Anasayfa
8 Mayıs 2021, 3:56
Tasavvuf
Yönetici

Teslimiyet Kavramı

Teslimiyet Kavramı

rana
Teslîmiyet; teslîm olmak, boyun eğmek ve başa gelen hâdiseleri îtirâzsız kabûl etmek mânâlarına gelir. Teslîmiyet, bir mevhîbe-i ilâhî olup üstün seviyede bir îmân ve sevgi işidir. Teslîmiyetteki kemâl, muhabbetteki kemâle bağlıdır. Gerçek muhabbet olmadan teslîmiyet, teslîmiyet olmadan da kalbi terakkî olmaz. Kulun mâneviyâttaki derecesi, teslîmiyeti ölçüsündedir.

İslâmı hakkıyla yaşayabilmek ve hakîkî kullukta bulunabilmek ancak teslîmiyetle mümkündür. Kulluk, aslında teslîmiyet demektir. Kalb, ancak teslîmiyetin tam olmasıyla huzûra kavuşur. Teslîmiyet, gönüldeki kederi ve sıkıntıyı izâle eder. Rûh, sevdiği ile beraber olur. Teslîmiyet ehli, dâima Hakk Teâlâ Hazretleri ile beraberdir.

Hakîkî teslîmiyet, kader tecellîsini rızâ ile karşılamak, başa geleni, içinde ve dışında bir değişiklik meydana gelmeden kabûllenmek ve tahakkuk edecek neticeye gönül hoşluğu içinde boyun eğmektir. Bunun en güzel örneğini Kur’ân-ı Kerîm’de Hazret-i İbrâhîm ve Hazret-i İsmâîl kıssasında görüyoruz. İbrâhîm -aleyhisselâm- ateşe atılacağı zaman, melekler O’na yardıma gelmişlerdi. Bir isteği olup olmadığını sorduklarında, İbrâhîm -aleyhisselâm- onlara:

-Dostla dostun arasına girmeyin! buyurdu.

Daha sonra Cebrâîl -aleyhisselâm- geldi:

-Bana bir ihtiyâcın var mı? diye sordu. İbrâhîm -aleyhisselâm-:

-Sana ihtiyâcım yok. O, bana yetişir; O ne güzel Vekîl’dir! buyurdu.

Nitekim Halîlullâh’ın bu yüce teslîmiyeti ve yalnız Hakk’a tevekkülü üzerine; O, daha ateşin içine düşmeden önce, Allah Teâlâ ateşe emretti:

Ey ateş! İbrâhîm’e serin ve selâmet ol!.. (Enbiyâ, 69)

Bu emîr ile birlikte İbrâhîm -aleyhisselâm-‘ın düştüğü yer bir anda gülistâna döndü. Orada tatlı bir pınar kaynayıp akmağa başladı.

Yine İbrâhîm -aleyhisselâm-; kurbân etme işini, Allah Teâlâ’nın emri olarak oğlu İsmâîl’e haber verdiğinde O, bunu îtirâzsız kabûl etmiş ve her ikisi de Hakk’ın emrine teslîm olmuşlardı. (Sâffât, 103) Bu olay, çok yüksek seviyede bir teslîmiyet hâlidir. Çünkü İsmâîl -aleyhisselâm- canını, İbrâhîm -aleyhisselâm- da ciğerpâresini Hak yolunda vermeyi kabûl etmişti. Böylece onlar, teslîmiyet deryâsında yüzerlerken, Cebrâîl -aleyhisselâm- yetişti, bıçağı köreltti. Cennetten kurban edilecek koçu indirdi.

Rızâ ve teslîmiyet mânevî makamların en yüce derecesi olup, bir yönü de ilâhî muhabbettir. Gönlü aşk ile dolu olan kul, Rabbından gelen her şeyi, muhabbeti nisbetinde kucaklar. Râbiatü’l-Adeviyye: Seven, sevdiğine itâat eder. buyurur. Ashâb-ı kirâm da, Peygamber Efendimiz’e olan sonsuz sevgi, bağlılık ve itâatleri nisbetinde tekâmül etmişlerdir. Sevgi ve teslîmiyetle îtirâzsız boyun eğmeleri sâyesinde bütün ümmete nümûne yıldız şahsiyetler olmuşlardır.

Teslîmiyet, muhabbete bağlı olduğundan, bazı tasavvuf ehli, tasavvufun tarifini bu noktadan yapmışlardır.

Ebû Ali Rûzbârî Hazretleri tasavvufu: Kovulsa bile, kişinin sevgilisinin kapısında diz çöküp sadâkat ve teslîmiyetle beklemesidir. diye târif etmiştir.

Ruveym bin Ahmed Hazretleri de: Tasavvuf, nefsi Allah Teâlâ’nın irâdesine teslîm etmektir. der.

Teslîmiyetin bu önemine dikkatleri çekmek için hat sanatında yazılan Âh telsîmiyet! levhası, bütün sâdeliğiyle gönüllerdeki yerini alır.

Kulun Allah’a teslîmiyeti, Allah hakkındaki bilgisi ve O’na olan îmânı nisbetindedir. Teslîmiyet, kulluğun özünü oluşturması bakımından, kalbin Allah’a olan en mühim yönelişidir. Bu yöneliş îmânla başlar, mârifetullâh arttıkça o da artarak devâm eder. Mevlânâ -kuddise sirruh-, fenâ fillâh mertebesine kavuşabilmenin sırrının, mutlak teslîmiyette olduğunu şu şekilde ifâde eder:

Deniz suyu, kendisine bütünüyle teslîm olan ölüyü başı üstünde taşır. Diri olan ve en ufak tereddüdü bulunan ise, denizin elinden nasıl sağ kurtulur? Aynı şekilde Ölmeden evvel ölünüz! sırrı ile beşerî sıfatlardan soyunarak ölürsen, esrâr denizi seni başı üzerinde gezdirir.

Allah dostları, hep teslîmiyetin zirvesinde yaşamışlardır. Ebû Hamza el-Horasânî anlatıyor:

Teslîmiyet, tevekkülün zirve noktası olup bu dereceye ancak tasavvufî eğitim ile ulaşılabilir. Tasavvuf kulun, ilâhî istikamet üzere yaşayabilmesi ve her nefeste Rabbine daha ziyâde yaklaşabilmesi için, Hakk’a rızâ ve teslîmiyet duygusunu gönüllere yerleştirir. Ancak bu sâyede, şu fânî âlemi kuşatan binbir elem, keder ve çilelerin tesiri ve nefsânî aldanışların kesâfeti azalmaya başlar. Rızâ ve teslîmiyetin berekâtı ile ızdırâplar âdetâ hissedilmez hâle gelir. Hattâ iptilâlar bile Rabbin bir iltifâtı şeklinde telakkî olunarak sürûra döner. (Osman Nûri Topbaş, Tasavvuf, s.41)

İlâhî takdîre, meşakkat ve imtihânlara; sabır, tevekkül ve teslîmiyet ile rızâ göstermek gerekir. Zîrâ kemâlin anahtarı iptilâlardır.

Bu nükteye âgâh olan Hakk dostları, gam ve sürûra aynı gözle bakmışlar; aşırı sürûr ile aşırı ızdırâb gibi nefse tuzak olan uç noktalara sürüklenmeyip rızâ ve teslîmiyet makamında terakkî etmişlerdir.

Dünyada gönül huzûruna erebilmek ve âhirette de ebedî saâdete kavuşabilmek, ancak ilâhî taksîmâta rızâ, tevekkül ve teslîmiyetle mümkündür. Allah’ın emrine itâat, teslîmiyet ve rızâ hâlinde olan kalbler; birer hikmet, hayır ve feyz membâı olurlar. Hakk’a kâmil mânâda teslîmiyet, tevekkül ve itâat ise, îmân lezzetiyle dolu bir gönül sâhibi olmaya bağlıdır. Ancak bu muhabbetle gönlün seviye kazanabilmesi netîcesinde insan, bütün varlığıyla Rabbine yönelir, dünya ve dünyadakilerden kalben müstağnî kalır.

-alinti-


Cevap: Teslimiyet !

Ecir
Allah’a tam bir teslimiyet içinde olan mümin sabırlıdır. Allah’a ve O’nun yazdığı kadere teslim olan bir kişi yarın nerede, nasıl olacağının kaygısını taşımaz. Rızkı verenin de alanın da Allah olduğunu bilir; fakirlik, yokluk veya açlık korkusu duymaz.

Okudunuz mu?  Allahın dostlarına düşmanlık edenlere(vahhabilere) cevaptır :

"Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi’nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 268) ayetinde bildirildiği gibi, şeytanın fakirlikle korkutması ona etki etmez, çünkü o Allah’a güvenir. .
Allah tüm inanları böyle kullardan eylesin…(Amin)

Okudunuz mu?  Tasavvufun muhteva açısından mertebeleri nelerdir?

Yanıt: Teslimiyet !

suara
Allah razı olsun bu güzel paylasim için….

iman teslimi,teslim tevekkulu;tevekkulde saadeti dareyni getirecektir .


Soru: Teslimiyet !

rana
Rabbim ikinizden de razı olsun

Aşıkta kendisinden eser kaldığı müddetçe vuslat mümkün değilse eğer, aralanan kapının arkasında duran kapıyı çalandan başkası olamaz. Ben’i terk edebilen aşık için , değil kapı aradaki dağlar , denizler bile ayrılık sebebi değildir. O kendisinden soyundukça sevgiliyi giyinmenin hazzını tatmıştır. Zevklerini, isteklerini, ümitlerini hatta yürüyüşünü, bakışını, konuşmasını, tebessümünü bile sevgilininkilerle takas ederek başlamıştır işe. Kendinde kendisinden eser kalmayıncaya kadar devam etmiştir bu alışsız gibi görünen veriş. İhsandan doğan aşk diye bahsederler karşılığı olan aşktan; ve ihsan bitince aşkın da biteceğini anlatırlar. bu ihsanın bir buse olmasıyle birkaç köşkle birkaç huri olması arasında hiç bir fark yoktur.

Önce kaş olur, göz olur, sonra yırtılır perdeler senin tükendiğin demde, senden geriye bir o kalır. Aşk o zaman aşktır. Mecnuna adını sorduklarında, Leyla, demiş. Nereden geliyorsun? Leyla. Aç mısın? Leyla. Başka bir şey bilmez misin? Yine Leyla, hep Leyla… Marifet can içinde sevgili aramakta değil, sevgili için can taşımaktadır ve bütün soruların cevapları Leyla olmadan, mecnunluk sırrına Leyla kadar ıraktadır cümle Kayslar…

Serdar Tuncer
Satır Arası Hikayeler Sayfa 109 – Semerkand yayınları


neva
Kâinatın içerisindeki durumu, otobüsün içerisindeki bu garip yolcudan farksız olan insanlık bugün bilgi ile mânâyı, öğrenmekle anlamayı birbirine karıştırdığı için, yaşamın zahiren gösterişli bir hale büründüğü ama manen güdükleştiği, maddî zenginlikler içerisinde manevî fakirliklere, bunalımlara sürüklendiği, soruların sorunlara dönüştüğü tehlikeli bir sürece girmişti. Evrenin işleyişine, dinin prensiplerine dair bilgilerin elbette ki hayatî önemleri vardı ve insanın Rabbine doğru olan yolculuğunu kolaylaştıran yönleri bulunmaktaydı. İnsan kâinat kitabındaki varlık harflerinin maddî şekillerine dair bilgileri elde ettikten sonra, içerisinde yaşadığı hayat ve bu koca kâinat anlaşılmayı bekleyen bir kitap olarak karşısında duruyor işte. Kur’ân ise bir bilgi kitabı olmaktan çok ama çok öte, bir ‘anlam kitabı’ olarak bizi içerisinde yaşadığımız hayata, kâinata, Yaratıcının varlığına ve sıfatlarına dair ciddi arayışlarla ‘yaşantılarımızı anlamlandırmaya’ davet ediyor.

Okudunuz mu?  Günümüzde yaşayan şeyhler hakkında

gözyaşı
Hakîkî teslîmiyet, kader tecellîsini rızâ ile karşılamak, başa geleni, içinde ve dışında bir değişiklik meydana gelmeden kabûllenmek ve tahakkuk edecek neticeye gönül hoşluğu içinde boyun eğmektir…

Allah razı olsun inşAllah


teslimiyet nedir, teslimiyet ne demek, KAVRAM OLARAK TESLİMİYET

Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Teslimiyet Kavramı Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.