Anasayfa
10 Ekim 2023, 16:31
missa7
Abone

ALLAH Teala nın ezeli ilmi ne demek?

ALLAH Teala nın ezeli ilmi ne demek?

Kayıtsız Üye
Allah’ın ezeli ilmi ne anlama gelir kısaca bilgi verir misiniz


Cevap: ALLAH Teâlâ nın ezelî ilmi ne demek?

Yetim
Allahın ilmi nedir nasıl anlamamız gerekiyor?

Allah el-Âlimdir her şeyi önceden bilir. İlmi bizim ilmimize benzemez, o her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilir, geleceği de geçmişi de bilir.
Onun ilmi ezelidir, ne artar ne eksilir, zamanla değişmez. Allahın alim sıfatını, mustafa islamoğlnun esmaül hüsnadan okumanızı öneririm.


Cevap: ALLAH Teâlâ nın ezelî ilmi ne demek?

Kayıtsız Üye
Ezelî ve ebedî ilmi ile olmuş ve olacak herşeyi en iyi bilen O’dur.
Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadir:
Göklerde de yerde de Allah O’dur. Gizlinizi ve açığınızı bilir, ne kazandığınızı da bilir. (En’am: 3)
Dolayısıyla yaptıklarınızdan dolayı sizi sorguya çekecektir. İyiliklerinize karşı sizi mükâfatlandıracak, kötülüklerinize karşı da cezalandıracaktır.
Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah göğüslerin özünü bilendir. (Teğâbün: 4)
Onun içindir ki insan bâtıl düşüncelerden, münafıkça kuruntulardan, kötü işlerden son derece kaçınmalı; kâinatın bütün esrarını bilen allah-u Teâlâ’nın ilminin ve kudretinin azametini tefekkür ederek rızâ-i Bâri’sine uymayan şeylerden çekinmelidir. Nimetlerini yerinde sarfetmeli, hamdini ve şükrünü yerine getirmeli, huzuruna yüz akiyla gitmeli, küfür ve nifak, isyan ve tugyan ile yüz karasi içinde gidip de ilâhî azaba atilmamalidir.
Bana şükredin, nankörlük etmeyin. (Bakara: 152)
Sizin ebedî saâdet ve selâmetiniz bununla kâimdir.
Allah’tan korkun ve iyi bilin ki Allah her şeyi bilendir. (Bakara: 231)
O bakımdan siz O’nun nimetlerini unutur, hukukuna saygılı olmaz, hükümlerini gözetmezseniz, düşünemeyeceğiniz her türlü cezanın başınıza geleceğini bilmelisiniz.
Eğer siz şükreder, iman ederseniz, Allah size ne diye azap etsin? Allah şükrün karşılığını veren ve her şeyi bilendir. (Nisâ: 147)
Kişi şükür ve imanla cehennemden kurtulur. Aksi halde kendini azaba maruz birakir.
Biliniz ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir ve şüphesiz ki Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir. (Mâide: 98)
Bunun içindir ki ilâhî hükümlere çok dikkat etmeli, bunları hem yüksek bir haşyet, hem de yüksek bir bağışlama ümidi ile tatbik ve icrâ etmelidir.
Şüphesiz ki Allah göklerin ve yerin gaybini bilendir. Şüphesiz ki O gögüslerin özünü bilendir. (Fâtır: 38)
allah-u Teâlâ daha ruh verilmeden önce, cenin halinde iken kişinin bütün mukadderatını biliyordu. Çünkü O yazdırıyor, nasıl bilmesin?
Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
Kullarının işlediklerini ve işleyeceklerini bilir. (Bakara: 255)
O’nun sonsuz ve sınırsız ilminden gizli kalan hiçbir şey yoktur. Bir insanın yüz sene ömrü olsa, en son nefesinde söyleyeceği sözden, yapacağı işten haberi vardır. İnsanlar ise bundan habersizdirler.
O’nun dilediğinden başka, insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. (Bakara: 255)
İnsanların bilgisi sınırlıdır, ancak allah-u Teâlâ’nın dilediği kadar kavrayabilirler. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.
Dolayısıyla allah-u Teâlâ Resulullah -sallAllahu aleyhi ve sellem- Efendimize sadece kıyamete kadar olacak olan işleri değil, kıyametten sonra olacak işleri de bildirmiş, haber vermişti.

Okudunuz mu?  Bankadan alınan faiz hakkında dini soru

Cevap: ALLAH Teâlâ nın ezelî ilmi ne demek?

ebuammara
Allah Teâlâ’nın Ezelî İlmi, Olacak Her Şeyi Kuşatmıştır:

Bil ki: Allah Teâlâ’nın ezelî zatî ilmi, olmuş ve olacak her hadiseyi kuşatmıştır. O’nun ilmi dışında bir şeyin kalması veya O’nun ilmî dahilinde olmayan bir şeyin gerçekleşmesi muhaldir; çünkü bu ilim değil, cehalet olur ki Allah Teâlâ bu durumdan münezzehtir. Bu konu, ilmin kapsamı meselesi olmaktadır; kader meselesi değildir. Bu konuda hiçbir İslâmî fırkanın muhalefeti bilinmemektedir. Meşhur (müstefîz) hadislerin delâlet etmiş olduğu, selef-i sâlihin itikat ettiği ve ancak tahkik erbabının sırrını çözebildiği, yükümlü kılmakla bağdaşmayacağı ve bu durumda niye amelin isteneceği şeklinde itiraz edilen kader; hadiseleri, henüz vukuundan önce varlık safhasına çıkma zorunluluğuna sokan kaderdir. Hadiseler işte bu zorunlulukla varlık âlemine çıkar. Ondan kaçmak, kurtulmak mümkün değildir. Bu manada kader, beş kere (ya da yerde) vukubulmuştur:

Okudunuz mu?  Karı koca banyoda cima edebilirmi?

1. Âlem, mümkün olan en güzel hal üzere yaratılmıştır:

Birincisi; ezelde, âlemin mümkün olan en güzel şekil üzere var edilmesinin kararlaştırılmasıdır. Bu yapılırken, maslahata riayet edilmiş ve varlık safhasına çıkma anındaki nisbî hayır tercih edilmiştir. Allah Teâîâ’nın ilmi (ezelde), suretler (yani var olabilecek ihtimaller) içerisinden tek bir suretin belirlenmesi noktasına ulaşmıştır; artık o surete başkaları katılmaz. Hadiseler, silsile halinde ve biribiri üzerine kurulu şekilde, varlık safhasına çıkışları belirlenmiş olarak tertip edilir. Bizzat âleme vücud verilmesinin, kendisine hiçbir şey gizli kalmayan (Allah Teâlâ) tarafından irade edilmesi dahi, onun varlık safhasına çıkması suretinin, diğer muhtemel durumlara tercihi manasına gelmektedir.

Okudunuz mu?  Kurban kesilirken dayanamıyorum bakamıyorum bu konuda ne yapmam gerekli?

2. Tüm yaratıkların ölçüleri belirlenmiş ve yazılmıştır:

ikincisi, ölçülerin belirlenmesidir. Rivayet olunduğuna göre, -ki rivayetlerin manası birdir- yaratılacak olan her şeyin tamamı, gökler ve yeryüzü henüz yaratılmadan elli bin sene önce yazılmıştır. Şöyle ki: Allah Teâlâ, bütün mahlukâti, ezelî inayeti hasebiyle hayâlu’l-Arş’dâ yarattı ve orada her şeye bir suret verdi. Şeriatlarda ez-Zikr diye tabir edilen (âlem) işte burasıdır. Orada meselâ Muhammed’in (s.a.) sureti, onun insanlara falanca vakitte gönderilmesi, kavmini uyarması, Ebû Leheb’in onu inkâr etmesi ve dünyada kendisini hatalarının kuşatması, sonra âhirette ateşte yanması.., tahakkuk etmiştir. İşte bu suret, hadiselerin yeryüzünde, aynen orada belirlendiği şekil üzere meydana gelmesine bir sebep olmaktadır. Bu şuna benzemektedir: Meselâ, iki duvar arasına uzatılmış bir sırık üzerinde yürürken ayağımız kayar ve düşeriz. Fakat aynı sırık yerde olsaydı hiç yalpa yapmadan üzerinde yürüyebilirdik. Birinci durumda düşmemizin sebebi, düşme korkusunun (vehim) içimizde yer etmesidir. (Aynen bu örnekte olduğu gibi, âlem-i misalde önceden belirlenmiş suretler de, hadiselerin aynen oradaki mevcut halleriyle varlık safhasına çıkmaları sonucunu doğurmaktadır.)

Okudunuz mu?  Salat-ı Tefriciye okumak için her seferinde abdest alınmalımı ve istenilen vakit okunabilinirmi?

3. Allah Teâlâ, Hz. Adem’i insanlığın atası olmak üzere yaratmıştır:

Üçüncüsü şudur: Allah Teâlâ, Hz. Adem’i insanlığın atası olmak ve insan türünü kendisiyle başlatmak üzere yaratınca, âlem-i misalde zürriyetinin suretlerini de yarattı; onların mutluluk ve bedbahtlıklarını nûr ve zulmet ile temsil etti, onları, mükellef tutuldukları şekil üzere kıldı, onlarda kendi bilgisini ve kendisine teslimiyet duygusunu yarattı. Bu, insan fıtratı içerisine saklanmış bulunan misakın [344] esası olmaktadır; dolayısıyla -her ne kadar olayı unutsalar bile- verdikleri sözden sorumlu tutulmaktadırlar. Zira, yeryüzünde yaratılmış bulunan nefisler, o günde mevcut bulunan suretin bir gölgesidir. Bu itibarla o günde insan fıtratı içerisine gizlenmiş olan şey, yeryüzünde varlık safhasına çıkarken de gizli olarak mevcut bulunacak; dolayısıyla da sorumlu tutulacaktır.

Okudunuz mu?  İsraf ile ilgili güzel sözler

4. Cenine ruh üflenmesi:

Dördüncüsü, cenine ruh üflenmesi anındadır. Meselâ, çekirdek belirli bir vakitte toprağa atılsa ve bazı gerekli işlemler yapılsa, o çekirdeğin özelliği, ekildiği toprağın, su ve havanın çekirdek üzerindeki etkisi hakkında bilgi sahibi olan bir kimse, o çekirdeğin güzel bitip bitmeyeceğini bilir ve dedikleri çıkar. Ceninin durumunu tedvirle görevli melekler de, o günde aynı durumda olurlar ve onlar hakkında, çocuğun ömür ve rızkının nasıl olacağı; onun, melekî yönü hayvani yönüne galip gelen kimseler gibi mi amel edeceği, yoksa bunun tersi mi olacağı; mutluluk ve bahtsızlığının ne hal üzere olacağı.., gibi hususlar açıklık kazanır.

5. Hadiselerin, henüz meydana gelmeden önce Hazîre-i kuds’ten indirilmesi:

Beşincisi, hadisenin vukuundan az önce olmaktadır. Hadise önce, Hazîre-i kuds’ten yeryüzüne misali bir şey olarak iner ve bunun hükümleri yeryüzünde kendisini gösterir.

Şahsen ben, bunu defalarca müşahede etmişimdir. Meselâ, birinde bir grup insan aralarında tartışmışlar ve bu yüzden birbirlerine kin duyar hale gelmişlerdi. Bunun üzerine ben, Allah Teâlâ’ya teveccüh ettim ve misal âleminde nuranî bir nokta gördüm; Hazîre-i kuds’ten yeryüzüne inmişti. Yavaş yavaş yayılmaya başladı. O yayıldıkça, aralarındaki kin azalmaya yüz tuttu. Öyle ki, biz henüz meclisten dağılmadan, barıştılar ve aralarında düşmanlık kalmadı, herkes eski samimi haline döndü. Bu benim müşahede ettiğim, Allah Teâlâ’nın şaşılacak âyetlerinden biriydi.

Okudunuz mu?  Rahatsız eden insandan kurtulma duası.. beni rahatsız eden birinden kurtulmak için bir dua

Bir defasında da şöyle olmuştu; Çocuklarımdan biri hastaydı ve kalbim onunla meşgul bulunuyordu. Ben bu halde öğle namazını kılıyorken, ölümünün indiğini gördüm. Çocuk, o günün gecesinde öldü.

Allah Teâlâ, (Misâl Âleminde) Olayları Yaratır; Sonra Onlardan Dilediğini Geri Siler, Dilediğini de Bırakır:

Sünnet, açık bir şekilde şunu beyan etmiştir: Allah Teâlâ, hadiseleri, henüz yeryüzünde vukubulmadan önce (misal âleminde) bir tür yaratır, sonra bu yarattığı şey, bu (süfli) âleme iner ve ilk defasında (orada) yaratıldığı şekil üzere ortaya çıkar. Bu, Allah Teâlâ’nın bir sünnetidir. Sonra Allah Teâlâ, bu âlemde vücud bulması açısından dilerse sabit olanı siler; dilerse yok olanı var eder. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurur;

Allah, dilediğini silip, iptal eder, dilediğini de sabit bırakır; ana kitap (Ümmü’l-kitâb) O’nun yanındadır. [345]

Okudunuz mu?  Hacet Duasını bakarak okumak?

Meselâ, Allah Teâlâ belayı bir tür yaratır ve o, mübtela kılmak istediği kimsenin başına iner. Tam bu esnada dua yükselir ve o belayı geri çevirir. Ölümü yaratır, bu esnada iyilik yükselir ve onu geri çevirir. Burada asıl kavranması gereken nokta şurasıdır: Yaratılan ve inen şey, aynen hayatın bekasına nisbetle yemek, içmek gibi; ölüme nisbetle zehir içme ve kılıç darbesi gibi âdî (tabiî) sebeplerden biri olmaktadır.

Arazların surete büründüğü bir âlemin olduğunu, manaların oradan intikal ettiğini, bir şeyin henüz yeryüzünde yaratılmadan önce orada yaratıldığım gösteren pek çok hadis bulunmaktadır.

Meselâ, rahmin arşa asılı olması, yağmurun düşüşü gibi fitnelerin inmesi [346], Nil ve Fırat’ın Sidre-i Müntehâ’nın dibinden çıkar halde yaratılması ve sonra onların yeryüzüne indirilmesi [347], dunirin, malların (en’âm) indirilmesi, Kur’ân’ın dünya semasına toplu bir halde indirilmesi, cennet ve cehennemin, Rasûlullah’ın (s.a.) önü ile mescidin duvarı arasında, elini üzüm salkımına uzatabilecek, ateşin sıcaklığını hissedecek şekilde temessül etmesi [348], belâ ve duanın birbiriyle mücadele etmesi, Hz. Âdem’in zürriyetinin yaratılması, aklın yaratılması; yönelmesi ve dönmesi [349], Zehrâveyn diye anılan Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerinin sanki iki bölük kuş sürüsü gibi gelmesi, amellerin tartılması, cennetin hoşlanılmadık, cehennemin de hoşa giden şeylerle kuşatılması [350] ve buna benzer Sünnet hakkında azıcık bilgisi bulunan herkesin bilebileceği daha pek çok örnek gibi. [351]

Okudunuz mu?  Kaderle ilgili ayet

Kader, Sebeplerin Müsebbeblerini Doğurmasını Engellemez:

Bil ki: Kader, sebeplerin müsebbeblerini doğurmasını engellemez. Çünkü kaderin taalluku, toptan ve bir defada müselsel (zincirleme) olarak olayların birbiri üzerine tertibi yoluyladır. Rasûlullah’ın (s.a.) şu sözü bu manayı ifade etmektedir. Ona rukye [352], ilaçla tedavi ve sığınağa girme hakkında sorduklarında:

Bunlar da, Allah’ın kaderi cümlesindendir. buyurmuş- 12001 tur. [353] Hz. Ömer, Tebûk vadisinde bulunan Serğ köyüne vardığında Şam’da veba salgını olduğunu öğrendi. Bunun üzerine oraya girmek istemedi ve ısrar edenlere karşı verdiği cevapta şöyle dedi:

Sen develerinle bir vadiye insen ve vadinin bir yamacı bol otlaklı, diğeri de kurak olsa, şimdi sen, otlakı bol yamacında hayvanını otlattığın zaman Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mısın?! Hz. Ömer’in bu sözü [354] de bu manadadır.

Şimdi gelelim kulların ihtiyarı konusuna. Kullar, işleyecekleri fiilleri seçebilirler. Evet, ama kullar için gerçek bir seçim, hiçbir zaman için söz konusu değildir. Çünkü bu seçim, kişinin değil de Allah’ın istediği şeyin olması, fayda vermesi, hakkında bilgi sahibi olmadığı bir şey hakkında bir saik ve azmin bulunması gibi sebeplerle malûldür. Bu durumda hangi ve nasıl ihtiyardan bahsedilebilir?! Rasûlullah (s.a.) aşağıdaki hadisinde işte bu manaya işaret etmiş olmaktadır:

Okudunuz mu?  Karanlığın şerrinden kurtulmak

Şüphesiz kalpler, Allah’ın iki parmağı arasındadır; onları dilediği gibi evirip çevirir. [355]

[344] Elest bezminde verilen yeminin. (Ç)

[345] Ra’d: 13/39.

[346] Buhârî, Medine, 8; Müslim, Fiten, 9.

[347] Buhârî, Bed’i’1-halk, 6; Müslim, İmân, 264.

[348] Bkz. Buhârî, Ezan, 91, Küsûf, 9; Müslim, Küsûf, 17.

[349] İthaf, 1/455.

[350] Müslim, Cennet, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 22.

[351] Bu hadislerin bir kısmı daha önce metin olarak "Âlem-i misâl" bahsinde geçmişti, (Bkz. s. 52 vd). (Ç)

[352] Bir tür afsunlama. (Ç)

[353] Hadis şöyle: Rasûlullah’a (s.a.) soruldu:

"Tedavi olduğumuz ilaçlar, yaptığımız rukyeler (afsunlar), sığındığımız sığmaklar hakkında ne buyurursun? Acaba bunlar, takdir-i ilâhîden bir şeyi geri çevirir mi?" Rasûlullah (s.a.) onlara cevaben:

"Bunlar, Allah’ın kaderi cümlesindendir." buyurdu (Bkz. İbn Mâce, Tıbb, 1). Yani, Allah Teâlâ, sebepleri ve müsebbebleri takdir etmiş ve müsebbeplerin olmasını sebeplere bağlamıştır. Bu durumda, sebeplerin bulunması halinde müsebbeblerin meydana gelmesi de Allah’ın kaderi cümlesinden olmaktadır. (Ç)

Okudunuz mu?  Misvak ağacının meyvesi hakında bilgi ve yararları

[354] Hz. Ömer, Şam’a giderken Tebûk vadisinde bulunan Serğ (veya Serağ) köyüne geldiğinde Şam’da veba hastalığı olduğunu öğrenir ve bunun üzerine geri dönülmesini emreder. Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ona:

"Allah’ın kaderinden mi kaçmak?!" der. Hz, Ömer, ona verdiği karşılığın sonunda şöyle der:

"Evet! Allah’ın kaderinden, yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Sen develerinle bir vadiye insen ve vadinin bir yamacı bol otlaklı, diğeri de kurak olsa, şimdi sen, otlakı bol yamacında hayvanını otlattığın zaman Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mısın?!" (Bkz. Muvatta, Medine, 22; Buhâri, Tıbb, 30; Müslim, Selâm, 98.

[355] Müslim, Kader, 17; İbn Mâce, Dua, 1; Ahmed, 2/168, 3/112.

Hüccetullahi’l-Baliğa


ezeli ilim ne demek, Ezeli ilim, Allahın ilmi

Bu kategoride yer alan Kuran kursu öğreticisi mesai saatleri başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

ALLAH Teala nın ezeli ilmi ne demek? Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.