Anasayfa
8 Mayıs 2021, 4:03
ibadetler
Yönetici

Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler )

Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler )

mumsema
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ
6841– Âişe radiyAllahu anhâ’dan: Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem "Sana Kitâb’ı İndiren O’dur. Ondan bir kısım
âyetler muhkemdir kî, bunlar Kiîab’ın anası (aslı)dır" âyetini (Al-i İmrân 7) okudu ve şöyle buyurdu: "Eğer onun müteşâbih olan âyetlerine uyan kimseleri görürseniz anlayın ki, Allah’ın haber verdiği kişiler onlardır ve onlardan uzak durun!"
[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî|
6842– Enes ve diğerlerinden: "Peygamber sallallalıu aleyhi ve sellem’e (Al-i İmrân, 7. âyette bulunan) ‘er-Râsihûne fı’l-ilmi’ (= ilimde derinleşenler)”in kimler olduğunu sordular; şöyle buyurdu: ‘Gözü aydın, dili doğru, ferci ve karnı iffetli olanlar, ilimde rüsûh bulanlar işte bunlardır.’
[Taberânî, Mu’cemu11-Kebîr’de zayıf bîr senedle.|
6843– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan:
Ona bir adam dedi ki: "Ben Kur’ân’da bana çelişkili görünen şeyler buluyorum."
"Nedir onlar?"
Bir kısmı şunlardır: "(Sûr’a üflendiği) o gün aralarında soy sop kalmamıştır, birbirlerini de arayıp sormazlar." (Mü’minûn, 101)
"Birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar." (Safiat, 27)
"Allah’tan bir söz ^izleyemezler." (Nisa, 42)
"Rabbimiz biz müşrikler değildik." (En’am, 23). Böylece onlar müşrik olduklarını gizlemiş olacaklardır.
Nâziât sûresinde (27): "Yoksa göğü yaratmak mı?.." "Ardından yeri düzenlemiştir." Burada göğü yerden önce yarattığını zikretti. Sonra şöyle buyurdu:
"Sîz yeri iki günde yaratanı mı inkar ediyorsunuz?.." "Isteyerek"e kadar. Burada da yeri gökten önce yarattığını zikretti.
"Allah Gafur’du, Rahîm’dİ."
"Allah Azîz’di, Hakîm’di."
"Alan işitici ve görücü oldu." Sanki Allah daha önce böyleymiş, sonra bu haller geçmiş."
îbn Abbâs şu cevabı verdi: "Aralarında soy sop yoktur"a gelince, bu birinci sûr üfürü-lüşündedir. Üfürüldüğü zaman Allah’ın diledikleri hariç göktekiler yerdekiler düşüp öleceklerdir. İşte o zaman soylar soplar yoktur ve birbirlerine de bir şey soramıyacaklardir. "Sonra son üfürüşü meydana geldiği zaman, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışacaklardır."
"Rabbimiz biz müşrikler değildik" kavline gelince; Allah, onların ağızlarını mühürle-yecek, azaları konuşacaktır. İşte o zaman Allah’ın katında hiçbir sözün gizlenmeyeceği anlaşılacaktır. O’nun yanında:
"inkar edenler: ‘Keşke müslüman olsaydık’ temennisinde bulunacaklardır." (Hicr, 2) (Diğer soruya gelince) İki günde yeri yarattı. Sonra göğe yönelip onu yedi gök olarak diğer iki günde tesviye etti. Sonra iki günde yeryüzünü düzenledi. Ondan suyunu ve otlağını çıkardı. Onda dağlar, ağaçlar, taşlar, kayalar, tepeler yarattı. "Ardından yeri düzenlemiştir"in mânâsı işte budur. Yeryüzünü içindekilerle beraber dört günde yarattı. Gökleri de iki günde yarattı.
"Allah Gafûr’du, Rahîm’di" kavl-j celilin-de kendisini adlandırdı. Yani O hep böyle olmuştur ve böyle olmaya da devam edecektir.
Allah ne murad etti ise o oldu. Allah’ın kanununda hiçbir eksiklik ve değişiklik olamaz. Yazık sana Kur’ân’dan hiçbir şey sana ters gelmesin; hepsi Allah’tandır. Allah’ın ka-tındandir." [BuhârîJ
6844– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem Be-
dir’de Kureyş’in işini bitirdikten sonra Medine’ye dönünce yahudileri Kaynukâoğullannın çarşısında toplayıp onlara şöyle hitap etti:
‘Kureyş’in (Bedir’de) başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden müslüman olun!’
Şöyle dediler: ‘Ey Muhammedi Ku-reyş’ten savaştan anlamayan toy birkaç kimseyi mağlup etmen seni aldatmasın. Bizimle çarpışırsan nasıl insanlar olduğumuzu görürsün. Sen bizim gibi (kahraman)1 arla bugüne kadar hiç karşılaşmadın ki.’
Bunun üzerine Allah: ‘İnkâr edenlere de ki: ‘Siz de mağlup olacaksınız…’ ayetini ‘Bir grup Allah yolunda çarpışıyordu, ötekisi ise kâfirdi’ ibaresine kadar (Âl-i İmrân, 12,13) inzal buyurdu." [Ebû Dâvud]
6845– el-A’meş’den:
Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem ”Allah kendinden başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etti…" "(Din) İslâm’dır"& kadar mealindeki âyeti (Âl-i İmrân, 17) okudu ve şöyle dedi: "Ben de Allah’ın şehadet ettiğine şehadet eder, bu şehadeti Allah’a emanet ederim. O, Allah katında bir emanettir."
Bu rivayet hakkında A’meş’e sorulduğunda şöyle dedi: "Ebû Vâil, bana bunu Abdullah (b. Mes’ûd)’dan nakletti ki:
(Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bunu söyleyen kişi kıyamet gününde getirilecek ve Allah şöyle buyuracaktır:
‘Kulum bana ahid verdi. Ben ahde vefa edenlerin en iyisiyim. Haydi benim kulumu cennete sokun!’
[Taberânî. Mu’cemu’l-Kebîr’de zayıf bir senedle.]
6846– İbn Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her peygamberin, peygamberlerden bir dostu vardır. Benim dostum, babam ve Rabbimin dostu olan İbrahim’dir." Sonra şu âyeti okudu:
"Doğrusu İbrahim’e en yakın olanlar, ona uyanlar ile bu Peygamber (Muhammed) ve inananlardır. Allah mü’minlerin dostudur." (Âl-i İmrân 68) [Tirmizî]
6847– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: Dedi ki: "İbrahim’in ve İmrân’in ailesi."
(Âl-i İmrân, 33) âyeti hakkında:
"Onlar İbrahim’in neslinden, Yâsîn’in neslinden ve Muhammed’in neslinden inanan kimselerdir."
Allah buyuruyor ki: "İbrahim’e en yakın olanlar, ona uyanlardır."
Onlar, (İbrahim’in dostları) mü’minler ve bu (İçinizdeki) Peygamber ve iman edenlerdir. Allah, mü’minlerin dostudur." [İsnadsız olarak Buhârî]
6848– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "O saliha kadının (Meryem’in): ‘Karnımda/cini azadh bir kul olarak sırf sana adadım’ kavlini (Âl-i İnırân, 35) ‘Sırf mescide hizmet etmesi için’ şeklinde tefsîr etti." |Buhârî]
6849– İbn Abbâs radiyAllahu aııh’dan: "(Meryem’i hangisi himayesine alacak
diye) Kalemlerini (kur’a için) atarken sen yanlarında değildin" (Âl-i İmrân, 44) âyeti hakkında dedi ki: "Kur’a çekmek üzere kalemlerini (suya) attılar. Kalemler akıntıyla beraber gitti. Sadece Zekeriyyâ’nın kalemi suyun Üstüne çıktı." |Buhârî, bâb başlığında]
6850– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Ensâr’dan bir adam müslüman oldu.
Sonra dinden döndü, müşriklere katıldı. Sonra yine pişman oldu ve: ‘Benim için Peygam-ber’e sallAllahu aleyhi ve sellem’e sorun bakalım tevbe etme hakkım var mıdır?’ diye haber gönderdi. Bunun üzerine:
‘İmanlarından sonra küfre giren bir kavmi Allah nasıl hidayet eder’ ayetini ‘Gafur’dur, Rahim’dir’e kadar (Âl-i İmrân, 86-89) inzal buyurdu. Bunun üzerine kavmi âyeti hemen ona bildirdi ve adam müslüman oldu." [Nesâî]
6851– İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Sevdiklerinizden infak etmedikçe siz bir rü takvaya (iyiliğe) eremezsiniz" âyetini (Âl-i İmrân) duyunca, Allah’ın bana verdiklerini şöyle bir düşündüm. Kendim için "Mercâne" adındaki Rum cariyemden daha sevimli ve kıymetli bir şey göremedim. Hemen onu Allah rızası için azat ettim. Allah için eylediğim bir şeyden geri dönmek isteseydim mutlaka Onunla evlenirdim." |Bezzâr, hafi bir senedle.|
6852– İbn Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: O, "Allah’tan nasıl korkulması gerekirse öyle korkun!" âyetini (Âl-i İmrân, 102) şöyle tefsir etmiştir: "O’na itaat edilmek, asla kargı gelmemek, şükretmek, asla nankörlük etmemek, zikretmek ve asla unutmamak."
[Taberânî, Mu’cemu’I-Kebîr”de.]
6853– Ebû Ğâlİb’den:
"Ebû Ümâme, Dimaşk’ın girişinde asılmış kelleler görünce şöyle dedi: ‘Cehennem köpekleri gök kubbenin altında öldürülenlerin en şerlileridir. Onları öldürenler de insanların en iyileridir.’ Sonra şu âyeti okudu:
‘Birtakım yüzlerin beyaz olacağı, birtakım yüzlerin de kararacağı gün…’ mealindeki âyeti (Âl-i îmrân, 106) okudu. Ona dedim ki: ‘Sen bunu gerçekten Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’den duydun mu?’
‘Onu ben bir ya da iki, ya da üç —yediye kadar saydı— defa duymasaydım, size anlatmazdım’ dedi." [Tİrmİzî]
6854– Behz bin Hakîm’den, o da babasından, o da dedesinden:
(Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizler insanlar için çıkartılan en hayırlı ümmetsiniz" kavli cehlini (Âl-i İmrân 110) Şöyle yorumladı: "Sizler yetmiş ümmeti tamamlıyorsunuz. Onların en iyisi, Allah katında en değerli ve kıymetlisi ise sizlersiniz." [tinnizî]
6855– Ahmed ve (Taberânî) Mu’cemu’l-Kebîr’dv İbn Abbâs’tan:
"O, ‘Sizler en hayırlı ümmetsiniz’ (Âl-i İmrân, 110) âyetinde muhatabın Medine’ye hicret edenler olduğunu söylemiştir."
6856– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Abdullah bin Selâm, Sa’lebe bin Saîd,
Esed bin Ubeyd ve yalıudilerden müslüman olan diğerleri, İslâmiyeli kabul ettikleri zaman, hahamları şöyle dediler:
‘Muhammed’e ancak kötülerimiz iman elti, eğer bunlar iyilerimiz olsalardı, babalarının dinlerini bırakmazlardı.’ Bunun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu: ‘Hepsi bir değildirler. Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyup duranlar vardır.’ (Âl-i İmrân, 113) [TTaberâhî, Mu’cemu
6857– Ebû Ümâme radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Ey iman edenler, sizden olmayanı sırdaş edinmeyin!" (Âl-i İmrân, 118) âyetinde bahsedilenler "Hâricilerdir."
[Taberânî, Mu’cema’l-Kebir’de.]
6858– Câbir radiyAllahu anh’dan:
"O zaman aranızdan iki grup zaaf göstermişti. Halbuki onların dostu Allah idi." mealindeki âyet (Âl-i İmrân, 122) bizim hakkımızda nazil olmuştur.
O iki grup, Beııû Harise ile Benû Seleme taifeleridir ki onlar bizleriz. Allah onların dostudur buyurduğu için bu âyet, hakkımızda inmemiş olsaydı sevinmezdim.
[Buhârî ve Müslim.]
6859– Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: Bir adam Peygamber sallAllahu aleyhi ve
sellem’e gelip şöyle dedi: "Allah buyurdu ki: "Cennetin genişliği gökler ve yer kadardır." (Âl-i İmrân, 133) Peki Cehennem nerededir?" Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem cevap yerine ona mukabil bir soru sordu:
"Her şeyi içine alan geceyi bir düşün, peki (o zaman) gündüz nerededir?"
Adam cevap verdi: "Allah’ın dilediği yerde." "Cehennem de Allah’ in dilediği yerdedir" buyurdu. [Bezzâr.]
6860– İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem,
Safvân bin Ümeyye, Süheyl bin Amr ve el-Hâris bin Hişâm’a beddua ediyordu. Bunun üzerine: ‘Allah’ın, onların tevhelerini kabul veya onlara azap etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur. Çünkü onlar zalimlerdir’^mealindeki âyet (Âl-i İmrân, 128) nazil oldu."
[Buhârî]
6861– Tirmizî:
"Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu; ‘Allahım Ebû Süfyân’a lanet et! Allahım Haris b. Hişam’a lanet et. Allahım Safvân bin Ümeyye’ye lanet et!’
Bunun üzerine hemen: ‘Allah’ın onların tevbelerinİ kabul veya onlara azap etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur. Çünkü onlar zalimlerdir.’ (Âl-i İmrân, 128) âyeti nazil oldu. Böylece daha sonra Allah onların tevbesini kabul etti, mÜslüman oldular ve İslâm’ı güzel yaşadılar."
Nesâî’nin de benzer rivayeti vardır.
6862– İbn Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: "Uhud günü ‘içinizden kiminiz dünyayı, kiminiz de âhireti ister’ (Al-i İmrân, 152) âyeti ininceye kadar, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’İn ashabından dünyayı arzu eden birini düşünemiyordum.
|Ahmed veTaberânî, Mu’cemıı’I-Kebîr.
6863– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Bir peygambere (ganimet ve millet malına) hıyanet etmek yaraşmaz" mealindeki âyet (Âl-i İmrân, 161), Bedir günü kaybolan kırmızı bir kadife hakkında nazil olmuştur. Çünkü insanlardan kimisi "Onu belki de Allah’ın Resulü" aldı dedi.’ Bunun üzerine Allah mezkûr âyeti inzal buyurdu. [Tirmizî ve Ebû Dâvud]
6864– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "(Düşmanınız olan) insanlar sizin için bir ordu topladı. Onlardan korkun! (Bu, onların imanını artırdı ve:) ‘Allah bize yeter, o ne güzel vekildir’ dediler" âyeti (Âl-i İmrân, 173) hakkında İbn Abbâs şu yorumu yapmıştır: "Bu sözü İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığı zaman söylemiştir. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem de bu sözü bir adam ona: ‘İnsanlar sizin aleyhinizde bir araya geldi’ dediği zaman söylemiştir." [Buhârî|
6865– Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, harbe çıktığı zaman, birtakım münafıklar geride kalıp harbe iştirak etmezler ve Peygamberle birlikte savaşa katılmadıkları için sevinirlerdi. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem döndüğü zaman İse yeminler vererek, ondan özür dilerlerdi. Üstelik yapamadıkları şeylerden dolayı da Öğünmek isterlerdi. Bu sebeple Allah şu âyeti inzal buyurdu: ‘Yaptıklarından dolayı sevinip yapmadıkları şey sebebiyle öğünmek İsteyenlerin azaptan kurtulacaklarını sanma’ (Âl-i İmrân, 188) [Buharı ve Müsüm]
6866– Humeyd bin Abdirrahman bin Avf radiyAllahu anh’dan:
(Halife) Mervan, kapıcısına dedi ki: "Ey Râfi’! Haydi git İbn Abbâs’a sor bakalım. İçimizden yaptığma sevinen ve yapmadıklarından dolayı da öğünmek isleyen kimse, azaba uğrayacak mı? Yani hepimiz bu yüzden azaba uğrayacak mıyız?" Gitti sordu ve İbn Abbâs şu cevabı verdi:
"Sizin bu âyetle ne ilginiz vardır? Bu âyet Kitâb ehli hakkında nazil olmuştur." Sonra İbn Abbâs: "Hani Allah, kendilerine kitab verilenlerden ‘Siz onu mutlaka açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz’ diye söz almıştı" mealindeki âyeti (Âl-i İmrân, 187) okudu. Şunu da okudu: "Yaptıklarına sevinenler ile yapmadıkları şey sebebiyle öğünmek isteyenlerin azaptan kurtulacaklarını sanma." (ÂI-i İm-rân, 188)
İbn Abbâs dedi ki: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem onlara bir şey sordu, ancak gizleyip açıklamadılar. Ona başka bir şey söylediler. Üstelik onun sorduğu hususla verdikleri (yalan) haberden dolayı sanki doğru haber vermişler gibi övünmek istediler. Bir yandan da ona gerçeği gizlediklerinden dolayı onu inandırdık diyerek sevindiler."
[Buhârî, Müslim ve Tirmizî]
6867– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan, dedi ki:
"Hiçbir iyi ve kötü kimse yoktur ki ölüm, onun için daha hayırlı olmasın." Sonra: "Onlara biz günahlarım daha da artırmaları için mühlet veririz" âyetim (ÂI-i İmrân, 198) okudu. Şunu da okudu: "Allah katında olanlar, iyiler için daha hayırlıdır." (Âl-i İmrân, 198)
[RezînJ
6868– Ümmü Seleme radiyAllahu an-hâ’dan:
Dedi ki: "Ey Allah’ın Resulü! Allah’ın hicret ile ilgili olarak kadınlardan bahsettiğini ne duyuyorum ve ne de görüyorum." Bunun üzerine Allah: "Birbirinizden (meydana) ge-
len sizlerden erkek olsun, kadın olsun amel edenin amelini zâyî etmem…" "Nimetin güzeli Allah kalındadır" a kadar âyeti (Âl-i İmrân, 195) inzal buyurdu. |Tirmizî]


Cevap: Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler )

Abide
Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler )

Okudunuz mu?  Şu beş şeyi yapmadan yatma

Yanıt: Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler )

imam
Paylaşımın için Allah razı olsun…


Cevap: Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadis

Hoca
Allah’ın Kudret Ve Azametinin, Yarattıklarındaki Tasarrufunun Delilleri Ve İşleri Otsta Havale Etmek

Okudunuz mu?  Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hû demenin hükmü ve fazileti

26- De ki: "Ey mülkün sahibi Allah’ım! Sen, mülkü kime dilersen ona verirsin. Mülkü kimden dilersen ondan alırsın. Kimi dilersen onu aziz edersin, kimi dilersen onu zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kadirsin."

27- "Geceyi gündüzün içine geçirir, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rıank verirsin."

Okudunuz mu?  Elfü elfi selatin ve elfü elfi selamün aleyke ya RasulAllah

Belagat:

"Verirsin" ve "alırsın" ile "aziz edersin" ve "zelil edersin" ifadeleriyle "gece" ve "gündüz" ile "diri" ve "ölü" kelimeleri arasında tıbâk sanatı vardır. "Mülkün sahibi" tamlamasında eksik cinas vardır.

Diğer taraftan "geceyi güdüzün içine geçirir" buyruğu ile "gündüzü geceye sokarsın" buyruğunda sonun başa döndürülmesi (reddül-acz ale’s-sadr) sanatı vardır.

Okudunuz mu?  İlim Öğrenme'nin Fazileti (ayet ve hadislerle)

"Mülkü kime dilersen ona verirsin, mülkü kimden dilersen ondan alırsın" cümlelerindeki tekrar ise tazim ve tekrim içindir.

Yüce Allah’ın, "Sen mülkü kime dilersen ona verirsin" buyruğunda hazf ile icaz vardır. O mülkü vermek istediğin kimselere verirsin, demektir. Yine "alırsın, aziz edersin, zelil edersin" ifadelerinde de böyledir.

Okudunuz mu?  Furkan süresinin fazileti

"Geceyi gündüzün içine geçirir, gündüzü geceye sokarsın" buyruğunda, birinin ötekine sokup girdirilmesini ifade etmek üzere istiare vardır. Geceden eksileni gündüze ilâve eder ve aksini de sürdürüp gider. Girdirmek anlamında (îlâc), idhal (girdirmek) lafzından daha beliğdir.

"Ölüden diriyi…" Bu ifadedeki diri ve ölü, mümin ile kâfirden mecazdır. Mümin diriye, kâfir ölüye benzetilmektedir.

Okudunuz mu?  Amin demenin fazileti

"Hayır senin elindedir." Şer ile birlikte yaratılmaları ve takdir edilmeleri sendendir. "De ki: Hepsi Allah’tandır." (Nisa, 4/78). Fakat Allah’a karşı şer zikre-dilmeyip yalnızca hayır söz konusu edilmiştir. Edeben şer O’na nispet edilmez. [77]

Kelime ve İbareler:

"Mülk" sulta (egemenlik, otorite) ve işlerde tasarruf demektir.

"Kimi dilersen" mülk vermek suretiyle "onu aziz edersin", "Kimi dilersen" mülkü ekip elinden almakla "onu zelü edersin." "Hayır senin elindedir" senin kudretindedir. Yani kesp ve amel itibariyle değil de yaratmak ve takdir itibariyle hayır ve şer de senin kudretin altındadır.

"Geceyi gündüzün içine geçirirsin"den maksat gündüzün geceye aktarılması ve bunun aksinin olmasıdır. Bu da mevsimlere ve beldelere göre değişir. Birinden eksilttiğini öbürüne katar.

Süyutî der ki: "Ölüden diriyi çıkarırsın." Kuşun yumurtadan çıkarılması gibi insanı nutfeden çıkarırsın. "Diriden de ölüyü" nutfe ve yumurta gibi "çıkarırsın . Dilediğine de" uçsuz bucaksız "geniş rtzık verirsin." [78]

Nüzul Sebebi

İbni Ebi Hatim Katade’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Bize anlatıldığına göre Resulullah (s.a.) Rabbinden Bizans ve Fars mülkünü ümmetine vermesini dilemiş, Yüce Allah da "De ki: Ey mülkün sahibi Allah’ım…" buyruğunu indirmiştir.

İbni Abbas ve Enes b. Malik de der ki: Resulullah (s.a.) Mekke’yi fethedip ümmetine İran ve Bizans mülkünü vaad edince münafıklarla Yahudiler şöyle dediler: "Heyhat! Heyhat! Muhammed, İran ve Bizans mülkünü nasıl eline geçirebilecektir? Onlar çok güçlüdürler ve kendilerini buna karşı koruyabilirler. Muhammed’e Mekke ve Medine yetmiyor mu ki İran ve Bizans mülküne göz dikiyor." Bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi. [79]

Okudunuz mu?  Muharrem Ayında Meydana Gelen Olaylar

Ayetler Arası İlişki

Bu ayet-i kerime bundan önceki ayetlerin sözünü ettiği müşriklerle Kitap Ehli’nin onun davetini inkâr etmek suretiyle takındıkları tavra karşılık, Resulullah (s.a.)’a bir teselli maksadındadır. Yüce Allah’ın dinini zafere kavuşturmak ve kelimesini yükseltmek hususundaki kudretini hatırlatmaktadır. Müşrikler yemek yiyen, çarşı pazarlarda dolaşan bir kimsenin peygamberliğini kabul etmiyor, Kitap Ehli ise İsrailoğullan’ndan başkalarına peygamberliğin verilmesini kabul etmiyorlardı. [80]

Açıklaması

Müşriklerle Necranhların heyeti gibi Kitap Ehli senin çağrını kabul etmekten yüz çevirecek olurlarsa ya Muhammed, sen mülkün mutlak maliki, mutlak emir sahibi olan Allah’a sığın, ona yönel ve de ki: Allah’ım! Ey Mülkün mutlak maliki! Mutlak egemenlik ve saltanat yalnız senindir. Mahlûkatmda mutlak tasarruf sahibi sensin. Sen hikmetine uygun olarak işleri çekip çevirirsin; veren de sensin, vermeyen de sensin. Sen mülkü ve peygamberliği kullanndan kime dilersen ona verirsin. Kullarından kimden dilersen de mülkü çekip alırsın. Nitekim Arap kavminden Kureyşli, ümmî, Mekkeli, peygamberlerin sonuncusu, insanların ve cinlerin tümüne Allah’ın elçisi olarak Hz. Mu-hammed’i göndermekle, İsrailoğulları’ndan peygamberliği çekip aldın.

Mülk sahibi olmaktan zahiren anlaşılan ve hatıra ilk gelen mutlak saltanat ve işlerdeki tasarruf yetkisidir. Yani, şanı Yüce Allah’ın işleri çekip çevirmekte ve kâinattaki dengeyi gerçekleştirmekte mutlak egemenlik sahibi olduğudur.

Allah dilediği kimseye Hz. Hud ile Hz. Lût gibi ya yalnızca nübüvvet verir ya da geçmiş çağımızdaki hükümdarlar gibi yalnızca mülk ve hükümdarlık verir ya da aralarında Hz. Davud ve Hz. Süleyman’ın da bulunduğu İbrahim soyundan gelenlere olduğu gibi, mülkü de nübüvveti de birlikte verir: "Biz gerçekten İbrahim hanedanına da Kitab’ı ve hikmeti verdik. Onlara çok büyük bir mülk de vermişizdir." (Nisa, 4/54). İşte bu şekilde Yüce Allah dilediğine peygamberlik verir. Nitekim, "Allah peygamberliği nereye bırakacağını (kime vereceğini) çok iyi bilendir." (En’am, 6/124) ve "Onların kimini kimine nasıl üstün kıldığımıza bir bak." (îsra, 17/24) diye buyurmuştur.

"Kimi dilersen onu aziz edersin, kimi dilersen zelil edersin." Aziz ve zelil olmanın bir takım görünür şekilleri ve etkileri vardır. Bu yalnızca mal veya mülk sahibi olmaya bağlı değildir. Nice hükümdar vardır ki zelildir, nice zengin vardır ki hakirdir. Nice zengin vardır ki fakirdir. Ümmetin sayısının çokluğuna, azlığına itibar edilmez. Mekke’de müşrikler, Medine’de Yahudiler ve Arap münafıklar peygambere karşı az sayıdaki mümin topluluğa karşı çokluklanyla gururlanıyorlardı; fakat bunun onlara hiç bir faydası olmadı. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Onlar, eğer Medine’ye dönersek elbette ki daha aziz olan daha zelü olanı oradan mutlaka çıkartacaktır, derler. Halbuki izzet Allah’ındır, Rasu-lünündür, müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler." (Münafikun, 63/8).

Okudunuz mu?  Etteheyatu Duası ve Anlamı

Bütünüyle hayır yalnızca senin kudretin elindedir. Sen kendi iradene göre o hayırda dilediğin şekilde tasarrufta bulunursun. O halde olmuş ya da olacak her şeyde ya kişinin kendisine veya topluma hayır ve nimet vardır. Hayırda serde, her şeyde mutlak kudret sahibisin. Her şey senin elindedir, her şeyi sana havale etmişizdir. Biz sana güvenip dayanmaktayız.

Hayır da şer de hepsi Yüce Allah’ın kudretinde olmakla birlikte, özellikle hayrın söz konusu edilmesi, nübüvvet ve hükümdarlığın bir kavimden bir başka kavme, bir kişiden bir diğer kişiye değiştirilmesi suretiyle sözü geçen hususlara uygun düşmesinden dolayıdır.

Hayır zaferi, ganimeti, aziz olmayı, makam ve mevkiyi, mal ve serveti ve buna benzer insanın arzulayıp tutkun olduğu sair şeyleri kapsar: "Ve gerçekten o hayır (mal) sevgisine pek tutkundur." (Adiyat, 100/8).

Eksilterek ve artırarak geceyi gündüze sokup birisinin ötekini kısaltması, daha sonra bunların mutedil (eşit) hale gelmesi, arkasından birinin diğerinden alarak aralarında farklılığın ortaya çıkması, sonra da tekrar mutedil hale gelmeleri de ilâhî kurdetin, mülk ve azametinin tam anlamıyla ortaya konulmasının tecellilerindendir. Bazı bölge ve zamanlarda aradaki fark oldukça uzayabilir. İşte ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinde, sene boyunca ve coğrafî bölgelerin durumuna göre gece ve gündüzün uzunluk ve kısalıkları değişip durmaktadır. Gecenin altı ay, gündüzün de altı ay olduğu bölgeler de vardır. Gündüz on sekiz veya yirmi saat olduğu yerler de vardır. Bazı bölge ve zamanlarda güneş, batışından bir saat ve bundan biraz daha uzun bir süre sonra do-ğabilmektedir. Zaman tayini işi bütünüyle Yüce Allah’ın elindedir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki arz bütünüyle kıyamet gününde onun kabzasıdır. Gökler ise onun sağ eliyle durulmuştur. O şirk koştuklarından münezzeh ve çok yücedir." (Zümer, 39/67). Yer üzerine gece ve gündüzü sarıp dolayacak şekilde yuvarlak yaratan O’dur: "Geceyi gündüze buruyor, gündüzü de geceye doluyor." (Zümer, 39/5). Burada geçen et-tekvir (mealde "bürümek ve dolamak") bir şeyi yuvarlak, bir cisim üzerine sarmak demektir. Yüce Allah güneşi geceye delil kılmıştır.

Okudunuz mu?  Fıkhın Tanımı, Kaynağı, özellikleri ve Fıkıh ile ilgili Ayet ve Hadis

Rabbim! Sen ölüden diriyi çıkartırsın. Ya çekirdekten hurmayı, taneden ekini, nutfeden insanı çıkardığın gibi maddî bir şekilde, yahut da cahilden alim, kâfirden mümin çıkardığın gibi manevî bir şekilde bunu yaparsın.

Diriden ölüyü de maddî ve manevî şekilde çıkartırsın; hurma ağacından çekirdeği, kuştan yumurtayı, alimden cahili, müminden kâfiri çıkarttığın gibi.

Ve sen dilediğine hesapsız rızık verirsin. Yani istediğin kimseye hesaba sığmayacak şekilde mal ve mülk verirsin. Yorulmadan ve çaba harcamadan[81] Göklerin ve yerin hazineleri yalnız senindir. Hikmet, irade ve meşietine uygun olarak başka bir takım kimselerin de rızkını kısarsın.

Yüce Allah’ın, "Hesapsız" ifadesi darlık vermeksizin ve kısmaksızın, adeta verdiğini hesaba katmadan veren kimse hakkında kullanılır ve "O hesapsızca verir" demeye benzer.

Aynı şekilde sen Arap olmayanlardan mülkü alıp Müslümanlara vermeye kadirsin. İsrailoğullanndan peygamberliği alıp Araplara vermeye de kadirsin. [82]

Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler

Ayet-i kerimeler Yüce Allah’ın mutlak saltanat (egemenlik), kapsamlı kudret, en üstün irade ve meşiet sahibi olduğunu göstermektedir. Kesbî olarak değil, fakat yaratarak ve takdir ile hayır ve şer yalnız O’nun elindedir. Hayır mutlak olarak O’ndan gelir. Şer ise edeben O’na değil failine nispet edilir.

Nübüvvet, hükümdarlık ve rızık da o yüce Allah’ın elindedir. O bunları iradesine göre, nihaî hikmetine ve eksiksiz hüccetine göre bunları bağışlar.

Gecenin gündüze, gündüzün de geceye sokulması yeryüzünün küresel olduğuna ve döndüğüne delildir. Çünkü gece ile gündüzün ardı arkasına gelmesi ve zaman, mevsim ve mekânlara göre uzunluk ve kısalıklarının değişmesi, kü-reselliğe ve dönmeye işarettir.

Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkartır. Bu çıkartma işi az önce geçen maddî ve manevî bütün anlamlarıyla gerçekleşmektedir. Onun ihsan ettiği nimetleri geneldir. Dilediğini himayesine alır. Allah rızkı teminatı altına almıştır. Dilediğine dilediği kadarını verir; hikmet, irade ve meşieti gereğince vermeyebilir de.

Taberanî, İbni Abbas’tan Resulullah (s.a.)’m şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kendisiyle dua edildiği takdirde duayı kabul ettiği Yüce Allah’ın ism-i azamı (en büyük ismi) Âl-i İmran süresindeki şu ayet-i kerimedir: "De ki: "Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü kime dilersen ona verirsin. Mülkü kimden dilersen ondan alırsın. Kimi dilersen onu aziz edersin, kimi dilersen onu zelil edersin. Hayr senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kadirsin." [83]

Okudunuz mu?  Fıkıh Ilminin Amacı Ve önemi

< Kulillâhumme Ayetinin Sırları

her kim Al-i İmran suresi 26 27 ayeti

İmamı Gazeli diyorki ”Her kimin çok mühim bir haceti varsa iki rekat namaz kılıp,selam verdikten sonra secdeye kapanıp Al-i İmran suresi 26_ 27 ayetini secdede 7 defa okursa duası hemen kabul olur.diye beyanda bulundular ve çok mücerreptir dediler.

Her kimki bu iki ayeti beş vakit namazının ve nafilelerin akabinde devam ederse

a) Kısa vakitte servet sahibi olur
b) Elinde avucunda ne varsa çoğalır.
c) Fakirlik ondan hemen gider diye buyurdular.

Her kim bu iki ayeti hergün 41 defa okursa

a) Allah onun ruhunu tevhid nuruyla marifetlendirir.
b) onun kalbine hikmet ve mağfiret verir
c) ona ilmi gaybı açar.zahiri batını servet ve zenginlikler verir.
d) okuyan kişiyi gören heybetle görür,kadri kıymeti bilinir.herkes ona sevgi ve saygı duyar.

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ ۖ بِيَدِكَ الْخَيْرُ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ ۖ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ ۖ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ'(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ'(teşâu, bir yedikel hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bir gayri hısâb(hısâbın).

kaynak:Kurandan müjdeler,gizli ilimler definesi >


ali imran suresi ile ilgili hadisler, ali imran 173 fazileti, ali imran suresi fazileti

Bu kategoride yer alan Namaz başında söylenecek bazı sözlerin sevabı başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Ali İmran Süresini Okumanın Fazileti/sevabı (Ali İmran süresi ile ilgili hadisler ) Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.