Anasayfa
14 Haziran 2021, 12:24
itikad
Yönetici

Ahiret inancının delilleri nelerdir?

Ahiret inancının delilleri nelerdir?

Fetva Meclisi
Ahiret inancının delilleri nelerdir?
ahirete imanın delilleri
ahirete imanın faydaları nelerdir

Ahiret ve ahiretteki durumlar gayb yani duyular ötesi alana ait olduğu için gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalır. Ancak bu, ahiret inancının aklen temellendirilemeyeceği anlamına gelmez. Nitekim bazı ayetlerde ahiret inancına dair bilgiler verilirken aklî temellendirmelere dayanak teşkil edecek yaklaşımlar ortaya konulur. Söz gelimi, şu ayet, İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (sperm) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki, Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir. (Yâsin, 36/78-79) bunun bir örneğidir. Aklî olarak düşünüldüğünde, insanı meniden yaratan Yüce Yaratıcı, ikinci kez elbette yaratacaktır. Bu âlemin ve insanın sonradan var olduğu, âlemin kıyametten, insanın da ölümden sonra yaratılmasının Allah’a zor olmayacağı aklın kolayca kabul edeceği bir husus olarak görülmektedir. Zira bu âlemin bir sonunun olacağı, insanın da ölümlü olduğu aşikârdır. Allah’ın kudretine gelince, bu fiziki âlem onca büyüklüğü ve düzeni ile Yaratıcı’nın her şeye kudretinin yettiğini açıkça göstermektedir. Bütün bunların yanında, İslam âlimleri ahiretin gerçekliğine dair birçok delil sırlamışlardır. Bunlardan bazılarına değinilebilir: a) Bütün Peygamberler kıyametten, insanların hesaba çekileceğinden, dünya hayatından sonra ayrı bir hayat kurulacağından, iyilerin cennette, kötülerin cehennemde kalacağından bahsetmişlerdir. İnsanlığın güven ve ahlak abidesi olan Peygamberlerin yalan söylemesi mümkün olmadığına göre bütün bunlar haktır, gerçektir. b) İnsandaki adalet duygusu, âhirete inanmayı zorunlu kılar. Esasen insanlardaki adalet duygusunun temeli de Allah’ın adil olmasıdır. Diğer taraftan görüyoruz ki bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. O halde adaletin tam olarak gerçekleşeceği bir yerin yani ahiretin olması zorunludur. c) İnsandaki sorumluluk duygusu ahiretin varlığına inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir âyette şöyle buyurulur: Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız. (Sâd 38/27-28) d) İnsandaki sonsuzluk ve ebedîlik isteği ve duygusu, âhirete inanmayı gerekli kılar. Zira insana bu isteği ve duyguyu veren Yüce Yaratıcı’dan başkası değildir. Madem bu isteği ve duyguyu vermiştir elbette bu istek ve duygunun karşılanacağı âlemi yani ahireti yaratacaktır.

Okudunuz mu?  Rububiyet tevhidi & uluhiyet tevhidi


Cevap: Ahiret inancının delilleri nelerdir?

Şema
Ahirette imanın delilleri nelerdir?
Ahiret İle İlgili Deliller

Ahiret İle İlgili Deliller

Ayet ve hadislerle ahiret hayatının delilleri

Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde ahiretin varlığının mutlak olduğuna dair çeşitli deliller verilmiştir. Öldükten sonra dirilmeye inanmamak, inkâr etmek ne akla, ne de mantığa uyar.

1- İnsan Ruhu. Kur’an-ı Kerim, önce kişiyi kendisine bakmaya, bir damla sudan nasıl yaratılıp insan şekline getirildiğini düşünmeye çağırır. "İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; ‘Çürümüş kemikleri kim yaratacak’ diyerek, Bize misal vermeye kalkar?(Ey Muhammed) De ki: ‘Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, het türlü yaratmayı bilendir.’ " (36: 77-79). Bir diğer surede ise şu ayetleri görmekteyiz: "Biz kemik ve ufalanrnış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz?’ derler. De ki: ‘İster taş veya demir ya da kalbinizde büyüttüğünüz başka bir yaratık olun, yine de dirileceksiniz.’ ‘Bizi tekrar kim diriltir?’ derler. De ki: ‘Sizi ilk defa yaratan.’ Sana başlarım sallayarak ‘Ne zamandır bu.’ derler. ‘Yakında olması mümkündür.’ de. Sizi çağırdığı gün O’na hamd ederek davetine uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı sanırsınız." (17: 49-52)

Okudunuz mu?  Cennetin anahtarı: Kelime-i Tevhid

Meryem Suresi’nde ise şöyle buyurulmaktadır, "İnsan: ‘Ben öldüğümde mi diriltileceğim?’ der. Bir insan, kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mı?" (19: 66-67).

Sonra, bu husus aşağıdaki ayette güzelce özetlenir: "Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra da yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en fena zamanına ulaştı-rılır ki, bilirken bir şey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her güzel bitkiden çift çift yetiştirir." (22: 5).

"Puta tapanlar: ‘ Toprağa karışıp yok olduktan sonra yeniden mi yaratılacağız?’ derler. Evet; onlar, Rablerine kavuşmayı inkâr edenlerdir.(Ey Muhammed) De ki;’Size vekil kılman ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.’ "(32: 10-11).

Bu kısa ayet-i kerime hayatın bütün gerçeğini ve felsefesini içermektedir. (E.A. Mevdû-di, Siret-i Server-u Âlem, cilt II, sh. 323-387). Ölümün, saatin durması gibi basit bir kaza olmadığını açıklamaktadır. ALLAH herkese muayyen bir ömür takdir etmiştir. Vadesi ye-tince Ölüm Meleği onun çanını alır. Ölüm Meleği’nİn ve yanındakilerin iyi ruha muamelesi ayrı, kötü ruha ayrıdır. (4: 97, 6:93, 16: 28 ve 59: 83-94) (E. A. Mevdûdi, The Me-aning of the Qur’an, cilt II, sh. 10-12).

Okudunuz mu?  Tevratın sözlük anlamı nedir

Bu ayette, ölümün bir yok oluş olmadığı, ruhun cesetten ayrıldıktan sonra varlığını sürdüreceği de anlatılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’deki "Ölüm Meleği ruhunuzu kabzedecek" sözü de aynı hususu belirtmektedir. Olmayan bir şeyin ise kabzedilmesi mümkün değildir. İyilik sahibi bir ruh diğer soylu ruhlarla birlikte cennet nimetlerine kavuşurken, kötülük sahibi bir ruh ise cehennemde azaba duçar olacaktır (56: 88-95) (E.A. Mevdûdi, a.g.e.) Bu ayet aynı zamanda, ölüm esnasında kabzedilen şeyin insanın biyolojik canı olmadığını, konuşmalarımızda "Ben, sen, biz" diye söz ettiğimiz "Ruh" olduğunu göstermektedir. Bu dünyada ceset kalıbının içinde bulunan ruh, bütün Özellikleri ve vasıflarıyla olduğu gibi, Öldükten sonra, ALLAH’a döndürülür. Ahiret günü yeni bir vücut ve hayat verilecek, dünyada yaptıklarından hesaba çekilip, iyi ve kötü amellerinin karşılığını görecektir.

Kâfirler bunu zor ve imkânsız bir iş zannedebilirler; fakat göklerin ve yerin yaratıcısı Yüce ALLAH için hiçbir şey güç değildir. (37: 11, 16-20 ve 40: 57). Öldükten sonra dirilmenin imkânsız olduğunu düşünen ve buna inananlar kendi yaratılışlarına bakmalıdırlar. Nasıl meydana gelmişlerdir? Küçücük bir su damlasının kendiliğinden, konuşan, mükemmel bir yaratık haline gelebileceğine akılları yatar mı? Bunu, ancak her şeyi bilen ve her şeye kadir olan ALLAH yapabilir, insan çevresine ve kendisine bakmalıdır. (88: 17-26)

İnsan bayağı düşük bir maddeden yaratılmış ve en güzel şekle sokulmuştur (75:37 ve 86: 5-8). İnsanoğluna, ALLAH için hiçbir zorluk olmadığı, O’nun her şeye kadir olduğu apaçık beyan edilmektedir. Var olan şeyleri tekrar yaratmaya mı gücü yetmeyecektir? Sanırlar mı ki ALLAH yaratmaktan yorulmuştur? (50: 15). O, her şeyi bilir ve dilediği zaman dilediğini yapar. Bu O’na hiç de güç gelmez. Üstelik herkesin ameli kaydolunmuştur ve hiçbir şey unutulmuş değildir. (50: 3-4)

Okudunuz mu?  Hz Muhammed Neden Son Peygamber Olarak Gönderildi

2- Dış Dünya. Sonra insan çevresine bakmaya ve düşünmeye çağrılmaktadır. Kâinatın yaratılması kendi yaratılışından daha güç değildir. "Göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler." (40: 57) "Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı?" (79: 27)."(Ey Muhammed) ALLAH’a eş koşanlara sor: ‘Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı?’ Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmı-şızdır." (37: 11)

Gökleri, yeri ve aralarındakileri yaratmak Cenab-ı Hakka hiç de zor gelmez. O, sadece "Ol" der ve büyük-küçük her şey zamandan münezzeh olarak "Olur". Öldükten sonra tekrar dirilişin imkânsız olduğunu nasıl düşünebilirler artık? (6: 73). Sizi yarattığı gibi, Rabbiniz hiçbir zorluk olmaksızın başka bir şekilde, tekrar yaratmaya da kadirdir (14: 19-20). Bu, O’nun için çok kolaydır.

İnsana, mevsimlerin ardısıra gelişini, kışın ardından bitkilerin yeşermesini, yeryüzünün yeşillenmesini düşünmesi söylenmektedir. Ölü duran toprak, yağmurla nasıl da canlanmakta, çeşitli bitkiler vermektedir! Ölü toprağı canlandıran ALLAH, istediği şekilde muhakkak ölülere de tekraV can verecektir. Bu husus, insanın dirilmeye inanmasını sağlamak için bu açıdan detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Fussilet Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır: "Kupkuru gördüğün yeryüzünün, Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçmesi, kabarması, ALLAH’ın varlığının belge-lerindendir. Ona can veren ALLAH, şüphesiz ölüleri de diriltir. Doğrusu O, her şeye kadirdir." (41: 39) Aynı şekilde A’râf Suresi’nde şöyle buyyrulmakta, "Rahmet’inin önünde müjdeci olarak rüzgârları gönderen ALLAH’tır. Rüzgârlar yağmur yüklü bulutları taşıdığında onu ölü bir memlekete gönâerir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız." (7: 57). "Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her güzel bitkiden çift çift yetiştiririz. Bunlar, yalnız ALLAH’ın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini gücünün her şeye yettiğini gösterir." (22: 5-6).

Okudunuz mu?  Allahın varlığı hakkında şüpheye düşmek

İnsanın tekrar yaratılmasının sadece mümkün değil, -bir hakikat olduğu daha birçok ayette belirtilir. Delil olarak da insanın kendine bakması ve baharda tabiatın tekrar di- -rilişini gözlemesi yeterlidir.

Ahiretle İlgili Deliller. Kur’an-ı Kerim öte dünyanın mümkün olduğunu göstermekle kalmamış, bunun gerekli olduğuna dair reddedilmez deliller de getirmiştir. İnsanın ergenlik çağından ölümüne kadarki ömrü içinde yaptığı bütün işlerden,’ ölümünden sonra nesilleri etkilemiş iyi veya kötü amellerinden hesaba çekileceği bir hakikattir. Ahlâk, adalet anlayışı ve akıl, insanı başka bir hayatın var olması gerektiği sonucuna vardırır. İyilikler mükâfatını, kötülükler de cezasını görmeyecek olsaydı—Hâşa— Cenab-ı Hakkın âdil olmadığı, tüm insan hayatının anlamsız, maksatsız ve neticesiz olduğu düşüncesi ortaya çıkacaktı. Buradan da, insa-,nın bu dünyada yaptıklarından hesaba çekileceği, iyilerin mükâfat, kötülerin cezalarını görecekleri, âdil bir mahkemenin var olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu ancak Ahiret’te mümkündür.

Bu konu Kur’an-ı Kerim’de uzun uzadıya anlatılır. Kıyamet Suresi’nde insana, tekrar di-riltileceğini ve bu dünyada yaptıklarından hesaba çekileceğini düşünmesi söylenir (75: 36-40). Cenab-s. Hak hesap gününün geleceğine ve İnsanların diriltilip, sorgulanacaklarına yemin eder. (75: 1-13). Kâinat ve içindeki başıboş yaratılmamıştır, hepsinin bir gayesi vardır. "Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bunun boşuna olduğu inkarcıların zannıdır. Vay ateşe uğrayacak inkarcıların haline! Yoksa inanıp yararlı iş işleyenleri yeryüzünde, bozguncular gibi mi tutarız? Yoksa ALLAH’a karşı gelmekten sakınanları, yoldan çıkanlar gibi mi tutarız?" (38: 27-28).

Bu ayet-i kerime Ahiret gününün gayesini açıkça belirtmektedir: Bu dünya İnsanlar arasında doğruluk ve adalet olmaksızın, iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını görmesi düşünülmeden, sebepsiz, gayesiz, oyun ve eğlence olsun diye yaratılmamıştır. İnsan yaptıklarından sorumsuz kendi haline bırakılmamıştır, çünkü iyilik ve kötülük ALLAH katında bir değildir. Bu yüzden Cenab-ı Hak herkesin bir yere toplanıp, amellerinin karşılığını alacakları Hüküm Günü’nü takdir etmiştir.

Okudunuz mu?  Meleklerin sayısı kaçtır? Sayıları belli midir?

İnsana bu husus şöyle hatırlatılır, "Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyece-ğinizi mi sandınız?" (23: 115).

"Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık. Biz onları, ancak ve ancak gerektiği gibi yarattık, ama insanların çoğu bilmezler. Doğrusu hüküm günü hepsinin bir arada bulunacağı gündür." (44: 38.-40). Tegâbün Suresi’nde inkarcıların fikirleri şiddetle reddedilerek şöyle buyurulmaktadır; "İnkâr edenler, tekrar di-rilmeyeceklerini ileri sürerler. (Ey Muham-med) De ki: ‘Evet; Rabbime anüolsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu ALLAH’a kolaydır.’… Sizi toplanma gününde bir araya getirdiği gün, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür; Alah’a kim inanmış ve yararlı iş İşlemişse, ALLAH onun kötülüklerini örter, onu içinde temelli ve sonsuz kalacağı, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar; büyük kurtuluş işte budur. İnkâr edip, ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliklerdir. Orada temellidirler. Ne kötü bir dönüştür!" (64: 7-10).

Öldükten sonraki hayatın maksadı, bu ayette daha iyi anlaşılmaktadır. O gün, insanlar diriltilecek ve tek tek hayatlarını nasıl geçirdikleri sorulacaktır, İnsana, yeryüzünün kaynaklarından istediği şekilde istifade etme yetkisi ve gücü verilmiştir. Yaptıklarından sorulmadan bırakılmayacaktır, aksi halde yeryüzündeki hayatın hiçbir anlamı ve gayesi kalmaz. İyi ve kötü bir olur, karşılıklarını görmezler. Hiçbir akıl ve izan sahibi kişi, bu muazzam nizamın boşuna yaratıldığını ve her şeyin sonunun boş olduğunu düşünmez. Yukardaki ayet öldükten sonra dirilmenin sebebini ve gerekliliğini açıklamakta, inkârcı-__ ların fikirlerini reddetmektedir. Onların, düşüncesizce, "Öldükten sonra diriliş doğruysa, haydi o zaman atalarımızı geri getirin" diye istekte bulunmalarına da böylece cevap verilmektedir. İnsanın hesaba çekilmesinin ve Ahiret gününün oyun ve eğlence konusu olmadığını, bazı peygamberler ölüleri dirilterek gösterdikleri mucizelerle, vahyi inkâr eden akılsız kişilere ispat etmişlerdir.

Okudunuz mu?  Kuranı Kerim günümüzde neden nüzul sırasına göre sıralanmamıştır. Günümüzde sıralama neye göre yapılmıştır?

Aşağıdaki ayet ile de Ahiret’in ahlâkî açıdan gerekliliği anlatılmaktadır: "Yoksa, kötülük işleyen kimseler, ölümlerinde ve diriliklerinde, kendilerini, inanıp yararlı iş işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar! ALLAH gökleri ve yeri gerçekle yaratmıştır; her cana, kazandığının karşılığı verilir, onlara zulmedilmez." (45: 21-22) Ahlâk açısından da iyiler ile kötüler aynı karşılığı görmemeli, iyi ameller mükâfat-landırılmah, kötü ameller ise cezalandırılmalıdır.

Böyle olmayıp da, iyi ve kötünün sonu aynı olsaydı, aralarında fark olduğunu söylemek saçma olurdu. Cenab-ı Hakkın —Hâşa— âdil olmadığı, ahlâksızlığa, zulme ve kabalığa izin verdiği anlamı ortaya çıkardı. Gerçek şu ki, böyle bir fikir, kötülük ve günah sahiplerinin bir uydurmasıdır. Çünkü iyilikle kötülüğün bir tutulması ALLAH’ın İlâhî adaletine sığmaz. Bu ayette ayrıca, göklerin ve yerin boşuna yaratılmadığı, her şeyin muayyen bir sebebi olduğu ve Hesap Günü herkese âdil davranılacağı da vurgulanmaktadır

Tarih şahittir ki, hesap gününü inkâr eden ler, şehevî arzularının doğrultusunda lüks vı ahlâksızlık içinde yaşamak isteyenlerdir. öt< dünyayı inkâr etmekle, zevk-u sefa peşindi gitmekte daha rahat davranmaktadırlar, Ba zıları sapıklıkta o kadar ileri gitmişlerdi ki yapmadıkları rezalet kalmamıştı. Sonra yap tıklarını haklı göstermek için olmadık yol lara başvurmuşlardı. Böylece, maneviyatla rı mahvolmuş ve hayvanlardan daha aşağ dereceye düşmüşlerdi. İnkarcıların bu hal Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: "Kendile rini ALLAH’a vermiş olanları hiç suçlular git tutar mıyız? Ne oluyorsunuz? Ne biçim hitt mediyorsunuz? Yoksa okuduğunuz bir kit£ biniz mı var? Seçtikleriniz herhalde orad olacaktır. Yoksa aleyhimizde, kıyamet güni ne kadar süregidecek, ahidleriniz mi var k kendinize hükmettikleriniz sizin olacaktır (Ey Muhammed)Soronlara:’Bunu kim üz< rine alır?’ Yoksa onların ortakları mı vardıı Doğru sözlü iseler ortaklarım getirsinler (68: 35-41).

Okudunuz mu?  Ahirete iman hakkında kısaca bilgi

Dünya Hayatı İnsan İçin Birİmtihandır.Isan yeryüzüne denenmek için gönderilmı tir. Ferdî ve içtimaî bütün hareketlerinin t mü bir imtihandır. İmtihan süresi olan ör rünün ve yaptıklarının sonucu Hüküm günü belli olacaktır. Bu konuda insan bilgi yakılmamış, Yaratanı tarafından kurtuluş yolu insana gösterilmiştir. "Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi yaratan O’dur. O güçlüdür, bağışlayandır." (67:2).

Bu ayette, ALLAH’ın insanı peygamberlerin getirdikleri ile, onların düşmanları arasında doğru seçim yapmaları için yarattığı açık olarak belirtilmektedir. Bu kısa ayet hayatın birçok gerçeğine işaret etmektedir: Birincisi, hayat da, ölüm de ALLAH’tandır. O’ndan başka kimse ne can verebilir, ne de alabilir. İkincisi, ALLAH insanı yaratmış ve ona kötülüğü olduğu kadar iyilik yapabilme istidadı da vermiştir. Üçüncüsü, insanın ne hayatı, ne de ölümü sebepsizdir. ALLAH insanı yeryüzüne imtihan etmek için göndermiştir. Hayat, onun için imtihan süresi, ölüm ise bu sürenin bitmesidir. Cenab-ı Hak her kuluna, iyi ve kötü amelleriyle nasıl bir kişi olduğunu gösterebilme şansı vermiştir. Dördüncü olarak, kimin amellerinin iyi, kimin amellerinin kötü olduğuna karar verecek olan ALLAH’tır. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu tespit etmek insanın işi değildir. Bu yüzden, kurtuluşa ermek için ALLAH katındaki ölçüyü bilmek elzemdir. Beşincisi, herkes kendi yaptıklarının karşılığını görecektir. İyiler cennette sonsuz nimete kavuşurken, kötüler cehennemde sonsuz azaba duçar olacaklardır. Bir diğer surede aynı nokta işaret edilerek şöyle buyurulur: "Biz insanı katışık bir nut-feden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır. Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük" (76: 2-3).

Okudunuz mu?  Vahiy nedir, çeşitleri nelerdir?

Bu ayet, insanın yeryüzündeki hayatının önemini ve gerçek manasını açıklamaktadır. İnsan gayesiz yaratılmamıştır; yaratılışının akla ve adalete dayanan belirli bir sebebi vardır. Dünya hayatı, ne rahiplerin düşündüğü gibi msanın cezalandırılması için vardır, ne de tenasühe inananların dediği gibi mükâfat olarak. Ne materyalistlerin sandığı gibi oyun ve eğlence yeri, ne de Marx ve Darwİn’in iddia ettiği gibi mücadele yeridir; dünya ancak, insanın ömrünün sonuna kadar deneneceği bir imtihan yeridir. Amellerin neticesi, Hüküm Günü kendisine gösterilecektir. Bu imtihandan yüzünün akıyla çıkması, ancak AllahL in emirlerine harfiyyen riayet etmesi ile mümkündür.

Yine bu ayet, insanın hakikati bulması için akıl ve bilgi ile teçhiz edildiği gibi, aynı zamanda çeşitli yönlerden İnsana yardım edildiğini göstermektedir. Birincisi, her kişiye, aklın ve bilginin yanısıra iyiyi kötüden ayırt edecek ahlâk hissi verilmiştir. İnsan günah işlese bile bunun kötü olduğunu ve iyi amellerde bulunmasa bile bunların makbul olduğunu bilir. İkincisi, ALLAH her kuluna vicdan (Nefs-i Levvame) vermiştir, ki insan ne vakit kötü bir amel işlese, hemen pişman olur. İnsan vicdanını baskılamak, kendisinden uzaklaştırmak için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, onu tamamen yok edemez. Vicdan, ne vakit insan bir günaha niyetlense veya kötülük işlese onu uyarır veya azarlar. Kıyamet Suresi’nde bu husus hatırlatılmaktadır: "Özürlerini sayıp dökse de insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir." (75: 14-15).

Üçüncü olarak, insanın kendisinde, göklerde ve yerde gizli, kâinattaki bu muazzam nizamın kendiğilinden meydana gelemeyeceği gerçeğini, bunun ancak ALLAH’ın Kudret ve Haşmeti ile mümkün olduğunu gösteren ayetler vardır. Bu ayetler aynı zamanda Ahi-ret gününün ve öldükten sonra dirilmenin de hak olduğunu ispatlar. Eğer insan bu ayetlere gözünü açmaz veya basitçe görmemezlikten gelir ve ALLAH’a, Hüküm Günü’ne inanmaz ise, sonsuz azaba müstehak olmuştur artık. Çünkü, ALLAH insanı hayatın gerçeğini bulma ve Hakk’a ulaşma yolunda yalnız bırakmamıştır. Dördüncüsü tarih boyunca —insanın ancak seyirci kaldığı— kâinattaki nizamı düzenleyen ve kontrol eden bir üstün Güç bulunduğunu gösteren sayısız hadiseler olmuştur ve olmaktadır. Bu tecrübeler ve gözlemler yalnız dış alemde değil, insanın kendi içinde de ALLAH’ın varlığına deliller bulunduğu gerçeğine işaret etmektedirler. Azılı bir kâfirin bile bir gün olup O’na yalvarması ve O’ndan yardım dilemesi bu yüzdendir. Beşincisi, İnsanın fıtratı ve aklı da, iyiliğin mükâfat, kötülüğün ceza görmesi gerektiğini söyler. Her toplumda şöyle veya böyle, bir hukuk sisteminin var olmasının sebebi budur. Övülmeye değer davranışlar mükâfatlandırılır, zararlı olanlar ceza görür. Bu, dürüst olanın taltif edilmesinin elzem olduğunun apaçık bir delilidir ve hiç kimse bunu inkâr edemez. Bu dünyada, bütün fenalıkların ve suçların cezalarını tam olarak görmedikleri ve göremeyecekleri de bir gerçektir.

Okudunuz mu?  Dinin tanımı , Din ve Mahiyeti

Herkesin yeryüzündeki amellerinin karşılığını tam olarak alabilmesi ve hak yerini bulması için öbür dünyanın var olması gereklidir. Altıncı olarak,ALLAH insanlığa rehber olarak peygamberler ve neyin eğri, neyin doğru olduğunu açıklayan kitaplar göndermiştir. Bu iki yolun sonuçlarının neler olacağını da apaçık bildirmiştir. Artık Hak Yolun ebedî saadete, diğerinin de ebedî azaba varacağına bir şüphe yoktur. (Mevdûdî, Siret-i Ser-ver-i Âlem, c II, sh. 323-387).


ahiret inancının delilleri, ahirete imanın akli delilleri, ahiretin varlığı ve gerekliliği konusundaki akli deliller

Bu kategoride yer alan Melekler gaybı bilebilirler mi? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Ahiret inancının delilleri nelerdir? Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.