Anasayfa
8 Mayıs 2021, 23:48
sizden6
Abone

Maraz-ı vesveseye müptela olanlara derstir

Maraz-ı vesveseye müptela olanlara derstir

pismanımm
selamun aleykum ben çok çaresizim
artık namaz kılamıyorum
abdest ve gusl abdestinde yaşadıklarımdan dolayı
bn eskiden guslümüde abdestimide çok hızlı yapardım
şimdi abdest alacagım zaman ya bozuldugunu hissediyom ve yahut çok su kullanıyom ıslanmadı diye tekrar başa dönüyom:(
ezan okunmadan abdest almaya gidiyom farzına bile yetişemiyom ben napacam::(
namazların sünnetlerini dahi kılmaz oldum olurda abdest bozulur::( farzı kılamam diyeee:( rukuya giderken secde ederken hep abdestim bozuldu sanıyom yada bozuluyor gercekten:( ben hep böyle ikilmde kalıyommm:( çok denedim ama kurtulamadım çok hocaya sordum hep vesvese diyolar ama ben çıkmazdayım:(


Cevap: Yardım edinnn:(

Kayıtsız Üye
MARAZ-I VESVESEYE MÜPTELÂ OLANLARA DERSTİR
—————————————————————–

Ey maraz-ı vesvese ile müptelâ! Bilir misin vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Sen ona ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Demek büyük nazarla baksan büyür, küçük görsen küçülür. Korksan, ağırlaşır, hasta eder. Korkmasan, hafif olur, hafî kalır. Mahiyetini bilmesen devam eder, bilsen gider. Öyleyse, bu marazın devasından "Beş Vechini" beyan edeceğim. Belki, sana da şifa olur. Zira cehil onu dâvet eder. İlim onu tardeder.

Okudunuz mu?  Cinlerle Arkadaş Olmak

Birinci vecih: Şeytan, şüpheyi kalbe atar. Eğer kalb kabul etmezse, o şüpheden, şetme döner. Hayale karşı, şetme benzer bazı hâtıraları ve bazı münafi-i edeb çirkin halleri tasvir eder. Kalbe eyvah dedirtir, ye’se düşürttürür. Vesveseli adam zanneder ki, kalbi Rabbisine karşı sû-i edepte bulunuyor. Müthiş bir helecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister.

Ey biçare, telâş etme! Çünkü o, şetm değil, belki tahayyüldür. Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tahayyül-ü şetim dahi şetim değildir. Zira şetim, hükümdür. Tahayyül, hüküm değildir. Hem onunla beraber, o sözler, senin kalbin sözleri değil. Çünkü kalbin o sözlerden müteessir ve müteessiftir. Belki o sözler, kalbe yakın olan lümme-i şeytanîden gelen sözlerdir. Bunun zararı, yalnız tevehhüm-ü zararla mütezarrır olmaktır. Çünkü tahayyülü, hakikat tevehhüm eder. Şeytanın işini kalbine mâl eder. Zarar diye anlar, zarara düşer. Şeytanın dahi istediği odur.

Okudunuz mu?  Eşim geri dönsün diye bağlama duası okuyorum günah mı

İkinci vecih: Budur ki: Mânâlar, kalbden çıktıkları vakit, çıplak olarak çıkarlar ve çıplak olarak hayale girerler. Suretleri, hayalde giyerler. Hayal ise, her vakit bir sebep tahtında bir nevi suretleri dokur. Ehemmiyet verdiği şeylerin suretlerini yol üstünde bırakır. Hangi mânâ geçse, ona giydirir. Ya takar, ya bulaştırır, ya perde eder. Eğer mânâlar münezzeh ve temiz iseler, suretler mülevves ve rezil ise, giymek yoktur; fakat temas vardır. Vesveseli adam, teması telebbüsle iltibas eder: "Eyvah" der. "Kalbim ne kadar bozulmuş. Bu hisset-i nefis beni matrud eder."

Okudunuz mu?  Bismillah demeden kesilen et/Tavuk Döner

Bu yaranın merhemi ise, ey biçare! Bak, nasıl ki namazın edeb-i nezihanesinin vesilesi olan zâhirî taharete, batnın bâtınındaki necaset tesir etmez. Öyle de, maâni-i mukaddesenin suver-i mülevveseye mücavereti zarar etmez. Meselâ, sen, âyât-ı İlâhiyeyi tefekkür ediyorsun. Birden bir maraz veya bir iştah veya bevl gibi müheyyiç bir hal şiddetle senin hissine dokunur.

Elbette hayalin, deva-yı illet ve kaza-yı hacet levazımatını görecek ve onlara münasip süfli suretleri nescedecek. O süfli suretlerin ortalarından geçecek olan maâni-i mukaddeseye ne televvüsü var, ne zararı var, ne hatarı var ve ne de beis var. Yalnız hatâ, hasr-ı nazardır. Zann-ı zarardır.

Okudunuz mu?  Adet günlerinde camiye girilmesi günah mı?

Üçüncü vecih: Eşya mabeynlerinde bazı münâsebât-ı hafiyye bulunur. Hiç ümit etmediğin şeyler içinde münasebet ipleri bulunur. Ya bizzat bulunur, veya senin hayalin o ipleri yapmış, onları birbiriyle bağlamış olur. Bu sırrın münasebatındandır ki; bazan bir mukaddes şeyi görmek, bir mülevves şeyi hatıra getirir.

Fenn-i beyanda beyan olunduğu gibi: "Hariçte uzaklık sebebi olan zıddiyet, hayalde sebeb-i kurbiyettir." Yani: İki zıddın suretlerinin cem’ine vasıta, bir münasebet-i hayaliyedir. Bu münasebetle olan tahattura, tedai-i efkâr tâbir edilir. Meselâ, sen, namazda, münâcâtta, Kâbe karşısında, huzur-u Rab’de iken, şu tedai-i efkâr seni tutup en uzak mâlâyaniyat-ı rezileye sevk eder. Sen, intibaha geldiğin anda dön. "Aman ne kusur ettim" deyip tetkikle meşgul olup durma! Tâ zayıf münasebet, senin dikkatinle kuvvet peyda etmesin. Zira sen, teessür gösterdikçe ve ehemmiyet verdikçe o tahattur, bir melekeye döner; bir maraz-ı hayalî olur. Korkma, maraz-ı kalbî değildir. Şu nevi tahattur ise, galiben ihtiyarsızdır. Hassas asabilerde daha galiptir.

Okudunuz mu?  Kulağa erimiş kurşun dökülmesi

Şu yaranın merhemi ise, nasıl ki şeytan ile melek-i ilhamın kalb taraflarında mücaveretleri ve füccar ile ebrarın karabetleri ve bir meskende durmaları zarar vermez. Öyle de, tedai-i efkâr saikasıyla istemediğin sevimsiz pis hayalâtın nezih efkârlarının içine girmesi zarar vermez. Meğer kasten ola veya zarar zanniyle onunla meşgul olasın.

Dördüncü vecih: Amelin en iyi suretini taharriden neş’et eden bir vesvesedir ki, takva zanniyle teşeddüd ettikçe hal ona şiddetlenir. Hattâ öyle bir dereceye varır ki, o amelin daha evlâsını ararken harama girer. Bazan bir sünnetin araması, bir vacibi terk ettirir. Bu gibi, vesvese, ehl-i itizale lâyıktır. Çünkü onlar derler ki: "Eşyanın zatında hüsnü var. Sonradan, o hüsne binaen emredilmiş. Eğer kubhu varsa, sonradan o kubha binaen nehyedilmiş."

Okudunuz mu?  Takıntı hastasıyım.sürekli aklıma kötü şeyler geliyor.

Demek, eşyada hüsün ve kubh zatîdir. Emir ve nehy-i İlâhî ona tâbidir. Bu mezhebe göre insana, her işlediği amelde bir vesvese gelebilir. "Acaba amelim, nefsü’l-emirdeki güzel suretle yapılmış mıdır?" diyebilir.

Amma, mezheb-i hak olan ehl-i sünnet velcemaat derler ki: "Cenab-ı Hak, birşeye emreder, sonra hüsün olur; nehyeder, sonra kabih olur." Demek emir ile güzellik, nehiy ile çirkinlik tahakkuk eder. Demek hüsün ve kubuh, mükellefin ıttılaına bakar. Meselâ sen, namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini fesada verecek bir sebep nefsü’l-emirde varmış. Lâkin sen, ona hiç muttali olmadın. Senin namazın ve abdestin hem sahihdir, hem hasendir. Hakikatta senden kabul edilir. Çünkü mazursun.

Okudunuz mu?  Söylenen şirkmidir ?

Öyleyse, zahiren şeriata muvafık işlediğin ameline "acaba sahih olmuş mu?" deyip vesvese etme. Fakat, "Kabul olmuş mu?" de, gururlanma, ucbe girme. Madem ki, dinde harec yoktur; madem ki dört mezheb haktır; öyleyse, istiğfara müncer olan derk-i kusur, gurura incirar eden rü’yet-i hüsn-ü amele müreccahtır. Yani, böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düşmektense; kusurunu görse, istiğfar etse daha evlâdır. Sen vesveseyi at. Şeytana de ki, "Şu hal, harecdir. Yüsr-ü dine münafidir. Hakikat-ı hale muttali olmak güçtür. En ekal bu amelim, bir mezheb-i hakka muvafıktır. Ben, lâyık-ı vechile eda-yı ibadette aczimi itiraf ederek istiğfar ile, tazarru ile, merhamet-i İlâhiye dehalet ediyorum. Aczim, kusurumun af olunmasını, ve kasır amelimin kabul olunması için bir vesilem olur" de.

Okudunuz mu?  Müslümanın ölüm acısı (mümin sekerat acısını hissetmez olsada hafif olur deniyor)

Beşinci vecih: Şüphe suretinde gelen vesvesedir. Biçare vesveseli, bazı tahayyülî halâtı, taakkulî halat ile iltibas eder. Hayale gelen şüpheyi, akla gelen bir şüphe tevehhüm edip, itikadına halel gelmiş zanneder. Bazan, tevehhüm ettiği şüpheyi, şek zanneder. Bazan, tasavvur ettiği şüpheyi, bir tasdik-i aklî zanneder. Bazan, bir emr-i küfrîde, tefekkürü, hilâf-ı iman zanneder. "Eyvah! Kalbim bozulmuş" der.

Halbuki; tahayyül, tevehhüm, tasavvur, tefekkür; tasdik-i aklîden, iz’an-ı kalbîden ayrıdırlar, başkadırlar. Tahayyül, tevehhüm, tasavvur, tefekkür, şüphe ve tereddüt değildirler. Lâkin tekerrür edip istikrar peyda etseler, bazan bir nevi şüphe-i hakiki onlarda tevellüd eder.

Okudunuz mu?  Namazda sure okurken galgale harfleri ?

Şu nevi vesvesenin en mühimmi budur ki: Vesveseli adam, imkân-ı zâtî ile imkân-ı zihnîyi iltibas eder. Yani, bir şey zatında mümkünse, onu zihnen, ilmen mümkün ve meşkûk olduğunu tevehhüm eder. Halbuki, imkân-ı zâti yakîn-i ilmîye ve zaruret-i zihnîye münafi değildir. Meselâ, bu dakikada zatında Karadeniz’in yere batması mümkündür, muhtemeldir. Halbuki, yakînen, yerinde olduğunu hükmediyoruz. O ihtimal ve o imkân-ı zâtî bize bir şek vermez.

——————————————————————————–

Mesnevî-i Nuriye – Nur’un İlk Kapısı – s.1408

Meselâ, güneş mümkündür ki, bugün gurub etmesin, veya yarın tulû etmesin. Halbuki bu imkân ve bu ihtimal, ilm-i yakinimize zarar vermez. Demek, bazı hakaik-i imaniyede, yani hayat-ı dünyeviyenin gurubu ve hayat-ı uhreviyenin tulûu gibi imkân-ı zâtî cihetinde gelen evham, yakîn-i imanîye zarar vermez. Bütün bunlarla beraber asıl vesvese, teyakkuza sebeptir. Taharriye dâidir, ciddiyete vesiledir. Lâkaytlığı atar, tehavünü defeder. O şart ile ki; ifrata varmasın, galebe çalmasın.

Okudunuz mu?  Çocuk yaşta ölenlerin direk cennete gitmesi, sınava tabi tutulanların cehenneme gitmesi haksızlık değil mi?

subhaneke la ilme lena illa ma allemtena inneke entel alimul hakim selam ve dua ile…


Yorum: Maraz-ı vesveseye müptela olanlara derstir

Kayıtsız Üye
Sadelestirmis bu Risale iNur , lütfen , aslını okuyun , sadelestirmeyin yaa

Bu kategoride yer alan İç çamaşırında görülen her leke için Güsül gerekir mi başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Maraz-ı vesveseye müptela olanlara derstir Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.