suara
Ayet ve hadislerde geçen Allah’ın isim ve sıfatlarının kısaca anlamları:
el-A’lâ ; en yüce, en şerefli.
A’lem ; her şeyi en iyi bilen
el-Adl ; âdil, insaflı, her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi hak ve doğru olan
Adüvvün li’l-kâfirîn; ; kâfirlerin düşmanı
el-Afüvv ; çok affedici, çok bağışlayan
el-Âhir ; varlığının sonu olmayan, ölümsüz, ebedî ve bâkî olan
Âhizü’n bir nâsiyetih ; suçluları cezalandıran
Ahkemü’l-hâkimîn ; hüküm verenlerin en iyisi, hâkimler hâkimi
Ahsenü’l-hâlikîn ; yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en iyisi
Akrab ; bilmesi, görmesi, duyması, haberdâr olması ve yardım etmesi açısından insanlara en yakın olan
el-Alî ; şanı, şerefi, izzeti ve kudreti yüce olan
el-Alîm ; her şeyi çok iyi bilen
el-Âlim ; bilen, anlayan, tanıyan
Âlimü’l-ğaybi ; gaybı bilen
Âlimü ğaybi’s-semâvâti ve’l-ard ; yerin ve göklerin gaybını bilen
Âlimü’l-ğaybi ve’ş-şehâdeti ; görünen ve görünmeyen âlemi bilen
el-Allâm ; çok bilen, bilgisi çok olan, her şeyi bilen
Allâmü’l-ğuyûb ; görünmeyenleri çok iyi bilen
el- Azîm ; zatı, isim, sıfat ve fiileri itibariyle pek ulu, büyük, yüce
el- Azîz ; üstün, güçlü, kuvvetli, galip, şerefli, değerli, melik
el- Bâ’ıs ; kıyamet kopunca ölüleri dirilten, mahşer yerine sevk eden, uyarıcı ve müjdeci olarak peygamber gönderen, kıyamette şahitler getiren
el- Bâkî ; sonlu ve ölümlü olmayan, varlığı sürekli olan, ebedî
Bâli’ğu emrih ; emri, hükmü hedefine ulaşan, kararını infaz eden
el- Bâri’ ; yaratan, örneği olmadan varlıkları îcat eden
el- Berr ; iyilik eden, çok lütüfkâr, çok merhametli, çok şefkatli
el- Bârr ; iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli
el- Bâsıt ; dilediğine rızkı bol veren
el- Basîr ; aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi gören
el- Bâtın ; mâhiyeti akıl ile idrâk olunamayan, haya ile tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen
el- Bedî’ ; bir şeyi nümûnesi olmadan yaratan , vâr eden, îcât eden
Bedîu’s-semâvâti ve’l-erd ; gökleri ve yeri örneği olmadan yaratan
berîü’n mine’l-müşrikîn ; müşriklerden berî, uzak olan
el- Bürhân ; delil sahibi, kullarına delil gösteren, varlığına her şey delalet eden
Câ’ıl(ûn) ; yaratan, vâr eden, bir varlıktan başka bir varlık yapan,
el- Câmi’ ; kıyamette insanları bir araya toplayan, cem eden
Câmi’u’n-nâs ; kıyamette insanları bir araya toplayan, cem eden
el – Cebbâr ; emir ve yasaklarını, hüküm ve karalarını kullarına yaptırmaya gücü yeten, azgın ve zalimleri kahredici, dertlere derman olan, yaraları sarıp onaran, yaratıklarının hallerini düzelten
el- Celîl ; ulu, kudretli, yüce, azamet ve Kibriya sahibi
el- Cemîl ; zatı, isim, sıfat, söz, fiil ve hükümleri iyi, güzel, iyilik ve ihsan sahibi
el- Cevâd ; cömert, nimet ve ihsanı bol olan (Tirmizî, Edeb, 41)
ed- Dâim ; ölümsüz, varlığı sürekli olan, bâkî ve dâim
ed- Dârr ; zarar veren şeyleri yaratan âsileri zarar vererek cezalandıran
ed- Dehr ; zamanı ve zaman içinde olup biten her şeyi vâr eden, zamanın sahibi ve yöneten (Müslim, Elfâz,1, 3. Buhârî, Edeb, 101. Tevhîd, 34)
ed- Deyyân ; hüküm veren, hesaba çeken, zelil eden, kahhâr (Buhârî, Tevhîd, 32. Ahmed, III, 495)
el- Ebed ; ölümsüz, varlığı sürekli, bâkî ve dâim
Ebkâ ; verdiği nimetler sürekli ve daha kalıcı olan
el-Ehad ; eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek, yegâne
Ehlü’l-mağfire ; mağfiret ehli, affedici
Ehlü’t-takvâ ; azabından korkup sakınmaya, korunmaya layık olan
Ekber ; zatı, isim, sıfat ve fiilleri, şana ve şerefi, nimet ve ihsanı en yüce en ulu (Müslim, Tahâre, 17;Tirmizî, Deavat, 25)
el-Ekrem ; en çok ikram eden
Erhamü’r-râhımîn ; merhamet edenlerin en merhametlisi
Esdeku hadîsen ; en doğru sözlü
Esdeku Kîlen ; en doğru sözlü
Esra’u Mekren ; hile ve tuzak kuranları en sür’atli bir şekilde cezalandıran
Esra’u Ferahan ; kullarının tevbesine çok sevinen
Esra’u’l-hâsibîn ; hesap soranların, hesap görenlerin en sür’atlisi
Eşeddü Kuvveten ; çok kuvvetli, çok güçlü
Eşeddü Tenkîlen ; çok şiddetli cezalandıran
Eşeddü be’sen ; çok şiddetli cezalandıran
el-Evvel ; öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadîm tek varlık
Fa’âlün limâ yürîd ; dilediğini yapan
Fâil(ûn) ; Yapan, yaratan, vâr eden
Fâliku’l-habbi ve’n-nevâ ; çekirdek ve taneleri çatlatan, yarıp açan
Fâliku’l-ısbâh ; karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran
el- Fâtır ; yaratan, îcat eden, yoktan var eden
Fâtıru’s-semâvâti ve’l erdı ; yeri ve gökleri yaratan
el- Fâtın ; deneyen, imtihan eden (Mâlik, Kader,
el-Ferd ; tek kadîm, ezelî, ebedî ve bâkî olan varlık.( Beyhakî, I, 161)
el- Fettâh ; en âdil hüküm veren iyilik kapılarını açan
Gâlib’ün `alâ emrihî ; emirinde işinde ve hükmünde galip olan, üstün gelen
el-Ğaffâr ; çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar çok olursa olsun yine bağışlayan
Ğâfiru’z-Zenbi ; günahları bağışlayan
el-Ğafûr ; çok affeden, çok bağışlayan
el- Ğanî ; zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan
el- Habîr ; her şeyden haberdar olan, gizli âşikâr her şeyi bilen, haber veren
el- Hâdî ; hidayet eden, doğru yolu gösteren
el- Hâfız ; koruyup gözeten
el- Hafî ; çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi, her şeyi bilen (Ebu Davud, Tirmizî,
el- Hâfid ; şan, şeret ve itibar bakımından kâfirleri alçaltan, değersiz yapan, cezalandıran
el- Hafîz ; varlıkları yok olmaktan koruyan,
el- Hakem ; hüküm veren, son kararı veren
el- Hakîm ; hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan
el- Hâkim ; hükmeden, karar veren, haklıyı haksızı ayıran
el- Hakk ; varlığı, ilah ve rab oluşu hak olan, eşyayı var eden hakkı ızhar eden, mülk sahibi, yok olmayan, varlığında şüphe bulunmayan, âdil
el- Hâlik ; her şeyi yaratan
el- Halîm ; çok sakin, hemen öfkelenmeyen, kızmayan, heyecanlanmayan, acele etmeyen hoşgörülü, teenni ile hareke eden
el- Hallâk ; mükemmel yaratan, devamlı yaratan
el- Hamîd ; çok övülen, övgüye layık olan
el- Hannân ; çok merhametli, çok şefkatli
el-Hâsib ; insanları sorgulayan, hesaba çeken )
Hasbü ; yardım etmede, rızık vermede ve korumada yeten,
el-Hasîb ; insanlara yeten, insanların yaptıklarını koruyup hesaba çeken
el-Hayî ; edep ve haya sahibi, çirkinliği bulunmayan, bağış, ihsan ve nimeti terk etmeyen (Ebû Dâvud, Hammam, 2; İbn Mâce, Dua, 13; Nesaî, Gusl, 7)
Hayr ; hayırlı, faydalı olan, iyilik eden
Hayru’l-fâsılîn ; hükmedenlerenin, haklı ile haksızı ayırt edenlerin en hayırlısı
Hayru’l-fâtihîn ; hükmedenlerin, nimet verenlerin, hayır kapılarını açanların en hayırlısı
Hayru’l-ğâfirîn ; bağışlayanların en hayırlısı
Hayru’l-hâkimîn ; hüküm ve karar verenlerin en hayırlısı
Hayru’l-mâkirîn ; hile ile kötülük yapanları bilemeyecekleri, anlayamayacakları, cihetlerden daha şiddetli cezalandıran
Hayru’l-münzilîn ; nimet verenlerin, ikram edenlerin en hayırlısı
Hayru’l-vârisîn ; varislerin en hayırlısı
Hayru’n-nâsırîn ; yardım edenlerin en hayırlısı
Hayru’r-râhımîn ; merhamet edenlerin en hayırlısı
Hayru’r-râzikîn ; rızık, nimet verenlerin en hayırlısı
Hayrun hâfizan ; en iyi koruyup gözeten
el- Hayy ; yaşayan, diri, canlı, ölümsüz, ezelî ve ebedî olan
HüvAllahüllezî lâilâhe illâ hû ; kendisinden başka tanrı bulunmayan Allah
el- İlâh ; ma’bûd. Tanrı
İlâhü’n-nâs ; insanların ilahı
el- Kâbid ; dilediğine rızkı daraltan, ölüm zamanı gelenlerin ruhlarını kabzeden
Kâbilü’t-tevb ; tevbeleri kabul eden
el-Kâdî ; hakla hükmeden (Beyhâkî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, s. 111)
Kâdî’l-umûr ; işlere karar veren (Tirmizî)
el- Kâdîm ; evveli olmayan, ezelî olan ilk varlık
el- Kâdir ; güçlü, kuvvetli, her şeye gücü yeten
el- Kadîr ; çok güçlü, çok kuvvetli, istediğini istediği gibi eksiksiz, kusursuz ve tam yapabilen
el- Kâfî ; kullarına yardım eden, vekil olan, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken
el- Kahhâr ; yenilmeyen, daima galip gelen
el- Kâhir ; galip gelen, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten
el- Kâim ; varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten
el- Kâin ; kadîm, ezelî, ebedî, bâkî, ilk varlık, varlığı sürekli olan (Ahmed, II, 539)
el-Karîb ; aff, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan
el- Kâşif ; azap, sıkıntı, bela ve dertleri gideren
Kâşifü’l-azâb ; azabı, sıkıntıyı, derdi kaldıran
Kâtib(ûn) ; insanların yaptıklarını yazan
el- Kavî ; kuvvetli, kudretli, her şeye gücü yeten
el- Kayyûm ; zatı ile kaim olana, ezelî ve ebedî, her şeyin varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan, ihtiyaçlarını üstlenen
el- Kebîr ; zatı, isim ve sıfatları, şanı ve şerefi, kadri ve kıymeti, değer ve izzeti pek yüce, ulu ve büyük
el- Kefîl ; bütün canlıların rızıklarını üstlenen, bu konuda kullarına yeten, nimet veren, kullarını görüp gözeten
el- Kerîm ; değerli, şerefli, çok nimet veren, nimet ve ihsanı bol olan
el- Kuddûs ; her türlü çirkinlik (Nesefî, VI, 234), noksanlık ve ayıplardan uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan, güzellik, iyilik ve faziletlerle övülen
el- Latîf ; yaratıklara karşı yumuşak davranan, çok merhametli, çok lütufkâr, ihsan sahibi, insanlara hak ettiklerinden fazlasını veren her şeyin detayını, sırlarını en iyi bilen, işleri çok hassas düzenleyen, gözle görülmeyen
el- Mâcid ; şan ve şeref sahibi, hayır ve ihsanı, kerem ve lütfu bol olan
Mâhid(ûn) ; yer yüzünü yaratıkları için elverişli, yarayışlı ve faydalı olarak yaratan
el- Mâlik ; bütün varlıkların sahibi
Mâlikü yevmi’d-din ; din gününün, âhiretin sahibi
Mâlikü’l-mülk ; mülkün sahibi
el- Mâni’ ; istediği şey engel olan, koruyan, kurtaran, yardım eden
el- Mecîd ; çok şerefli, çok itibarlı
el-Melik ; bütün varlıkları yöneten, dilediğini yapan, dilediği gibi hükmeden
Meliki’n-nâs ; insanların meliki
el-Melîk ; çok mülkü olan, her şeyin sahibi ve Malikî, onları terbiye edip yetiştiren, mülk ve güç veren
el-Mennân ; kullarına bol ihsânda bulunan, sayısız nimetler veren (İbn Mace, Dua, 9.
el-Metîn ; çok kuvvetli, çok dayanıklı, âcizliği, za’fiyeti ve gevşekliği olmayan
el-Mevlâ ; dost, yardımcı, görüp gözeten
Mu’azzib(în) ; suç işleyenleri, zalimleri, günahkârları cezalandıran
el-Mu’ızz ; izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şeref veren, aziz yapan
el-Mu’îd ; canlı varlıkları ölümlerinden sonra dirilten, yeniden yaratan
el-Mu’tî ; nimet veren ihsanda bulunan
el-Muahhır ; geriye bırakan
el-Muğîs ; yağmur yağdıran
el-Muğnî ; insanlara mal mülk veren, onları zengin yapan, cömert, nimet sahibi,
Mûhinü keydi’l-kâfirîn ; kâfirlerin tuzağını zayıflatan, boşa çıkaran
el-Muhît ; ilim ve kudretiyle her şeyi kuşatan, her şeye muttali olan
Muhîtü’n bi’l-kâfirîn; kâfirleri kuşatan
el-Muhric ; bir şeyi açığa çıkaran, bir varlıktan başka bir varlık var eden, gizli şeyleri ortaya çıkaran
el-Muhsî ; insanların bütün yaptıklarını , olup biten her şeyi bilen ve koruyan
el-Muhsin ; yaptığı şeyleri iyi, güzel, sağlam ve kaliteli yapan, insanlara ikram ve in’am eden
el-Muhyî ; varlıklara hayat veren, onları yaşatan, ölümlerinden sonra dirilten
Muhyî’l-mevtâ ; ölüleri dirilten
Muhzî’l-kâfirîn ; kâfirleri rezil rüsvay eden
el-Mukaddim ; öne alan
Mukallibü’l-kulûb ; kalpleri halden hale çeviren
Musarrifu’l-kulub ; kalpleri halden hale çeviren
el-Mu’îd ; ölümlerinden sonra da tekrar diriltecek ve hayatlarını iade edecek olan
el-Mukît ; her şeye gücü yeten, , rızık veren, yapılanları bilen, koruyan, mükâfat veren
el-Muksıt ; âdil, hakla hükmeden
el-Muktedir ; güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapan
el-Musavvir ; yaratıklara şekil ve özellik veren
Mûsi'(ûn) ; gökleri genişleten
el-Muksıt ; âdil, hakla ve adaletle hükmeden, mazlumun hakkını zalimden adaletle olan demektir
Mutahhir ; müminleri manevî kirlerden, günahlardan temizleyen, kötülüklerden kurtaran
el-Mübdi’ ; varlıkları ilk defa yaratan Beyhakî’in el-Esmâ ve’s-Sıfât adlı eserinde (s. 61) bu isim el-Bâdi’ olarak geçmektedir. Her iki kelime aynı anlamdadır.
el-Mübîn ; varlığı âşikâr olan, hakkı ızhar eden, gerçeği beyan eden
Mübrim (ûn) ; hile ile kötülük yapmaya karar verenleri bilir, onların bu kötülüklerini boşa çıkarır, onları kesin olarak cezalandırır
Mübtel(în) ; deneyen, imtihan eden, gizli olanları açığa çıkaran
el-Mücîb ; duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren
el-Müdebbir ; kâinatı yöneten, işleri yerli yerince düzene koyan
el-Müheymin ; insanların bütün yaptıklarını bilen, koruyan, görüp gözeten
Mûhinü keydi’l-kâfirîn, ; ise kâfirlerin tuzağını zayıflatan, gevşeten, boşa çıkaran,
el-Mühlik ; isyan eden, azan, günaha dalan ve zulmeden fert ve toplumları yok eden, helak eden
el-Mükevvin ; ebedî olarak vâr olan (Ahmed, II, 539; Buhârî, Tevhîd, 26)
el-Mümidd ; yardım eden
el-Mü’min ; yaratıklarına güven veren
el-Mümît ; varlıkların hayatlarına son veren, canlarını alan
el-Müneccî ; sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran
el-Münezzil ; nimet veren, su, sekînet, melek, kitap ve peygamber indiren
el-Münîr ; ışık veren, aydınlatan,
Münşi(ûn) ; îcat eden, inşa eden, yapan, ilk defa yaratan
el-Müntekim ; suçluları cezalandıran
Münzil (în) ; melek. Kitap, bu, sekînet indiren, nimet veren
Münzilü’t-Tevrâti ve’l-İncîli ve’l-Fürkân ; Tevrat, İncil ve Kur’ân’ı indiren
Münzir(în) ; kullarına fayda ve zarar veren şeyleri bildiren; inkâr ve isyan edenlerin âkibetinin kötü olduğunu haber vererek onları bu davranışlardan sakındıran ve azabı ile korkutan
Mürsil(în) ; vahiy, peygamber, bol yağmur, aşılayıcı rüzgar, koruyucu melek âsiler için yıldırımlar ve âfetler gönderen
el-Müsa’ır ; ürünleri azaltıp çoğaltan, kıtlaştırıp bollaştıran (Tirmizî, Büyu’, 73. Ebû Dâvud, Büyu’, 51)
el-Müsteân ; kendisinden yardım istenen, kindisine sığınılan
Müstemi'(ûn) ; sesleri işiten,duyan
el-Müteâl ; aşkın, pek yüce, ulu, eksik ve noksanlıklardan berî olan
el-Mütekebbir ; ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzeh, pek yüce ve ulu
el-Müteveffî ; yaratıkların canlarını alan
Mütimmü nûrihî ; nurunu, dinini tamamlayan
el-Müzill ; boyun eğdiren, zelil eden, alçaltan
en-Nâfi’ ; faydalı şeyleri yaratan, bütün yaratıklara faydası olan
en-Nâsır ; yardım eden
en-Nasîr ; çok yardım eden, sürekli yardım eden
en-Nazîf ; sözleri, işleri ve hükümleri temiz, iyi ve güzel olan (Tirmizî, Edeb, 41)
en-Nûr ; aydınlatıcı, ışık verici
Nûru’s-semâvâti ve’l-ard ; gökleri ve yeri aydınlatan
er-Rabb ; varlıkları yaratıp yetiştiren, terbiye eden, eğiten, yetiştiren, her şeye nizamını, güzelliğini ve yeteneklerini veren, her şeyin Malikî ve sahibi
Rabbü’l-âlemîn ; âlemlerin rabbi
Rabbü’n-Nâs ; insanların Rabbi
Rabb’ü’l-Arş ; Arş’ın Rabbi
Rabbü’l-Felak ; sabahın Rabbi
Rabbü’s-Semâvâti ; göklerin Rabbi
Rabbü’l-Ard ; yerin Rabbi
Rabbü’l-Izzeti ; kudret ve şeref sahibi
Rabbü’ş-Şi’râ ; Şi’ra yıldızının sahibi
Rabbü Külli Şey’in ; her şeyin Rabbi
er-Râfi’ ; peygamber ve müminlerin itibar, şan ve şereflerini artıran, göğü yükselten
er-Rahîm ; çok merhametli
er-Rahmân ; çok merhametli, pek müşfik
er-Rakîb ; insanların hallerini, sözleri, yaptıklarını ve davranışlarını bilen, haber alan, murakabe edip koruyan
er-Râşid ; doğru yolu gösteren, her işi isabetli olan
er-Raûf ; çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan
Refî’u’d-derecât ; manevî dereceleri ve gökleri tabaka tabaka yükselten
er-Refîk ; yumuşak davranışlı, merhametli (Müslim, Selam, 15, Buharî, Edeb, 35, Ebû Dâvûd, Edeb, 15)
er-Reşîd ; her işinde isabetli olan, doğru yolu en iyi gösteren
er-Rezzâk ; bol nimet, maddî ve manevî rızık veren
Hayrü’r-râzikîn ; rızık verenlerin en hayırlısı
es-Sabûr ; çok sabırlı
es-Sâdık ; söz, iş, va’d ve va’îdinde doğru olan her sözünü ve va’dini yerine getiren
es-Sâil ; insanları âhirette sorgulayan, hesaba çeken (Müslim, İmâre, 45. Buhârî, Enbiyâ, 50)
es-Samed ; her şeyin kendisine muhtaç olduğu, yöneldiği, her dilek ve isteğin mercîi; hiç eksiği, kusuru ve ihtiyacı olmayan ulu, şanlı, dosdoğru, âdil ve güvenilir
es-Sâmi’ ; sözlerini açığını da gizlisini de işiten
es-Sâni’ ; varlıkları, iyi, güzel, sağlam ve muhkem yapan, fâil, halik, musavvir (Müslim, Zikr, 9)
es-Selâm ; eksiklik, âcizlik, hastalık, ölüm ve benzeri şeylerden salim olan kullarına güven ve selamet veren
es-Semî’ ; her sözü, bütün konuşulanları en iyi işiten, duyan
Semî’u’d-Dü’â ; duaları duyar kabul eden
Serîu’l-hısâb ; çok süratli sorgulama yapan, hesap soran
Serî’u’l-`Ikâb, ; çok hızlı cezalandıran
es-Setîr ; kularının ayıp ve kusurlarını örten (Nesâî, Gusl, 7. Ebû Dâvûd, Hammam, 2. Ahmed, IV, 224)
es-Seyyid ; en şerefli, en yüce, kâinatın sahibi, Malikî ve yöneticisi (Ahmed, IV, 24. Beyhakî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, I, 54)
es-Sübbûh ; her türlü kötülük, eksiklik, acizlik, ve noksanlıklardan uzak olan (Müslim, Salat, 223; Ebu Davut, Salat, 17; Nesai, Tatbik, 11, Ahmed, V. 35, 99,115,148)
eş-Şâfi’ ; maddî ve ma’nevî hastalıklara şifa veren, sıkıntıları gideren (Buharî, Merda, 20. Tıb, 40; Müslim, Selam, 46, 47, 48; Ebû Dâvud, Tıb, 17)
eş-Şâhid ; bilen, muttali olan, tanık
eş-Şâkir ; verdiği nimetlere şükredi ve çalışan kimseyi ödüllendiren
eş-Şedîd ; çok kuvvetli, cezalandırması çok şiddetli
Şedîdü’l-`azâb ; azabı çok şiddetli
Şedîdü’l-`ıkâb ; cezalandırması çok şiddetli
Şedîdü’l-mihâl ; cezası. Azabı, kuvveti çok şiddetli olan
eş-Şefî’ ; müminler yâr ve yardımcısı, azap ve sıkıntılardan koruyucusu
eş-Şehîd ; her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdâr olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden
eş-Şekûr ; ibadet eden kullarının mükâfatlarını bolca veren, az çok her itaati ödüllendiren
Şey ; var olan, mevcut
et-Tâmm ; zat, isim, sıfat ve fiilleri, eksisiksiz, kusursuz ve mükemmel olan, acziyet ve za’fiyeti olmayan
et-Tayyib ; söz, iş ve hükümleri iyi, güzel ve faydalı olan eksiklik ve noksanlardan münezzeh olan (Tirmizî, Edeb, 41; Müslim, Zekat, 65)
et-Tevvâb ; tevbeleri çok kabul eden, sürekli tevbeleri kabul eden
el-Vâcid ; zengin, hiç bir şeye muhtaç olmayan, her şeyin sahibi, her şeye gücü yeten
el-Vâhid ; zatında, isim ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan
el-Vâkî` ; yaratıklarını tehlikelerden koruyan
el-Vâlî ; koruyup gözeten, yardım eden, işleri deruhte eden
el-Vâris ; bütün varlıkların sahibi, bâkî, ebedî ve dâim olan her şey kendisine dönen
el-Vâsi’ ; güçlü, kuvvetli, ilim ve merhameti her şeyi kuşatan, bütün yaratıklara rızık veren, nimet ve ihsanı bol olan
Vâsi’u’l-mağfire ; bağışlaması, mağfireti bol olan
el-Vedûd ; müminleri çok seven, kulları tarafından çok sevilen
el-Vehhâb ; karşılıksız çok nimet veren, ikram ve ihsanda devamlı olan lütfu,, ihsanı ve rahmeti bütün kulları kuşatan
el-Vekîl ; güvenilen, koruyucu, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin Malikî ve yöneticisi
el-Velî ; dost, seven, görüp gözeten, yardım eden
el-Vitr ; ilah, yaratıcı ve ma’bud olmada eşi ve benzeri bulunmayan, tek
ez-Zâhir ; varlığı her şeyden âşikâr olan, her şeye galip gelen her şeyden yüce olan
ez-Zâri’ ; yetiştiren, büyüten, inşa eden (Beyhâkî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, s. 57)
Zâri’ûn ; ekinleri, bitkileri yetiştiren, büyüten
Zû’l-izzeti ; izzet, güç, kuvvet ve şeref sahibi
Zî’t-tavl ; lütuf, bağış, ikram , ihsan, af ve bağış sahibi,
Zû fadl ; ikram sahibi
Zü’l-fadli’l-azîm : çok ikram sahibi
Zû-intikam ; intikam sahibi, âsileri, zalimleri cçezalandıran
Zü’l-`ıkâb ; suçluları, günahkârları, zalimleri cezalandıran
Zü’l-Arş ; Arşın sahibi
Zü’l-celâli ve’l-ikrâm ; azamet ve kibriya, ikram ve ihsan sahibi
Zü’l-kuvveti ; güç ve kuvvet sahibi
Zü’l-mağfireti ; af ve bağış sahibi
Zü’l-me’âric ; bütün derecelerin sahibi
Zû’l-mecd ve’l-ikrâm, ; şeref ve ikram sahibi,
Zü’r-rahmeti ; merhamet sahibi
Bu kelimelerin detaylı anlam ve açıklamaları için ilgili maddelere bakınız.
yaren
sağolasın ablam çook uzun ve çook faydalı bir konu tavsiyemdir okuyun
suara
Allah razı olsun yaren ve neva kardesler .RAbbim kainatta okuyabilmeyi nasib etsin hepimize insAllah
seyit
Allah bu hizmetini boş bırakmaz inşAllah
Kayıtsız Üye
Allah ın Isimlerini Faziletlerini öğrenmek Istiyorum
YaZaROW
Şems-i Tebriz Allah seden razı olsun. Ve ezelinurdan. Bunları bu gece yapacağım inşaAllah.
el muhric, el muhric anlamı
EL-ESMAU’L-HUSNA (Allah’ın İsimleri) Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.