Kayıtsız Üye
peygamberimiz nasıl sarık sarardı
Hoca
PEYGAMBERİMİZİN (A.S.)’IN SARIĞI HAKKINDA
Sonraları Hz. Ali’ye giydirdigi "es-Sehâb= Bulut" adında bir sarığı vardı. Sarığın altından takke (kalensuve) giyerdi. Takkeyi sarıksız, sarığı da takkesiz giydiği olurdu. Sarık giydiği zaman ucunu iki omuzu arasından sarkıtırdı. Nitekim Müslim "Sahih"inde Amr b. Hurays’ten şunu nakleder: "Allah Resûlünü minberde, başında siyah bir sarık varken gördüm. Sarığın iki ucunu iki omuzu arasına sarkıtmıştı." Yine Müslim’in Câbir b. Abdillah’tan bir rivayeti de söyledir: "Allah Resulü Mekke’ye, başında siyah bir sarık varken girdi."
Câbir hadisinde sarığın sarkan ucunun (zü’abe) zikredilmemesi, Allah ve Resulü’nün onu her zaman omuzları arasında sarkıtmadığını gösterir
"Mekke’ye girdiğinde üzerinde harp levazımatı (ühbetü’1- kitâl) ve başında migferi vardı." rivayetleri de vardır ki, bu da her yerde, oraya münasip şeyler giydiğini gösterir.
Üstadımız Ebu’l-Abbas b. Teymiyye (k.r.) sarığın sarkan ucu için çok ilginç bir şey anlatırdı:
"Allah Resulü bunu, Medine’de rüyasında Rabbü’1-Izzet’i gördüğü gecenin sabahında uygulamıştı. Rüyası şöyle idi:
"Allahü Tealâ bana, "Yâ Muhammed, Mele-i A’lâ hangi konuda münakaşa ediyor biliyor musun?" diye sordu. "Bilmiyorum" dedim. Bunun üzerine elini iki omuzum arasına koydu, ben de yerle gök arasında olup bitenleri bildim."
Hadis Tirmizî’dedir. Buhari’ye sorulduğunda sahih olduğunu söylemiştir.
Iste Allah Resulünün, sarığının ucunu omuzları arasından sarkitması bu yüzdendir ve bu, cahillerin dillerinin kabule yanasmadığı ilimler cümlesindendir. Ancak, sarığın ucunu sarkıtma konusunda bu faydanın ondan başkası için geçerli olduğunu sanmıyoruz.
Ebû Ishak el-Isfehânî, Câbir b. Eyyûb’den sahih bir isnadla şunları zikreder:
"es-Salt b. Râsit, üzerinde yünden mamul bir cübbe, bir izar ve bir de sarık olduğu halde Muhammed b. Şirîn’in yanına girdi. Muhammed tiksintili bir ürperişle, "Zannediyorum bir takım insanlar Meryem oğlu Isa giydi diye yün giyiyorlar. Benim bizzat gördüğüm kimseler bana, Allah Resûlü’nün keten, pamuk ve yün giydiğini anlattılar. Bizim peygamberimizin sünneti uyulmaya daha lâyıktır" dedi.
Ibnü Şirîn’in bundan kastı şu idi: Bazı gruplar yün giymenin daima başka şeyler giymekten efdal olduğu görüşünü taşıyorlar ve onu diğerlerine tercih edip, başka şey giymeyi kendilerine yasaklıyorlardı. Keza, elbise çesidi olarak tek bir tipi yeğliyor, bir takım görünümleri, vaziyetleri ve şekilleri seçerek, onlardan çıkmayı münker sayıyorlardı. Halbuki münker, onlara bağlı kalmak, onları korumak ve onlardan ayrılmayı kabul etmemekti.
Doğrusu, yolların en efdali, Allah Resulü’nün sünnet kıldığı, emrettiği, teşvik ettiği ve devamlı üzerinde bulunduğu yoldur. O da: Bazen yünden, bazen pamuktan, bazan da ketenden olmak üzere mümkün olanı giymesi şeklindeki uygulamasıdır.
Yemen hırkaları (Bürd-i Yemânî) giydi. Yeşil hırka giydi.Cübbe, kaftan (kaba kapama), gömlek, don (sirval), izâr, ridâ, mest ve ayakkabı giydi. Sarığının ucunu bazan arkadan sarkıttı, bazan sarkıtmadı.
Sarığını çenesi altından doladı.
Yeni bir elbiseye kavuşunca, onu kendi adıyla söyler ve: "Ya Rab! Bu gömlegi, ya da ridâyi veya sarığı bana Sen giydirdin. Senden bunun ve kendisi için yapıldığı şeyin hayrını istiyorum. Bunun ve kendisi için yapıldığı şeyin şerrinden de Sana sığınıyorum." derdi.
mum
sarık nasıl bağlanır Peygamberimizin sarığına bakın öğrenin
sarık nasıl bağlanır, peygamberimiz sarığı nasıl sarar, peygamberimiz nasıl sarık sarardı
Peygamberimiz nasıl sarık sarardı? Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.