemlerde, halkın kendi yöneticilerini seçmeleri için, daha açık bir ifadeyle Allah (c.c)’ın hükmü dışında hüküm verecek temsilcilerini seçmeleri için kullandıkları bir vasıtanın genel adıdır. Böylece bu vasıtayla en çok milletvekili çıkaran parti iktidarı ele geçirir, bu çoğunluğu sağlayamayan taraf ise muhalefet taraf olur. Böylece halk, seçtiği yöneticisine rıza göstererek yönetilir. Seçilenlerin aldığı kararların Allah (c.c)’ın hükümlerine uyup uymadığına, muhalefet edip etmediğine aldırış etmezler. Böylece kullandıkları oy, aslında onları küfre ve şirke götürmüştür de bunun farkında olmazlar.

Bir kişi oy kullandığı zaman açıkça bilmelidir ki Allah’ın hükümlerinden yüz çevirmiş olup kendi tasarladıkları kanunları onaylamıştır. Onun bu onaylaması onu açıkça küfre sürüklemektedir. Dine hizmet etmek bahanesiyle yapılan bu planlar şeytani hedefin bir parçasıdır.

Günümüzde Müslümanlar şuna dikkat etmelidir ki;

Müslümanlık tağuttan ve onun destekçilerinden beri olup yalnızca Allah’a iman ederek gerçekleşir. İşte Müslüman tağut çarkının dişlerinden olmamak için gayret sarfetmeli ve bu yolda elinden geleni yapmalıdır.

Seyid kutup şöyle der. Cahiliyede yaşayan bir kimse cahiliyenin dişlisinden bir dişli olmaması işin islamın güçlenmesi için çalışması gerekir işte o zaman dişliden sayılmaz. Yoksa cahili yenin çarkını döndürmüş olur. (İslamın Hareket Medtodu)

İşte seçimlerde oy kullanmak ve parti kurmak İslam’a zıd olmakla beraber İslam’ın kanun ve nizamını ayaklar altına almaktır. Bu yüzden seçimde oy kullanan kişinin Müslümanlığından söz edilemez.
Mümeyyiz olmayan çocuğu okula göndermek:
Her türlü çirkin neşriyatın etrafımızı sardığı, ahkamı şirk bulutlarının İslam meşalelerinin ışığını engelleyerek karanlığını her tarafa yaydığı şu günümüzde, Müslümanlar kendilerini ve inançlarını muhafaza ve müdafaa etmek için çok dikkatli olmak zorundadırlar. Aksi takdirde, hiç haberleri olmadan tağutların çarklarındaki dişlilerden biri olabilirler.
Şüphesiz her Müslüman, günümüzün bu karanlık atmosferinde, hem kendisinden hem de kendi tasarrufu altındaki kimselerden sorumludur. Her Müslüman, kendisini küfür ve şirkten koruduğu gibi kendi tasarrufu altında bulunan eşlerini ve çocuklarını da küfür ve şirkten korumak zorundadır.
Günümüzdeki şirk ve küfür okullarına ve onların eğitim planlarına bakıldığı zaman, temel amaçlarının; insanları sisteme karşı sağır, dilsiz ve kör haline getirip sistem dişlisinin bir parçası yapmak olduğu çok açıkça görülecektir. Zira verilen eğitim, bunun apaçık bir göstergesidir.
tur gibi devletlerde eğitimin temel amacı; çocukları laik, dinsiz ve İslam düşmanı olarak yetiştirmek, kendi putperest sistem ve anlayışlarını enjekte etmek, çocukları küfrün birer hizmetçisi haline getirmek ve küfür sisteminin bir parçası yapmaktır.
Eğitimin temeli küfre ve şirke dayalı olan böyle ülkelerde çocuğu okula göndermek; genel olarak caiz değildir, küfürdür. Ancak, bu genel kaidenin bazı istisnaları olabilir. Yani; Eğitimin temeli küfre ve şirke dayalı olan sistemlerde çocuğu okula göndermek için bazı şartların tahakkuk etmesi gerekir.
Bu şartlar, şunlardır:

Okudunuz mu?  İntihar eden/Cinayet birer perde midir ?

Birincisi: Gönderilen çocuğun mümeyyiz olması şarttır.

Böyle ülkelerde mümeyyiz olan çocuğa önce İslami eğitim verilir. Sonra okul içinde işlenen ve işlenebilecek olan küfür, şirk ve haram ameller, sözler öğretilir. Daha sonra bunlardan korunma eğitimini verilir. Daha sonra da çocuk bu konularda imtihan edilir. Ancak imtihanı geçen ve kendisini koruyabileceği kanaatine varılan çocuklar okula gönderilebilir. Bu kanaat oluşmadıkça çocuk asla okula gönderilmemelidir.

Hangi Çocuk, Mümeyyiz Olan Çocuktur?

Mümeyyiz olan çocuk; iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edebilecek, leyhine ve aleyhine olan şeyleri bilip idrak edebilecek, kendisine verilen eğitimin mahiyetini idrak edebilecek ve kendisini küfür, şirk ve haramlara karşı koruyabilecek seviyede olan çocuktur. Yani; söz konusu çocuğun, kendisi için neyin hayırlı neyin şer olduğunu bilecek ve idrak edecek seviyede olması gerekir.

Çocuğun Mümeyyiz Olup Olmadığına Dair Tespiti Kim Yapar?

Bir çocuğun mümeyyiz olup olmadığına dair tespiti herkes yapamaz. Bir çocuğun mümeyyiz olup olmadığının tespitini ancak bu konuda ilim ehli olan kişiler yapabilir. Yani konunun uzmanı alimler tespit edebilir. Çünkü çocuğun mümeyyiz olup olmadığını tespit etmek, ilim gerektirir. İlimsiz bir şekilde bu tespit yapılamaz. İlim ehli olmayan ilimden habersiz kişilerin bu seviye tespitini yapması mümkün değildir. Bu seviye tespitini yapacak kişinin ise İslami ilimleri ve mümeyyizlik hakkındaki hükümleri teferruatıyla bilmesi gerekir. Mümeyyizlik hakkındaki hükümleri bilmeyen kişinin, mümeyyizlik seviyesini tespit etmesi mümkün değildir. Ancak İslami hükümler konusunda uzman olan kişi bu seviye tespitini yapabilir.

Okudunuz mu?  Batıl inançlarla ilgili sorular

Mümeyyiz Olan Çocuğunu Okula Göndermek İsteyen Kişi, Çocuğuna Nasıl Bir Eğitim Vermelidir?

Mümeyyiz olan çocuğu okula göndermeden önce İslami eğitim verilir. Yani; İslam akidesi, küfür, şirk ve haram olan ameller ile sözler öğretilir. Bu tür amellerin asla işlenemeyeceği ve mutlaka bu tür amellerden kaçınılması gerektiği bilinç altına iyice yerleştirilir. Okul içinde işlenen ve işlenmesi mümkün olan küfür ve şirkler öğretilir. Bu küfür ve şirklerden nasıl kaçınması ve korunması gerektiğine dair sıkı bir eğitim verilir. En son safhada çocuk, uzman bir kişi tarafından, aldığı bu eğitimlerle alakalı olarak imtihan edilir. Ancak imtihanı kazanan çocuk; okuma, yazma ve bir takım ilimleri öğrenmesi amacıyla okula gönderilebilir. Fakat, imtihanı geçemeyen çocuk, mümeyyiz olmuş olsa bile okula gönderilmez.

İkincisi: Müslüman uzmanın yapacağı imtihanda başarılı olan mümeyyiz çocuk, okula gönderildiğinde de aynı şekilde devamlı kontrol altında tutulur. Her gün dersleri ve yaptığı işler kontrol edilir. Eğer, aldığı eğitime rağmen okulda küfür veya şirk işlerse, çocuk derhal okuldan alınır ve bir daha okula gönderilmez. Çocuğun okulda küfür işlediği tespit edildiği halde, hala çocuğunu okula gönderen kişiler tekfir edilir.
Çocuğu okulda küfür işlediği halde yine aynı şekilde çocuğunu küfür ve şirk dolu olan okullara gönderen kişilerin tekfir edilme sebebi; bu kişilerin küfrü hafife almalarından, kendini ve ehlini küfürden, şirkten ve haramdan koruması farz olduğu halde, kendini ve ehlini bu kötü durumlardan korumamalarından ve küfre rıza göstermiş olmalarındandır.
Okulda küfür veya şirk işleyen çocuğun tevbesi; çocuğu okuldan almak ve bir daha göndermemektir. Bu, İslami bir kuraldır. Kişinin mutlaka, çıktığı kapıdan tekrar girmesi gerekir. Çıktığı kapıdan değil de başka kapıdan giren kişinin bu girişi, geçerli sayılmaz. İşte bu sebeple alimler şöyle demişlerdir: Namazı inkar ederek dinden çıkan kişi, ancak tekrar namazın farziyetini kabul ederek İslam’a girebilir. Bu kişi ne kadar la ilahe illAllah dese de İslam’ına hükmedilmez. Ancak bununla beraber, namazın farz olduğunu kabul edip ona göre yaşarsa İslam’ına hükmedilir.
Aynı şekilde, mümeyyiz olan ve okula gönderilen çocuk okulda küfür işlerse, velisinin sadece tövbe etim demesi yetmez, çocuğunu da okuldan alması gerekir. Eğer çocuğunu okuldan almaz ise, onun tövbe etiğini hükmedilmez.
Okulda küfür işleyen ve tekrar okula gönderilen çocuk, küfürden kurtulmuş sayılmaz. Aslında bu, bir kez küfür işleyen çocuğun, daha başka küfürler de işleyebileceğini gösterir.

Mümeyyiz Olmayan Çocuğu Okula Göndermenin Hükmü Nedir?

Mümeyyiz olmayan çocuğu okula göndermeye gelince… Mümeyyiz olamayan çocuğu okula göndermek, genel hükme göre küfürdür. Fakat, mümeyyiz olmayan çocuğu okula gönderen ve koruduğunu söyleyen kişi hemen tekfir edilmez. Onunla konuşulur gerekli tedbirleri alıp almadığına bakılır. Gerekli tedbirleri almadığı görülürse tekfir edilir ve tevbeye çağırılır,
Alınan tedbirler İslam’da muteber olan tedbirler olması gerekir.
İslam’da geçerli olan tedbirler Müslüman mümeyyiz olmayan çocuğunu Müslüman olan bir öğretmene teslim edecek yada çocuklarla birlikte derslere girecek ve bütün derslerde yanında bulunacak takip edecek yada veli öğretmenlere çocuklarına istediği dersleri verdirecek şekilde olmalıdır. Aksi takdirde geçerli olmayan tedbirlerle mümeyyiz olmayan çocuğunu okula gönderen kişi tekfir edilir ve tövbeye davet edilir. Geçerli olmayan tedbirler örnek olarak ben çocuğuma İslami küfrü ve şirki öğretim ve bundan sonra kendini koruyabilir gibi tedbirler geçersiz olan tedbirlerdir.
Daha iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edemeyen, leyhine ve aleyhine olan şeyleri bilmeyen bir çocuğun kendisini koruması nasıl mümkün olabilir ki? Bu, henüz yüzmeyi bilmeyen bir çocuğu denize atmak gibidir. Yüzme bilmeyen bir çocuğun denizden sağ çıkması mümkün değildir.
Hiç bir Müslüman, henüz mümeyyiz olmayan çocuğunu küfür ve şirk dolu okula kesinlikle göndermemelidir. Çünkü, mümeyyiz olmayan çocuğun kendini küfür ve şirkten koruması asla mümkün değildir.

Okudunuz mu?  Kur-anı Kerim'de yerimizi belirlemek için araya kağıt koymak uygun mudur?

Bir Müslüman, çocuğunu özel okullara gönderebilir mi? Çünkü özel okullarda verilen eğitim ile devlet okullarından verilen eğitim aynı değildir.

Eğitimin temeli küfre ve şirke dayalı olan devletlerde ister özel okul olsun ister devlet okulu olsun, verilen temel eğitim aynıdır, değişmez. Özel okulların eğitim sistemi ile devlet okullarındaki eğitim sistemi arasında pek fark yoktur. Bu sebeple Müslümanlar, mümeyyiz olmayan çocuklarını özel okullara da teslim etmemelidir.
Eğitimin temeli küfre ve şirke dayalı olan özel okullara mümeyyiz olmayan çocuğunu gönderen kişi de hemen tekfir edilmez. Onunla konuşulur. Eğer İslam’a göre gereken geçerli tedbirleri almışsa tekfir edilmez. Fakat, İslam’a göre geçerli olan tedbirleri almamışsa tekfir edilir ve tövbeye davet edilir.

Bir Müslüman, okuldaki öğretmen ve müdürlerle konuşup onlara: Çocuğuma kesinlikle küfür ve şirk öğretmeyeceksiniz, eğer bu şartları kabul ederseniz çocuğumu okula göndereceğim derse, bu durumda çocuğunu okula gönderebilir mi?

Okulun içindeki küfrü ve şirki bilmeyen ve kafir olan bir kişinin, okul içindeki küfür ve şirkleri öğretmemesi mümkün değildir.
Söz konusu okullardaki müdür ve öğretmenler, kafir olan kişilerdir. Bunalar güvenilmez ve Müslüman çocuk onlara teslim edilemez. Çünkü asıl olan, kafire güvenmemektir. Çocuğu kafir öğretmen ve müdürlere teslim eden ve koruduğunu söyleyen kişinin hükmüne gelince…
Böyle diyen kişiye itibar edilmez, fakat araştırmadan, tahlil ve tahkik yapmadan da böyle bir kişi hemen tekfir edilmez. Yapılan araştırma sonucu, alınan tedbirlerin İslam’a göre geçerli tedbirler olduğu görülürse, bu kişi tekfir edilmez. Fakat aldığı tedbirlerin İslam’a göre geçerli tedbirler olmadığı görülürse, o zaman bu kişi tekfir edilir ve tövbeye davet edilir.

Okudunuz mu?  Erkek istediği halde kadın çocuk istemezse

Son sözümüz:
Aslen, çocuğunu küfürden, şirkten korumak ve ona İslam’ı öğretmekle mükellef olan Müslüman ebeveynler, nasıl olur da kendilerini yok etmek isteyen, beyinlerini ve zürriyetlerini iğfal etmek isteyen, ancak mazlumların kanlarıyla beslenen alçak, hain, siyonist ve haçlı ruhlu vampirlere çocuklarını emanet edebilirler?
Müslüman iyi bilmelidir ki, bu sistem kendisine karşı olan, kendisini kabul etmeyen ve kendisine hizmet etmeyen kişileri asla eğitmez. Eğer eğitirse, önce beyinlerini ve ahlaklarını dumura uğratır, onları kendilerine zarar vermeyecek hale getirir ve iyice pasifleştirir, böylece kendisine bağlı, itaatkar kullar haline getirir. Ancak bundan sonra belki, canı isterse eğitir. Bu yüzden, günümüzde ki şartlar altında, küçük çocukları tağutların okullarına kesinlikle göndermemek gerekir.
Durum böyleyken, küçük bir çocuğu İslam düşmanlarına teslim etmek ne kadar akıllıca bir iş olur?


Bişr
Açıkca söylemeliyim ki Ebu bkr kardeşim yazının tamamını okuyamadım, bukadar uzun yazman cevabın özünü yitiriyor.

Bu yüzden seçimde oy kullanan kişinin Müslümanlığından söz edilemez.

Gibi kelimler kullanman da müslümana yakışır bir lisan değil kardeşim, Müslüman cahil olmaz her şekilde, her alanda kendini geliştirmeli ve islamı bir adım daha ileri yaymalıdır.
Her dal da kendini göstermiş alimlerimiz var İbn-i Sina, Mesud bin eş-şirazi gibi ki yarına garantimiz yokken günümüz de öğrenmek ve öğretmekten daha temel bir ihtiyaç olamaz.

Ve bu ihtiyacımızın kısıtlanmaması için de oyumuzu gerçek manada, şeriat ve hükümlerini az da olsa yaşatabilecek mevkide olanlara vermek en mantıklı iştir.


Ebu Bekr
Cevap, kısa ve iki ayrı soruya verilmiştir. Oy vermek, Allah (c.c)’ın kanunları dışında birine teşri hakkını vermek olduğunu bildiği halde kullananların müslümanlığından söz edilemez. Çünkü İslamda teşri _kanun koyma_ yalnız Allah’ın hakkıdır. Ama demokrasilerde bu yetki halkın seçmiş olduğu milletvekillerine aittir. Buda taban taban islama zıttır. Aksi bir iddanız varsa delillendiriniz?


Kayıtsız Üye
Ebu bekr kardeşim herşeyi en net şekilde açıklamışsın tebrik ediyorum. Zaten günümüzde bu oy kullanmayı şu partiye verirsen cennetliksin şuna verirsen kafirsin raddesine hatta şu kişi haşa Allah’ın tüm sıfatlarına ortaktır a kadar getirmişlerken durum apaçık ortadayken tartışmaya gerek bile yok. Allah’ım günahlarımız afv etsin. Herkes yapması gerekeni yada yapmaması gerekeni düşünsün.


Bişr
Şirk diye bahsettiğiniz konu Yusuf aleyhisselam zamanında da olmuştur kardeşim, günümüz gibi seçme, oy verme gibi değil yönetim tarzı şirk olan ve halkı bu yaşayışa zorlayan krala, kendini o ülkenin hazinesine idareci olarak tavsiye eden Yusuf aleyhisselam’da mı şirke karıştı deyiminle ?

Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim Yusuf Suresinin 55. ayetiyle Allah in kurallarının uygulanmadığı, yönetimi şirk kokan bu ülkeye idareci olmuştur ve ;

Okudunuz mu?  Güsul abdesti alırken gülmek

Böylece Yûsuf’a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkan ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. Yusuf Suresi 56. ayetiyle de iktidar olduğu açıkca ortadadır.
(Yusuf aleyhisselam iktidara gectigi halkı şirk yönetimine bırakmamış, aksine o yönetim için de hakkı zuhur etmiştir.)


Ebu Bekr
Bişr acele etmeden oku, Bu yazıdan sonrada itirazın olursa delil ile yazarsın

Yusuf aleyhisselam kafir bir devlette bakanlık görevinde bulunmuştur.

Beşeri kanunlarla insanlara hükmetmek için, bu kanunlara bağlı kalacağına dair yemin ederek teşri meclisi olan parlementoya giren kimselerin, kafir devlette bakan olmaya Yusuf aleyhisselam meselesini delil göstermeleri, bu delil geçersiz olmakla birlikte, allah-u Teâlâ’nın rasulü olan Yusuf aleyhisselam’a çirkin bir iftiradır. Çünkü onlar böyle bir delili göstermekle; allah-u Teâlâ’nın rasulü olan Yusuf aleyhisselam’ın, her müslümanın reddetmesi gereken tagutu reddetmediğini, bu tagutun kanunlarını kabul ettiğini ve o kanunlara bağlandığını söylemiş olurlar. Bu ise insanları taguttan sakındırmak için gönderilen allah-u Teâlâ’nın rasulü Yusuf aleyhisselam’a en büyük hakarettir.

Yusuf aleyhisselam’ın durumu ile tagutların hükmü altında bakan olmak arasında çok büyük farklar vardır. En önemli farklardan bazıları şunlardır:

1 – Yusuf aleyhisselam, görevi aldığı zaman kralın kanun ve dinine bağlı kalacağına dair yemin etmedi. Halbuki zamanımızda bakan veya milletvekili olan bir kişi, kafir anayasaya ve taguta saygılı ve ihlaslı olacağına dair yemin etmektedir.

2 – Yusuf aleyhisselam görev aldığı zaman, ona herhangi bir şart koşulmadı, sınırlar konulmadı. Ondan herhangi bir söz alınmadı ve dininden zerre kadar taviz vermedi. Görev almadan önce krala sadece şöyle demişti:

“Beni yerin hazinelerinin bakımına memur et! Zira ben çok iyi bir koruyucu ve bilgili bir idareciyim.” (Yusuf: 55)

3 – Yusuf aleyhisselam, devletin kanunlarına bağlı değildi ve o kanunlara uymuyordu. Onun görevi özeldi ve böyle bir görev daha önce hiç kimseye verilmemişti. allah-u Teâlâ ona yardım etmeseydi böyle bir görev onun için söz konusu olamazdı.

allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Böylece biz Yusuf’u (emin) bir yere yerleştirdik. Orada dilediği gibi davranırdı.” (Yusuf: 56)

Yusuf aleyhisselam, yönetimde görev alırken allah-u Teâlâ’nın yardımıyla dilediği gibi davranacak şekilde görev almıştır. allah-u Teâlâ ayette:

“Orada dilediği gibi davranırdı” buyurduğu üzere, Yusuf aleyhisselam yönetme konusunda dilediği gibi davranmaktaydı. Kralın hükümlerine bağlı değildi ve onun hükümleriyle asla hükmetmemişti. O, sadece allah-u Teâlâ’nın kanunlarını uygulamıştı ve kral da bu konuda ona herhangi bir itirazda bulunmamıştı. Zira kral, ne bakan ne vezir hiç kimseye verilmeyen bir dokunulmazlığı ona vermişti.

Okudunuz mu?  Benim cenabet olmam benim dışında sevdiğim kişi ve tutuğum takımı etkilermi

Bu dokunulmazlık, zamanımızdaki kafir devletlerde bakanlık yapanların sahip olduğu dokunulmazlık gibi değildir. allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:

“Hükümdar şöyle demişti: “Onu bana getirin de kendime has (müşavir) yapayım.” Onunla konuşunca da demişti ki: “Bugün artık sen, nezdimde güvenilir bir mevki sahibisin.” (Yusuf: 54)

Yusuf aleyhisselam, allah-u Teâlâ’nın buyurduğu gibi görevinde dilediği gibi hükmetmekte, dilediği gibi davranmakta, dilediğine vermekte, dilediğine vermemekteydi ve hiç kimseye karşı da sorumlu değildi.

Öyleyse kafir anayasaya ihlasla ve sadakatla bağlı olacağına, saygı göstereceğine dair yemin eden, teşri hakkını ona veren ve onun kanunlarını uygulayan zamanımızdaki kimseler, acaba Yusuf aleyhisselam gibi midirler?

4 – allah-u Teâlâ, Yusuf aleyhisselam hakkında:

“Yusuf’u (emin) bir yere yerleştirdik.” buyurduğu üzere Yusuf aleyhisselam’ı Mısır’a yerleştirmiş ve orada onu iktidar sahibi yapmıştır. Bu şekilde yeryüzünde yetki sahibi kılınan Yusuf aleyhisselam, şüphesiz allah-u Teâlâ’nın hükümlerini uygulayacaktır. Zira allah-u Teâlâ, yeryüzünde yetkili kılınan mü’minlerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda şöyle buyurmuştur:

“Onları yeryüzüne yerleştirir ve iktidar sahibi kılarsak, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” (Hac: 41)

Yusuf aleyhisselam, ayette zikredilen mümin kimselerin önderidir… O, yeryüzünde allah-u Teâlâ’nın hükümleriyle hükmetmeye elbette daha layıktır…

En büyük iyilik şüphesiz, Tevhiddir. En büyük münker ise şüphesiz, şirktir. O halde Yusuf aleyhisselam insanları tevhide davet etme, onları şirkten sakındırma görevini en güzel şekilde yapmıştır.

Zira Yusuf aleyhisselam, en sıkıntılı durumu olan hapis anında bile insanları allah-u Teâlâ’ya imana, tagutu reddetmeye davet etmiştir.

allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:

“(Yusuf onlara şöyle demişti:) Birbirinden ayrı Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa herşeye hakim ve galib olan tek bir Allah mı?” Sizin Allah’ı bırakıp da taptığınız şeyler, sizin ve babalarınızın verdiği bir takım isimlerden ibarettir. (Oysa) Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm vermek, yalnız Allah’a aittir. Kendisinden başkasına değil, yalnız O’na ibadet etmenizi emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.” (Yusuf: 39-40)

5 – Yusuf aleyhisselam kralın yanında görev aldığı zaman kralın emirlerine itaat ederek görev yapmamış, onun dinine ve kanunlarına asla boyun eğmemiş ve onunla amel de etmemiş, bilakis kraldan tamamiyle bağımsız olarak dilediği hükümleri uygulamıştır. Böyle olmamış olsaydı kardeşini yanında alıkoyması asla söz konusu olmazdı.

allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:

“İşte biz, Yusuf için böyle bir plan kullandık. Bu planı kullanmasaydı, kralın dinine (kanunlarına) göre kardeşini alıkoyamazdı.” (Yusuf: 76)

6 – Yusuf aleyhisselam, allah-u Teâlâ’nın şeriatine muhalif olan bir kanunu hiçbir zaman ve asla uygulamamış, küfür anyasasında görev almak için teşri meclisi olan parlementoya girerek küfür kanunlarına ihlasla bağlı kalacağına ve sadakat göstereceğine dair yemin eden kimselerin yaptığı gibi küfür ve şirklerinde kafirlere ortak olmamıştır. Zira nebi ve rasuller şirk ve haramdan korunmuşturlar. Bu sebeble şirk ve haram işlemezler.

Okudunuz mu?  Sınavım çok kötü geçti

7 – Asrımızın yesağıyla hükmetmek için parlementoya giren bir kimse, zamanımızın tagutu olan anayasa hükümlerine göre teşride bulunur.

Acaba Yusuf aleyhisselam böyle yapmış mıdır?

Biz Yusuf aleyhisselam’ı bu şirkten tenzih ederiz. Zira biz, Yusuf aleyhisselam’ın dininin İslam olduğuna, asla bir başka dine bağlanmayacağına inanıyoruz.

allah-u Teâlâ bu konuda şöyle buyuruyor:

“Kim İslam’dan başka bir din kabul ederse o, ondan kabul edilmeyecektir ve o ahirette de hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Ali İmran: 85)

Yusuf aleyhisselam, zayıf olduğu anda bile şirke ve müşriklere karşı şöyle haykırmıştır:

“Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayan bir topluluğun dinini terkettim. Atalarım İbrahim’in, İshak’ın ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değildir. Bu, bize ve insanlara Allah’ın lütuf ve ihsanındandır. Ancak insanların çoğu şükretmez.” (Yusuf: 37-38)

Yusuf aleyhisselam, hapishanede zayıf bir durumda iken bile taguttan ve taguta tapanlardan beri olduğunu haykırdığı halde, yönetimde görev almak için nasıl olur da tagutun kanunlarına bağlanır? Nasıl olur da bu tagutun kanunlarına göre hüküm verir? Zerre kadar imanı olan bir kimse asla böyle düşünmez.

allah-u Teâlâ,Yusuf aleyhisselam hakkında şöyle buyurmuştur:

“Andolsun kadın onu arzulamıştı. Eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi, o (Yusuf) da onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.” (Yusuf: 24)

allah-u Teâlâ’nın muhlis kullarından biri olan Yusuf aleyhisselam, allah-u Teâlâ’nın hükmünden bir başka hükme acaba bağlanır mı veya boyun eğer mi veya ihlasla bağlı kalacağına dair sadakat yemini yapar mı?

Veya sadece allah-u Teâlâ’nın hakkı olan teşri yetkisini bir yaratılmışa verir mi?

Bu amelleri müslümanların en basiti bile yapsa İslam’dan çıkar, mürted olur. Öyle ise nasıl olur da böyle amelleri bir rasul işler?

allah-u Teâlâ’nın halis kulu olan Yusuf aleyhisselam hakkında nasıl böyle bir iftira atılabilir?

Tagutlara boyun eğerek şirk işlemelerine rağmen, yaptıklarının doğruluğunu ispat için Yusuf aleyhisselam meselesini kendilerine delil alanlara yazıklar olsun!

Acaba bunlar allah-u Teâlâ’dan hiç mi korkmazlar?

Yoksa onların gerçekleri idrak edebilecek akılları mı yoktur?

Asrımızın yesağının İslam’a muhalif kanunlarla dolu olduğunu, bunun, zamanımızın reddedilmesi gereken tagutu olduğunu ve bu tagut reddedilmedikçe müslüman olunamayacağını size delillerle ispatlamıştık. Buna göre, asrımızın yesağı ile hükmeden bir kimse, aslında tagutun hükümleriyle hükmetmiş ve tagutun kanunlarına muhakeme olmuştur.

Öyle ise, Yusuf aleyhisselam’ın içinde bulunduğu durum, acaba zamanımızdaki kafirlerin hükmü altında olan belamların durumuna benziyor mu?

Okudunuz mu?  Mehirsiz nikah Şafii ve Hanefi mezhebine göre sahih midir?

Tagutlar, kendi kanunlarını tatbik etmeyen, kendisine boyun eğmeyen bakanları görevlerinde asla tutmazlar. Kendileri gibi hareket etmeyecek, kendi pisliklerine, zulümlerine ortak olmayacak, kendi siyasetlerini, ideolojilerini tatbik etmeyecek bir kişiyi bakan olarak asla tayin etmezler. Kafir anayasanın kanunlarını kabul etmeyen, bu kanunlara boyun eğmeyen bir milletvekilinin, milletvekili olması mümkün değilken bakan olması nasıl mümkün olabilir?

Acaba Yusuf aleyhisselam’ın durumu onların durumuna hiç benziyor mu?

Her akıl sahibi bu meseleyi dikkatlice inceleyip düşündüğünde, muhakkak aradaki farkı görecek ve Yusuf aleyhisselam meselesini kendi şirk amellerine delil gösterenlerin yanılgı ve sapıklıklarını rahatça anlayabilecektir….

Yusuf aleyhisselam’ı, tagutların hükümlerine bir an bile olsun boyun eğmiş olmasından tenzih ederim.

Yusuf aleyhisselam’ın aldığı görevi, zamanımızdaki tagutların bakanlarına benzeten kişide zerre kadar iman yoktur. Çünkü böyle yapmakla, allah-u Teâlâ’nın nebisi Yusuf aleyhisselam’ın kralın dinine girdiğini ve ona kulluk ettiğini iddia ederek ona büyük bir iftira atmıştır.

Oysa her iman sahibi bilir ki, insanları tevhide çağıran bir nebi, allah-u Teâlâ’nın hükmü dışındaki hükümlere, bir göz kırpması kadar bile olsa, asla boyun eğmez.
herkese hayırlı geceler.


Bişr
Birincisi ben Hz yusuf a iftira atmadım !
Hiçbir kelimem de tağutu kabul etti, edicekdi vs. kelimler kullanmadım !
Aksine tağut içinde hakkı zuhur ettirdi dedim.
Buyrun Yusuf Peygamberin zamanına dönelim, ve idareci olma hakkını vekillere orda tanıyalım, var mı böyle bir fırsat değil ihtimal efendim ?
Günümüz insanları da bırakalım tağuta teslim olsun ?
Zaten bir çok müslüman genç dininden habersiz, şehadet getir desen kelime-i tevhid getirir, ve biz tağutu reddedenler bu uygulamayı bırakalım, başımızdaki solcu veya ermeni soyu sopu belli olmayanlar kendi inançlarınca yönetsinler bizi ?

, sadece allah-uTeâlâ’nın kanunlarını uygulamıştı ve kral da bu konuda ona herhangibir itirazda bulunmamıştı. Zira kral, ne bakan ne vezir hiç kimseye verilmeyen bir dokunulmazlığı ona vermişti.

Bizim başımaza kral olacak olana da ermeni ve solcu ayak takımları bağ olmasa halkı islamı rahatca yaşayıp yaşatacakdır efendim.

Bak buda senin sunduğun benim açımdan olan bir başka delil ;

Zira allah-u Teâlâ, yeryüzünde yetkili kılınan mü’minlerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda şöyle buyurmuştur:”Onları yeryüzüne yerleştirir ve iktidar sahibi kılarsak, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” (Hac: 41)
Sizi neye zorladılar ? Size dininizi yaşamakta zorluk mu çıkarttılar ? Yada kendileri namaz kılmayıp zekat mı vermediler ?
İyilik de öncü olmayıp, sizleri kötüye mi sevkettiler ?

Terbiyesizlik ! yapıyorsun kopyala yapıştırınla !
Yusuf aleyhisselam’ın aldığı görevi,zamanımızdaki tagutların bakanlarına benzeten kişide zerre kadar iman yoktur.
Demek senin lisanına sığabilecek bir kelam değil, hele ki bunu bana ithaf edemezsin kendi imanınızı tazeleyin efendiler ! gelip tağutun sahip olduğu internet ağında oyalanıp, tağutu kalkındırıcaksın ! tağutun sana verdiği parayla geçiniceksin ! Bir de bu hallerle oy kullananlara imanı yoktur diyeceksin, aklı selim bir insan değilsin imanını zayi etme, insanlara bu kopyaladiğin yaziyi atarak.

Okudunuz mu?  İkinci rekatta salli barik okursak sehiv secdesi gerekir mi?

Tağutu buralarda kalkındırıp , insanların ilim öğrenmek adına kendi için adaletli bir insan seçmesine mani olman ne kadar da anlamlı ya..
Ozaman bırakalım medreselerin polis zoruyla basılmasına, kapatılmasına sebep olan zamanın tağutları gelsin, zira okutamazsak günahlarımız da, bize imanı yok diyen, aklı yok olanlara olsun.
Rabbim kalbi iman versin. Selamette kalın, hayırlı geceler.


Ebu Bekr
Bişr, sözüm sizin şahsınıza değil üzerinize alınmayın bunu genel bir şüphe olarak ortaya atıyorlar. İnanın bana ne kadar milletvekili adayı olmuş arkadaşım yada parti sevdalısı arkadaşlarıma görüştümse hepsi aynı şüpheyi ortaya attılar. Günümüz yusuf as kendilerine delil olanların yaptıkları ortada haram mı işlemediler, şirk mi işlemediler, kafirlere dostluk mu göstermediler… Dediğinize şu noktada katılıyorum şirk düzeni içinde elbette Allah yusuf as kısası gibi tevhidi hakim kılar, ama şirk, küfür, haram işleyerek asla.. Herkes işlediği amelin hükmünü alır. Allahın şeriatı dışında beşeri kanunlar ile insanlara hükmedenlerin hali ise şüphesiz müşriktir. Selametle kalın


yarelerimtuzu
Günümüz de şu partiye verirsen cennetliksin su parti seni kafir yapan diyenlerin bile olması bu siyasetin ne kadar kötü bişey olduğunun kanıtı bide şey var erdoğan Allahın tüm sifatlarina sahiptir diye haşa bu açıkça sirk değil midir?


@hmet
< erdoğan Allahın tüm sifatlarina sahiptir diye haşa bu açıkça sirk değil midir? >
bu iftiradır hiç kimse bu şekilde inanmaz. ayıptır günahtır


yarelerimtuzu
[url]https://m.youtube.com/watch?v=L1yIMK7mfdE yalan mi söylüyorum


@hmet
Yalan söylemiyorsun belki ama konu çarpıtıyorsun
Allahın bir insana verdiği tüm güzel sıfatlar verilmiş ona diyor
Konu siyaset olunca çok yalan dolan iftira oluyor
konuyu kapatalım


yarelerimtuzu
Bence de konu kapansin sonuçta herkes Allah a verecek hesabini. Bu dunya elbette geçici


Bişr
Güzel kardeşlerim Erdoğan veya Erbakan vs. hepsi aynı siz islamı nasıl rahat yaşıyorsanız, yaşatacağına inanıyorsanız ona verin herkes hesabını kendi verecek, lakin yok oy kullanirsin kafir olursun, yok oy kullanan da iman yok demek gibi saçma konulara aldırış etmeyin Rahman’ın verdiği imanı sen nasıl yok sayabilirsin ? Bunu dile getirmek bile insanı üzer günah ve vebali artık söyleyenler düsünsün.


Ebu Bekr
Şirk, kulların hayatında Allah’tan başkasına boyun eğme, itaat etme, kulluk yapma ve insanlardan bir kısmının diğerleri için Allah’ın kitabına ve otoritesine dayanmayan; başka otoritelere dayalı kanunlar, değer yargıları ve ölçüler benimsetme şeklinde ortaya çıkar. .Bundan sonra, Allah’a imandan ve İslam’dan söz edilemez. Bu, apaçık şirk, küfür, fısk ve isyandır. Allah’ın şeriatı dışında beşeri kanunlar ile hükmedenler acaba bu ayetleri hiç mi okumazlar? Onlara oy verin diyenler hiç mi şu ayetlerden ders almazlar?

Okudunuz mu?  Canlı resimleri çizmek neden günah?Resim derslerinde mecbur çizmeliyiz ama:(

” Hüküm vermek yalnız Allah’a aittir. Allah yalnız kendisine ibadet edilmesini emretti, dosdoğru din budur, ama insanların çoğu bunu bilmez.” (yusuf.40)

“Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.” (Maide.44)

“Allah ‘in indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” (Maide.45)

“Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.” (Maide.47)

Çünkü Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, Allah’ın uluhiyetini kabul etmediklerini ve Allah’ın uluhiyetini reddettiklerini ilan etmiş oluyorlar. Bunu, ağızları ve dilleriyle söylemeseler de davranışları ve pratik hayatlarıyla söylüyorlar. Davranış ve pratik hayatın dili sözden daha açıktır.

Hakimiyetini, reddederek Allah’ın izin vermediği konularda kendi yanlarından kanunlar vaz’etmek suretiyle, uluhiyetin en başta gelen özelliğini haksız yere gasb ederek yüce Allah’ın uluhiyetini inkar etmelerinden dolayı yüce Allah onları, kafir, zalim ve fasık olarak isimlendiriyor.

Bu, Kur’an’ın anlaşılır ayetleri aracılığı ile ortaya koyduğu tehlikeli bir sorundur. Kur’an bununla gerek yönetenler gerekse yönetilenler için imanın sınırlarını ve İslam’ın şartlarını belirtiyor.

Yönetenler Allah’ın indirdikleriyle hükmedecek, yönetilenlerse sadece Allah’ın hükmünü kabul edip uyacaklar, diğer şeriat ve hükümleri reddedecekler.


Bişr
İnsanları şirke girdin, imanın zayi oldu gibi algılar oluşturarak kul hakkına giriyorsun, günümüz alimleri bile istihareyle oy kullaniyorlar onlardamı şirke giriyorlar ?
Biraz yaptığın işe bak kardeşim sonra kim tağutu destekliyor, kim Allah in kanunlarinin başa gelmesini istiyor görebilirsin.


Şema
Bizi yönetecek olanlar bellidir
Onun için, içlerindeki en iyi olanı seçmek bir vazifedir.
Her müslüman oy kullanmalıdır .
Biz oy verirken islama uygun olmayan kuralları asla benimsemiyoruz
Bu şirk değildir günah da değil


qwert12380
GSS sistemiyle işsizden haraç alıp dini sömürenlere benden oy filan yok. Kullanmadığım hizmetten alınan parayı inş ahirette alırım. Haram olsun.
forumduasi.com/sizden-gelen-sorular/264651-gss-sistemi-ile-faiz-gunahina-girmis-oluyor-muyuz.html
İşin garip yanı haleda çoğu kişinin borcundan haberi bile olmaması ve doğru düzgün haber bile yapılmaması. Milletin beyni dandik dizilerle uyuşturulmuş durumda.


yarelerimtuzu
qwert12380 sana kesinlikle katılıyorum bundan 3-4 sene önce hiç haber verilmeden bizden 1600 tl para aldı devlet faiziyle 90 lı yıllarda falan ufak birşeyden faizle bu kadar artmış. Ayrıca yine bir yakınım hiç haberi olmadığı için gss den 23000 borçlu çıktı. Keza daha çok şey var Allah’a havale ediyoruz.


çocuğu okula göndermek küfür müdür, Memurluk yemini , roman kral

Bu kategoride yer alan Dul ve çocuklu bir bayanla evlenmenin islami olarak bir sakıncası varmıdır? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Oy kullanma ve okula gitme kafirlik midir? Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.