Anasayfa
8 Mayıs 2021, 4:47
Hadisler
Yönetici

Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler

Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler

Şema
Ebu Hureyre’nin (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "şüphesiz Aziz ve Celil Allah şöyle buyurur: Ben kulumun beni zannettiği gibiyim. Kulum beni anarken ben muhakkak onunla beraber bulunurum. Eğer o beni gönlünde gizlice zikrederse, ben de onu gönlümde zikrederim. Eğer o beni bir cemaat içinde zikrederse, ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. Kulum bana bir karşı yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım."

Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4832

Ebu Hureyre’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Allah’ın kendine has doksan dokuz ismi vardır. Her kim bunları ezberlerse Cennete girer. şüphesiz Allah tektir, teki sever" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4835

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz dua ettiği zaman azimli ve kararlı olsun. Ve sakın: Allahım, dilersen bana ver! demesin. Çünkü Allah’ı zorlayacak (hiç bir kuvvet) yoktur" demiştir.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4837

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz dua ettiği zaman sakın: Allahım, dilersen beni affet demesin. Kesin, kararlı ve azimli istesin, rağbeti büyültsün. Çünkü Allah’a, vereceği hiçbir şey büyük gelmez."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4838

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü’nün (a.s.) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sizden biriniz başına gelen herhangi bir zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin. Mutlaka isteyecekse: Allahım, yaşamak benim için hayırlı ise beni yaşat. Benim için ölmek hayırlı ise beni öldür! desin."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4840

Habbab (r.a.) rivayetinde Kays b. Ebu Hazım şöyle dedi:
Habbab’ın (r.a.) yanına hasta ziyareti için girmiştik. Karnna yedi dağlama yapılmıştı. Habbab hastalığının iddetli ızdırabınıfade ederek: Eğer Allah Resulü bizim ölümü istememizi yasaklamış olmasaydı muhakkak ölümü isterdim, dedi.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4842

Ebu Hureyre’nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden hiç biriniz ölümü temenni etmesin ve ölüm kendisine gelmeden evvel ölümü dilemesin. Çünkü biriniz öldüğü zaman ameli kesilir. Ve muhakkak ki ömür, Müminin ancak hayrını artırır."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4843

Ubade b. Samit’ten rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah’a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah’a kavuşmayı istemezse, Allah da ona kavuşmayı istemez."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4844

Hz. Aişe (r.ah.)
Allah Resulü’nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Her kim Allah’a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmay hoş görmez," buyurdu. Ben: Ey Allah’ın Peygamberi, bu, ölümden hoşlanmamak mıdırı Öyle ise bizler hepimiz ölümden hoşlanmayız dedim. Bunun üzerine Allah Resulü: "Öyle değil, lâkin Mümin Allah’ın rahmeti ile, rızası ile ve Cenneti ile müjdelendiği zaman, Allah’a kavuşmayı sever, Allah da o mümin kula kavuşmayı sever. Kâfir olan ise Allah’ın azabı ile, hoşnutsuzluğu ile müjdelendiği zaman Allah’a kavuşmaktan hoşlanmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4845

Okudunuz mu?  Beyaz Kılları Yolma Yasağı

Ebu Musa (r.a.)
Hz. Peygamber’in (a.s.): "Her kim Allah’a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz" buyurduğunu bildirmiştir.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4848

Enes’in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) müslümanlardan zayıflıktan kuş yavrusu kadar kalmış hasta bir kimseyi ziyaret etti. Allah Resulü ona: "Sen Allah’a herhangi bir şeyle dua ediyor, yahut sadece Allah’tan bir şey istiyor muydun" dedi. Evet, ben: Allahım! Bana Ahirette bir ceza verecek isen o cezayı bana dünyada ver diye dua ediyordum dedi. Bunun üzerine Allah Resulü: "SübhanAllah! Ona takat getiremezsin (yahut senin buna gücün yetmez) sen: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, Ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru!diye dua etsen ya" buyurdu. Müteâkiben o hasta için Allah’a dua etti, Allah da şifasını verdi.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4853

Ebu Hureyre’nin (r.a.) rivayetinde Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
"Allah Teala’nın yeryüzünde seyahat eden bir takım fazla melekleri vardır. Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. içinde Allah’ın zikredildiği bir meclis bulduklarında onlarla beraber otururlar ve birbirlerini kanatlari ile kuşatırlar. Ta ki onlarla sema araındaki mesafeyi doldururlar. Cemaat dağıldığında, yükselip semaya çıktıkları zaman Aziz ve Celil olan Allah onları pek iyi bildiği halde meleklere: "Sizler nereden geldiniz?" diye sorar. Melekler: Biz yeryüzünde senin bir takım kullarının yanından geldik ki onlar seni tesbih ediyorlar, seni tekbir ediyorlar, tehlilde bulunuyorlar, sana hamd ediyorlar ve senden istiyorlar derler. Allah: Benden ne istiyorlar? buyurur. Melekler: Senden Cennetini istiyorlar derler. Allah: Onlar benim Cennetimi görmüşler mi? buyurur. Melekler: Hayır, Rabbimiz! Eğer onlar Cennetimi görmüş olsalardı nasıl olurdu? buyurur. Melekler: Senden eman dilerler, derler. Benden niçin eman diliyorlar? diye sorar. Senin Cehenneminden Ya Rabbi! diye cevap verirler. Onlar benim Cehennemimi görmüşler mi? der. Hayır, cevabını verirler. Acaba Cehennemimi görmüş olsalar ne yaparlar? der. Senin mağfiretini talep etmektedir derler. Bunun üzerine Allah: Ben onlara mağfiret eyledim. Onlara bütün istediklerini ihsan ettim ve eman istedikleri şeyden de kendilerine eman verdim buyurur. Melekler: Ya Rabbi! O zikredenlerin içinde günaho çok olan filan kimse de vardo. Sadece oradan geçiyordu da onlarla beraber oturuvermiştir derler. Allah: Ben onu da mağfiret ettim. O cemaat öyle kemal sahibi kimselerdir ki onlarla beraber oturan kimseler şaki olamaz! buyurur."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4854

Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim günde yüz kere Bir ve ortaksız olarak Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd onundur, o herşeye kadirdir! derse bu dua o kimse için on köle azat etme sevabına denk olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır, yüz günah da silinir. O gün akşamlayana kadar şeytandan korunmu? olur. Ve hiç bir kimse onun yaptığından daha faziletli bir iş yapamaz. Meğer ki ondan daha çok okuyan bir kimse olsun. Ve her kim günde yüz kere: SubhanAllah ve bi-hamdihi (Allah’ı, ona hamd ederek tesbih ederim) derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa dökülür."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4857

Okudunuz mu?  Güzel Ahlak hakkında Hadisi Şerifler

Ebu Eyyûb Ensari (r.a.)
Allah Resulü’nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Her kim on kere "Tek ve ortaksız olan Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd onundur. O, her şeye kadirdir!" derse ismail Peygamber’in neslinden dört kişi azat etmiş gibi olur.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4859

Ebu Hureyre (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu, demiştir: "Dile hafif, mizanda aşır, Allah’a sevgili olan iki kelime (iki cümlecik) vardır. Bunlar: SubhanAllahi ve bi-hamdihi, subhanAllahi’l-azim (Allah’ı, ona hamd ederek tesbih ederim, büyük Allah’ı tesbih, ederim)’dir."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4860

Ebu Musa (r.a.) şöyle dedi:
Biz bir seferde Peygamber’in maiyetinde bulunduk. insanlar tekbir getirirken seslerini yükseltmeğe başladılar. Bunun üzerine Peygamber (a.s.): "Ey insanlar, kendinize acıyınız! Çünkü siz ne sağıra dua ediyorsunuz, ne de gaibe. Muhakkak ki siz, en iyi işiten ve size çok yakın olana dua ediyorsunuz. Ve O her zaman sizinle beraberdir" buyurdu. Ebu Musa dedi ki: Bu sırada ben Peygamber’in arkasında idim ve: Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur! sözlerini söylüyordum. Allah Resulü: "Ey Abdullah b. Kays! Ben sana Cennet hazinelerinden bir hazineyi göstereyim mi?" buyurdu. Ben de: Evet, Ya Resulüllah! dedim. Resulüllah: "La havle ve la kuvvete illa bi’llah de" buyurdu.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4873

Ebu Bekr (r.a.)
Bir defa Allah Resulü’ne: Bana bir dua öğret de namazımda okuyayım demiş. Allah Resulü (a.s.) da: "şüphesiz ben kendime büyük (Kuteybe: çok) zulmettim. Günahları mağfiret edecek de ancak sensin. Öyle ise makamından bana mağfiret ve bana merhamet eyle. şüphesiz ki gafur ve Rahim sensin! de" cevabını vermiştir.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4876

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.): "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de sana sığınırım!" buyururdu, demiştir.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4878

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.), kötü hükümden, bedbahtlık erişmesinden, düşmanların gülmesinden ve belanın çetinliğinden Allah’a sığınırdı.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4880

Bera b. Azib’in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yatağına vardığın zaman evvela namaz abdesti gibi bir abdest al. Sonra sağ tarafına yat. Sonra da: Allahım! Kendimi sana teslim ettim. ışimi sana ısmarladım. Arkamı sana dayadım. Çünkü ümidim de sendedir, korkum da sendendir. Senden sığınacak ve Senden kurtulacak yer varsa yine sensin. ındirdiğin Kitabına ve gönderdiğin Peygamber’ine iman ettim, de. Bunlar son sözün olsun. şayet o gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun." Bera: Bu sözleri iyice ezberlemek için onları Peygamber’in huzurunda tekrar ettim de: "Gönderdiğin Resulüne iman ettim" dedim. Allah Resulü (duadaki resul ve nebi kelimelerinin değiştirilerek söylenmesine razı olmayıp): "Gönderdiğin Peygamberine iman de" buyurdu.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4884

Okudunuz mu?  Hulle yapmak ne demektir?

Ebu Hureyre’den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz yatağına girdiıi zaman izarının kenarıyla yatağını tutup silksin ve besmele çeksin. Çünkü kendisinden sonra (yani dünden beri) yatağında ne kaldığını bilemez. Yatmak istediği zaman, sağ yanı üzerine yatsın da şöyle dua etsin: Allahım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih eylerim. Ya Rabbim! Ancak seninle yan tarafımı yatağıma koydum. Ve onu ancak seninle kaldırırım. Eğer canımı alacaksan sen ona mağfiret eyle. Ve eğer bırakacak isen, sen onu, salih kullarını muhafaza ettiğin himayenle muhafaza eyle!"
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4889

ıbn Abbas’tan (r.a.) nakledildiğine göre:
Resulüllah (a.s.) şöyle der idi: "Allahım! Kendimi yalnız sana verdim, yalnız sana iman ettim. Yalnız sana güvendim. Yalnız sana yöneldim. Ancak senin uğrunda düşmanla mücadele ettim. Allahım! Beni dalalete düşürmenden senin izzetine sığınırım. Senden başka hiçbir mabud yoktur. Sen hiç ölmeyecek olan ebedi dirisin. Halbuki cinler ve insanlar öleceklerdir."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4894

Ebu Musa’nın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle dua ederdi: "Allahım! Günahımı, bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret eyle. Allahım! Ciddi hâlimi, şakamı, hatamı ve bilerek işlediğimi affeyle. Bunların hepsi bende vardır. Allahım! evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı mağfiret eyle. Öne geçiren ancak sensin. Geriye bırakan da sensin ve sen her şeye kadirsin."
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4896

Ebu Hureyre’den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Biriniz acele ederek: Ben dua ettim fakat kabul olunmadı demedikçe duası kabul edilir" buyurdu.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4916

Imran b. Husayn (r.a.)
Allah Resulü’nün (a.s.): "Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır" buyurduğunu rivayet etmiştir.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4921

Usame b. Zeyd (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü: "Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir fitne ve imtihan sebebi bırakmadım" buyurdu.
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4923


Cevap: Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler

Hoca
Zikir hakkında hadisler

Rasulullah -sallAllahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
"Size amellerinizin en hayırlısını,Melikiniz indinde en temizini ve derecelerinizi en çok yükseltenini ve sizin için altın ve gümüş bağışlamaktan, düşmanınızla karşılaştığınızda onların boynunu vurmanızdan ve onların boynunuzu vurmalarından daha hayırlısını haber vereyim mi?” dediler ki;
"Evet ey Allah’ın Rasulü!”
"Allah’ı zikretmektir” buyurdu.
Muaz b. Cebel -RadıyAllahu anh- dedi ki:
"Kulu Allah’ı zikretmek dışında, Allah’ın azabından daha iyi kurtaracak bir şey yoktur.”

Sahihu Süneni’t-Tirmizi (2688)


Cevap: Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler

Hoca
Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı

"Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: ‘Ben kulumun Beni sandığı gibiyim ve Bana dua ettiği, Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Kim Beni kendi nefsinde zikrederse (içinden geçirirse), Ben de onu kendi nefsimde zikrederim (içimden geçiririm). Kim Beni kalabalıkta, bir cemaat içinde zikrederse, Ben de onu, ondan daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. O, Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın (adım) yaklaşırım. O Bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim. Kim Bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, Ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” (Buhârî, Tevhid 15, 35, 50; Müslim, Zikir 2, hadis no: 2675, 4/2061, Tevbe 1; Tirmizî, Deavât 142, hadis no: 3598)

"Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler.” (Buhârî, Deavât 67)

"İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir.” (Buhârî, Deavât 66; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn 211, hadis no: 779)

"Allah’ı unutarak lüzumsuz konuşmalara dalmayın. Çünkü Allah hatırlanıp zikredilmeden yapılan uzunca konuşmalar, kalbi katılaştırır. Allah’tan en uzak olan kimse, kalbi katı olandır." (Tirmizî, Zühd, 62)

"Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere otururlarsa, melekler onları kuşatır, rahmet onları kaplar, üzerlerine sekîne (huzur, feyiz) iner ve Allah onları yanındakilere (meleklere) zikreder.” (Müslim, Zikir 25, 30, hadis no: 2689, 2700, 4/2069; Tirmizî, Deavât 7, hadis no: 3375)

"Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnâda Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” (Ebû Dâvud, Edeb 31, 107, hadis no: 4856, 5059; Tirmizî, Deavât 8, hadis no:3377). Hadis, Tirmizî’de şu şekilde gelmiştir: "Bir cemaat bir yerde oturur ve fakat orada Allah’ı zikretmez ve peygamberlere salât okumazlarsa, üzerlerine bir ceza vardır. (Allah) Dilerse onlara azab eder; dilerse mağfiret eder.” (Tirmizî, Deavât 8, hadis no: 3377)

Allah Rasûlü’nün (s.a.s.) ashâbından bir grup Peygamber’e şöyle demişlerdi: "Yâ RasûlAllah! Mal mülk sahibi kimseler, ecirlerin tamamını alıp götürdüler. Onlar bizim gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar. (Ayrıca) mallarının fazlasını da tasadduk ediyorlar." Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Allah sizin için de tasadduk edeceğiniz şeyler hazırlamamış mı? Şüphesiz her bir tesbih bir sadaka, her bir tekbir bir sadaka, her bir tahmîd bir sadaka, her bir tehlîl bir sadaka, iyiliği emretmek, birinizin eşi ile cinsî münâsebette bulunması bir sadakadır." Bu söz üzerine ashâb: "Yâ RasûlAllah, birimiz şehvetinden dolayı hanımı ile münâsebette bulunur; bundan da sevap olur mu?" deyince Efendimiz şöyle buyurdu: "Şayet o kimse şehvetini haram bir yolla tatmin etseydi bir günah işlemiş olmaz mıydı? Aynı şekilde helâl bir yolla da şehvetini tatmin ederse ona bir sevap vardır." (Müslim, Zekât 53, hadis no: 1006)

"Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; ancak Allah Teâlâ’yı zikir ve zikrullah’a yardımcı olanlarla âlimler ve ilim öğrenenler hâriç.” (Tirmizî, Zühd 14, hadis no: 2323; İbn Mâce, Zühd 3, hadis no: 4112) Bu hadis, farklı şekillerde de rivâyet edilmiştir: "Dünya mel’undur, Allah için olanlar hâriç.”, "Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker ve zikrullah hâriç.”, "Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; Allah’ın rızâsı için yapılanlar hâriç.” (K. Sitte Terc. 7/238-239)

"Kim akşamdan temizlik üzere (abdestli olarak) zikredip uyursa (uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse) ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse, Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir.” (Ebû Dâvud, Edeb 105, hadis no: 5042; Tirmizî, Deavât 100, hadis no: 3525)

"Allah’ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allah Teâlâ’yı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini ‘aradığınıza gelin’ diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semâsına kadar arayı doldururlar. Allah, -onları en iyi bilen olduğu halde- meleklere sorar: ‘Kullarım ne diyorlar?’ ‘Seni tesbih ediyorlar, Sana tekbir okuyorlar, Sana tahmîd (el-hamdü lillâh) okuyorlar. Sana ta’zim (temcid) ediyorlar’ derler. Rab Teâlâ sormaya devam eder: ‘Onlar Beni gördüler mi?’ ‘Hayır!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ ‘Eğer Seni görselerdi ibâdette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta’zim, çok daha fazla tesbihde bulunurlardı’ derler. Allah tekrar sorar: ‘Onlar ne istiyorlar?’ ‘Senden cennet istiyorlar.’ ‘Cenneti gördüler mi?’ der. ‘Hayır Ey Rabbimiz!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ der. ‘Eğer görselerdi, derler, ‘cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi.’ Allah Teâlâ sormaya devam eder: ‘Neden istiâze ediyorlar (sığınıyorlar)?’ ‘Cehennemden istiâze ediyorlar’ derler. ‘Onu gördüler mi?’ der. ‘Hayır Rabbimiz, görmediler!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ der. ‘Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı’ derler. Bunun üzerine Rab Teâlâ şunu söyler: ‘Sizi şâhid kılıyorum, onları affettim!” Rasûlullah (s.a.s.) sözüne devamla şunu anlattı: "Onlardan bir melek der ki: ‘Bunların arasında falanca günahkâr kul da var. Bu onlardan değil. O başka bir maksatla uğramıştı, oturuverdi.’ Allah Teâlâ; ‘Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki, onlarla oturanlar da onlar sâyesinde bedbaht olmazlar’ buyurur.” (Buhârî, Deavât 66; Müslim, Zikr 25, hadis no: 2689; Tirmizî, Deavât 140, hadis no: 3595)

"Allah’ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmâil’in oğullarından dört tanesini âzâd etmemden daha sevimli gelir. Allah’ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batışına kadar oturmam dört kişi âzâd etmemden daha sevimli gelir.” (Ebû Dâvud, İlm 13, hadis no: 3667) (Burada, Allah’ı zikirden maksat, her çeşit zikir olabilir: Kur’an tilâveti, tesbih, tehlil, tahmid, salevât, ilimle meşgul olmak, tefsir, hadis gibi şer’î ilimlerin öğrenilmesidir (K. Sitte, c. 6, s. 520).

"Abdest imanın yarısıdır. Elhamdü lillâh mizanı (amel terazisini) doldurur; sübhânAllahi ve’lhamdü lillâh arz ve semâ arasını doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır; Kur’an ise, lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini (Allah’a veya şeytana) satar; kimisi kurtarır, kimisi de helâk eder.” (Müslim, Tahâret 1, hadis no: 223; Tirmizî, Deavât 91, hadis no: 3512; Nesâî, Zekât 1) Hadisin Tirmizî’de gelen başka bir vechi şöyledir: "Tesbih mîzânın yarısıdır; elhamdü lillâh mîzan doldurur; tekbir ise gökle yer arasını doldurur. Oruç sabrın yarısıdır; temizlik imanın yarısıdır.”

Hz. Ali anlatıyor: "Fâtıma’nın, değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incinmişti. Peygamber’e hizmetçi getirilmişti. Ben Fâtıma’ya dedim ki: "Babana gidip O’ndan bir hizmetçi ister misin?” O da babası Rasûlullah’ın yanına gitti. O, yanındaki bazı adamlarla konuşuyordu. Fâtıma da (bir şey söylemeden) geri döndü. Ertesi gün Rasûlullah Fâtıma’ya gelerek: "Kızım, ihtiyacın ne idi?” diye sordu. Fâtıma sükût edip cevap vermedi. Ben araya girip: "Ben anlatayım Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim ve açıkladım: "Fâtıma’nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Rasûlullah: "Ey Fâtıma, Allah’tan kork! Allah’a olan farzlarını edâ et, âilenin işlerini yap. Yatağına girince otuz üç kere sübhânellah, otuz üç kere elhamdü lillâh, otuz dört kere Allahu ekber de; Böylece hepsi yüz yapar. Bu zikir, senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.” buyurdular. Fâtıma (r.a.): "Allah’tan ve Allah’ın rasûlünden râzıyım” dedi. Rasûlullah ona hizmetçi vermedi.” (Buhârî, Fedâilu’l-Ashâb 9, Humus 6, Nafakaat 6, 7, Deavât 11; Müslim, 80 hadis no: 2727; Tirmizî, Deavât 24, hadis no: 3405; Ebû Dâvud, Harâc 20, hadis no: 2988, 2989, Edeb 109, hadis no: 5062-5063) (Hadisin bazı vecihlerinde, Rasûlullah, "Suffe ashâbı ihtiyaç içerisinde kıvranırken ben size hizmetçi veremem” şeklinde cevap vermiş, "fazla köle olsa satıp parasıyla Suffe ashâbının bazı ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacağını” belirtmiştir. Bazı rivâyetlerde: "Bedir yetimleri (ihtiyaçta) sizi geçti”, bir başka rivâyette: "Ey Fâtıma sabret! Kadınların en hayırlısı, âilesine faydalı olandır.” buyurmuştur.

"Namaz, oruç ve zikir; Allah yolunda infak (harcama) üzerine yedi yüz misli katlanır.” (Ebû Dâvud, Cihad 14, hadis no: 2498) (Bu hadisin izahı sadedinde İbn Kayyim, zikir ile cihad ilişkisi konusunda üç mertebe olduğunu ifade ederek, hem zikir ve hem cihadın birlikte yapılmasının en üst mertebe olduğunu belirtir. Âyetten delil getirir: "Ey iman edenler, düşman bir grupla karşılaştınızmı sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki başarıya erişesiniz.” (8/Enfâl, 45) "İkinci mertebe, cihad etmeksizin zikretmek. Bu, önceki mertebeden düşüktür. Üçüncü mertebe ise, zikretmeden cihad etmek; Bu her ikisinden de düşüktür. Çünkü cihad, zikir sebebiyle konulmuştur. Cihaddan maksat, Allah’ın zikri ve ibâdetin sadece O’na yapılması, O’nun bir bilinmesi, O’nun zikri, sadece O’nun ma’bud kılınmasıdır. Zikir, mahlûkatın yaratıldığı gâyeyi teşkil etmektedir” der. (K. Sitte, 13/251)

"Yedi sınıf insan vardır ki Allah onları kendi (arş’ının) gölgesinden başka hiçbir gölge bulunmayan (kıyâmet) gün(ün)de (arş’ının) gölgesinde gölgelendirecektir. (Bunlar:) Âdil imam (yönetici), Allah’a ibâdet ede ede yetişen genç, kalbi mescidlere bağlı olan kimse, Allah için sevişen, O’nun için bir yere gelen; O’nun için birbirinden ayrılan iki kimse, kendisini mevkî sahibi ve güzel bir kadın (fenâlığa) dâvet ettiği halde: ‘Ben Allah’tan korkarım’ diyen adam, sol elinin verdiğini sağ eli duymayacak derecede gizli sadaka veren kimse ve tenha bir yerde Allah’ı zikrederek gözleri boşanan kimsedir." (Müslim, Zekât 91, hadis no: 1031)

"Size amellerinizin en iyisini, Rabbinizin huzurunda en temizini ve derecelerinizde en yükseğini, altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlısını, düşmanla karşı karşıya gelip siz onların, onlar sizin boyunlarınızı vurmaktan daha iyisini söyleyeyim mi?" buyurdu. ‘Evet’ dediler. "Allah’ı zikir" dedi. (Tirmizî, Deavât 6)

"Cennet bahçelerini gördüğünüz zaman orada otlayınız." ‘Cennet bahçeleri nedir?’ diye soruldu. "Zikir halkalarıdır" buyurdu. (Tirmizî, Deavât 83; Ahmed bin Hanbel, 3/150)

Muaz bin Cebel, Allah’ın Rasûlünden duyduğu son sözün şu olduğunu anlatıyor: ‘Allah’a hangi amel daha hoş gelir?’ dedim. "Dilin, Allah’ı zikirle ıslanmış olarak ölmen" buyurdu. (et-Terğîb 2/395, Taberânî’den)

"Her şeyin bir cilâsı vardır; kalplerin cilâsı da Allah’ı zikretmektir. İnsanı Allah’ın azâbından en çok koruyacak şey, ancak zikrullahtır." ‘Allah yolunda cihad da mı (zikirden hayırlı) değil?’ dediler. "Hayır, kesilinceye kadar vuruşsa dahi" dedi. (Buhârî, Deavât 5)

Hz. Muaz bin Cebel (r.a.) anlatıyor: "Kul, kendini Allah’ın azâbından kurtarmada zikrullahtan daha etkili bir ameli işlememiştir.” (İmam Mâlik, Muvattâ, Kur’an 24, hadis no: 1, 211; Tirmizî, Deavât 6, hadis no: 3374; İbn Mâce, Edeb 53, hadis no: 3790)


Cevap: Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler

Hoca
TEVBE, AF VE MAĞFİRET HADİSLERİ

Okudunuz mu?  AHLAK ile ilgili hadisler

RÜDANİDEN

9746- el-Hâris bin Süveyd radiyAllahu anh’dan:

Abdullah (bin Mes’ûd) biri Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’den diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:

İbn Mes’ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü’min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır. Facir kişi ise günahlarını burnunun üstüne konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır." Sonra dedi ki: AUah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:

Okudunuz mu?  Haccül ekber ne demektir?

"Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı İle ıssız bir yerde konaklar. Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanım orada göremez. Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine: ‘Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım,’ der. Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor. İşte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanım bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.|

Okudunuz mu?  Boyuna sarılıp öpmek var mıdır?

9747- Müslim, Enes’den benzerini nakletti: Onda şöyle geçmektedir: "Bulduğu hayvanının yularından tutup: ‘Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin Rabbin!’ diyerek sevincinin şiddetinden hata eder."

9748- Safvân bin Assâl radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Batı yönünde bir kapı vardır. Enine bir süvari kırk ya da yetmiş yıl yürür de yine (o mesafeyi) zor kateder. İşte Allah gökleri ve yeri yarattığı gün o kapıyı da yaratmış ve tevbe için devamlı olarak açık bırakmıştır. Güneş ondan doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır." [Tirmizî]

Okudunuz mu?  İsra ile ilgili hadisler

9749- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan; (Allah Resulü sailAllahu aleyhi ve sellem

buyurdu: )

"Kim güneş batıdan doğmadan önce tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul eder." [Müslim]

9750- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Allah kulunun tevbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder." [Tîrmizi]

Okudunuz mu?  İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozuk olduğunda vücud bozul

9751- Ebû Mûsâ radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Güneş batıdan doğuncaya kadar, Allah gündüz günah işleyenleri affetmek için gece, gece günah işleyenleri de bağışlamak için gündüz elini açar (uzatır)."[Müslim]

9752- Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Yeryüzünün en bilgin İnsanım sordu, nihayet ona: ‘Falan yerde bir rahip var, git durumunu ona anlat!’ dediler. Rahibe gidip doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.

Rahip: ‘Hayır’ deyince, onu da öldürüp yüze tamamladı. Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona falan yerdedir, dediler. Ona gidip yüz kişiyi öldürdüğünü tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sorunca, alim: ‘Evet, kabul edilir. Kimse buna mâni olamaz. Falan yere git, insanlar orada Allah’a ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca ülkene de bir daha dönme! Çünkü senin ülken kötü bir ülkedir’ dedi. Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan yolun ortasında ölüm gelip ona yetişti. Onun hakkında rahmet melekleri ite azap melekleri tartıştılar. Rahmet melekleri dediler ki: ‘Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbekâr olup tam bir ihlas içinde Allah’a ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur.’ Azap melekleri ise aksini iddia edip şöyle dediler: ‘O şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam olabilir. Bu nedenle onun ruhunu biz kabzede-ceğiz.’ Derken adam kılığında bir melek çıka-geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler. O şöyle dedi: ‘Siz iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise bu adam oraya ait olur.’

İki ülke arasını ölçtüler ve adamın gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın olduğunu tes-bit ettiler. Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldı."

9753- Diğer rivayet:

" Yolun ortasına gelince, ölüm geldi, göğsüyle direnerek ilerlemeye çalıştı."

Yine onda şöyle geçmektedir: "İyi ülkeye ötekinden bir karış daha yakın çıktı ve adam oradan sayıldı."

9754- Diğer rivayet:

Bunun üzerine Allah, Ölen kimsenin kendi köyüne "Biraz uzaklaş" tevbe için gideceği köye ise "Biraz yaklaş." [Buhârî ile Müslim.)

9755- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Her Âdemoğlu hata işler. Hata işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır." |Tirmizî.|

9756- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah isleyip tevbe eden, Allah’ın da bağışladığı başka kavim getirirdi." [Müslim]

9757- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

""Bir kul günah İsler ve: ‘AUahım! Benim günahımı bağışla!’ der. Allah da şöyle buyurur: ‘Kulum günah işledi. Kendisini hem affedecek hem de sorumlu tutacak bir Rahbinin bulunduğunu bildi.’ Kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘AUahım! Beni bağışla!’ der. Allah da: ‘Kulum günah isledi. Hem affedecek hem de. sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi’ der. Kul tekrar dönüp günah işler ve: ‘Rabbim günahımı bağışla!’ der. Allah da:

Okudunuz mu?  İlim adabı ile ilgili hadisler

‘Kulum günah işledi, affedecek ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım’ buyurur." |Buhârî ile Müslim.|

9758- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Allah teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu! Bana dua ettiğin, benden umduğun sürece aldırmam, sende olan (hataları) affederim. Ey Âdemoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu mağfiretle gelirim." [Tırmizî.]

9759- Cündeb radiyAllahu anh’dan: Peygamber sallailahu aleyhi ve sellem anlattı:

"Bir adam dedi ki: ‘VAllahi Allah, falan adamı bağışlamaz.’ Allah da şöyle buyurdu: ‘Kimdir falanı affetmiyeceğime dair yemin eden kişi? Ey kişi! Şunu bil ki ben onu bağışladım, senin amelini ise boşa çıkarıp heder ettim’." |Müslim|

9760- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"îsrâilo gutlarında birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri ise son derece dindardı. Dindar olan diğerine: ‘Yapma, günah işlemekten geri dur!’ derdi. Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: ‘Vazgeç!’ Öteki: ‘Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı gönderil-dinV diye çıkışınca, öteki: ‘VAllahi Allah seni asla bağışlamaz’ dedi. Ya da: ‘Seni cennete koymaz’ dedi. Derken Allah onların ruhlarını kabzetti. Âlemlerin Rabbi huzurunda birara-ya geldiler.

Allah teâlâ son derece dindar olana dedi ki: ‘Benim elimde olanı önlemeye senin gücün yeter miydi?’ Günahkâr olana: ‘Haydi sen git rahmetim sayesinde cennete gir!’ öteki için de: ‘Haydi bunu da ateşe götürün!’ buyurdu."

Ebû Hureyre dedi ki: "VAllahi (dindar) öyle bir söz söylemiş ki, hem dünyasmı, hem de âhiretini harap etmiş. |Ebû Dâvud.]

9761- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"(Günah işlemekle) kendine zulüm eden bir adam varmış. Ölürken çocuklarına demiş ki: ‘Ben öldüğüm zaman, beni yakın, sonra beni öğütün, külümü rüzgâra saçın! Rabbimin bana gücü yeterse vAllahi bana kimseye yapmadığı azabı yapar.’

Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler. Bunun üzerine Allah yere: ‘Haydi onun parçalarını bir araya getir!’ emrini vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve hemen adam dipdiri ayağa kalkıp dirilmiş. Allah buyurmuş: ‘Niçin yaptın bunu?’

‘Ya Rabbi! Senden korktuğum için yaptım’ deyince, Allah onu bağışlamış."

9762- Diğer rivayet:

"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış kişi ailesine şöyle demiş:

‘Ölürsem beni yakın!’ Yakmışlar. Külünün yarısını yere, diğer yarısını da denize saçmışlar…" Benzeri rivayet.

Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Allah yere emretmiş, içindekini toplamış, denize de emretmiş o da içindekini toplamış. Sonra Allah adama demiş ki: ‘Neden böyle yaptın?’

Okudunuz mu?  İmam ve cemaat ile ilgili Ayetler ve hadisler

‘Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım’ deyince, hemen Allah onu bağışlamış."

[Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Nesâî]

9763- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Uyeyne bin Hısn, Ömer’e dedi ki: ‘Yazık ey Hattâb’ın oğlu! Bize vermiyor,

üstelik aramızda adaletle de hükmetmiyorsun. ‘ Ömer buna çok öfkelendi ve onun üzerine yürümek İstedi.

Bunun üzerine Hurre (bin Kays) şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin emin! Allah Peygamberi sallAllahu aleyhi ve sellem’e şöyle buyurmuştur: ‘Afyolunu tut, maruf olanı emret ve cahillerden yüz çevir!'(A! râf, 199) Biliyorsun kİ bu adam cahillerdendir.’ VAllahi Hurre ayeti okur okumaz Ömer nefsine hakim oldu ve ayeti aşmayıp orda durdu. Zaten o Allah’ın kitabını kendine sınır edinen ve aşmayan biriydi. [Buhârî]


Hoca
Zikir hadisleri, Zikirle ilgili hadisi şerifler

ZİKRULLAH HAKKINDA HADİSİ ŞERİFLER:

1- Ebu Hureyre (r.a)den,Resulullah(sav)’in şövle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Allah (cc)’ın birtakım melekleri vardır ki, bunlar yeryüzünde dolaşıp zikir yapanları araştırırlar. Zikir yapan bir gruba rastlayınca,birbirlerine"geliniz aradığınız buradadır" diye seslenirler ve zikir yapanları göğe kadar kanatları altına alırlar. Gökyüzüne döndüklerinde Allah Teala -aslında her şeyi bildiği halde-onlara-Kullarım ne diyorlar?"diye sorar. Meleklerde O’na;

-"Seni tesbih ve tekbir ediyorlar. Sana hamd ve tazim sunuyorlar. "diye cevap verirler. Yüce Allah onlara;

-"Onlar beni gördiler mi?"diye sorar. Melekler;

-Hayır vAllahi seni görmemişlerdir, diye cevap verirler. Allah Teala;

-"Ya beni görmüş olsalardı ne yaparlardı?"diye sorar. Melekler;

-Eğer seni görmüş olsalardı daha çok ibadet ederler,daha çok tazim ve tekbir ederlerdi.

-"Kullarım ne istiyorlar" diye sorar. Melekler;

-"Senden cennetini istiyorlar" diye cevap verirler.

-"Cenneti gördüler mi?" diye sorar. Melekler;
"Hayır vAllahi ya Rabbi orayı görmemişlerdir.

-"Orayı görmüş olsalardı ne yaparlardı?"diye sorar. Melelekler de O’na;

-"Eğer orayı görmüş olsalardı oraya karşı daha fazla bir arzu ve özlem duyarlar,orayı daha ısrarlı bir şekilde isterlerdi"diye cevap verirler.
Allah Teala meleklere;

-"Neden bana sığınıyorlar "diye sorar. Melekler;

-"Cehennemden sana sığınıyorlar" diye cevap verirler. Allah Teala ;

-"Onlar cehennemi gördüler mi?"diye sorar. Melekler;

-"Hayır vAllahi görmemişlerdir"diye cevap verir.
Allah Teala onlara;

-"Ya cehennemi görselerdi ne yaparlardı?" diye sorar. Melekler;
-"Eğer orayı görmüş olsalardı ondan daha şiddetli kaçar,daha çok korkarlardı"diye cevap verir Bunun üzerine Allah Teala:

" Şahit olunuz ki onları affettim" buyurur.
Meleklerden biri;

-"Onlar arasında falanca kimse var ki, o aslında onlardan değildir.
Şahsi bir amaç için onların arasına katılmıştır"der. Allah Teala o meleğe;

-"Onlar öyle bir gruptur ki,onların arkadaşı kendilerine ihanet etmez" buyurur. Buhari ve Müslim


zikir ile ilgili hadisler, istiğfar ile ilgili hadisler, dua ile ilgili sahih hadisler

Bu kategoride yer alan Akıl Baliğ Olmayan Çocuk İmam Olabilir Mi? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Ders Kitabı TIKLA! Sınıf Ders Kitabı Cevapları TIKLA! Akrostiş Şiir
Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

Zikir, Dua, Tevbe ve istiğfar ile ilgili hadisler Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.