Kayıtsız Üye
asiye annemiz firavun eşi asiye
Galus
FİRAVUN SARAYINDA İMAN İNCİSİ: HAZRETİ ASİYE ANNEMİZ
Allah, inananlara da Firavun’un karısını örnek gösterdi… ( Tahrim/11 )
Cennet kadınlarının en üstünleri Hatice Bint Huveylid, Fatıma Bint Muhammed, Meryem Bint İmran, Firavun’un karısı Âsiye Bint Muzahimdir.
(Ahmed B. Hanbel, Müsned, c.1.s 36; Hakim, Müstedrek, c.2, s 594)
Kaynaklarda hakkında çok fazla bilgi bulunmamakla beraber hakkındaki bilgilerin en bilineni zalim, acımasız kendini tanrı ilan eden Firavunun hanımı olduğudur. Kur’ân-ı Kerîm’de de ondan adı verilmeksizin Firavun’un zevcesi diye söz edilmektedir. Peygamber Efendimiz ise Firavun’un eşi Âsiye diyerek adını açıkça belirtmiştir. Tarih ve tefsir kitaplarında künyesi, Âsiye bint Müzâhim b. Ubeyd b. Reyyân b. Velid diye bildirilmektedir. Amâlika kavminden olduğu rivayet edilmiştir.
Bunun yanında Firavun’un amcasının kızı olduğu rivayeti ile İsrâiloğulları’ndan Hz. Mûsâ’nın kabilesine mensubiyetinden bahseden rivayetler de vardır. Hatta Hazreti Musa’nın halası olduğu da nakledilmektedir.
Âsiye annemiz ilk olarak Firavun’un abisi Kabus b. Mus’ab ile evliydi. Kabus b. Mus’ab da zamanının en azılı, acımasız yöneticisi idi. Onun ölümüyle birlikte yerine kardeşi Velid b. Mus’ab geçti ve kardeşinin zevcesi Âsiye hatunla evlendi. Velid b. Mus’ab, kardeşi Kabus’dan daha zorba, daha azgındı. Mısır Firavunları arasında, ondan daha uzun ömürlüsü, ondan daha kabası, daha merhametsizi, İsrail oğullarına ondan daha kötü ve ağır işkenceler yapanı görülmemişti.
Âsiye annemizin ikinci eşi olan Velid b. Mus’ab, Mısır Firavunlarının üçüncüsü idi. Kavmini elli yıl putlara tapmaya davet edip kendisine muhalefet edilmediğini, emrinin yerine getirildiğini görünce bir gün onları bir araya toplamış: Ben sizin en yüksek Rabbinizim! demiştir. Bundan sonra putlara tapmaktan menedip kendisine tapmağa davet etmiştir. Bu şekliyle emrine itaat etmeyenlere en ağır işkenceleri uygulamıştır.
Musa Aleyhisselâm’ın doğumunun yaklaştığı sıralarda Firavun bir gece rüyasında, Beytülmakdis tarafından gelen bir ateşin, Mısır evlerini sararak Kıbtî evlerini yakıp harap ettiğini, İsrail oğullarına ait evlere ise dokunmayıp geri bıraktığını gördü. Rüyasının etkisinde kalarak bütün sihirbaz, kâhin, falcı kimler varsa yanına çağırarak rüyasının ne anlama geldiğini sordu.
Yaptıkları yorumlarla İsrail oğullarından bir peygamber geleceğini bu kişinin Firavunun saltanatını alt üst edeceğini hatta onu ülkeden çıkaracağını ve Firavunun dinini de değiştireceğini söylediler. Bu yorumlara hem çok sinirlenen hem de korkan Firavun hemen bir emir vererek İsrail oğullarından o yıl doğacak bütün erkek çocuklarının öldürülmesini söyledi. İşte bu yıl içinde, Musa Aleyhisselâm’ın annesi onu doğuracağı zaman başına gelecek halden tasalanmıştır.
Bu korkusunun üzerine, Allah’u Teâlâ Musa Aleyhisselâm’ın annesine:
Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize bırakıver, korkup üzülme, çünkü biz onu tekrar sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız.
(el- Kasas, 28/ 7 )diye vahyetti. Annesi bu emir doğrultusunda Musa ( a.s)’ı emzirdi ve bir tahta sandık yaptırtıp onu Nil nehrine bıraktı. Dalgalar bu sandığı bir o yana bir bu yana sürüklüyordu en sonunda sandık, Firavunun sarayının yanındaki ağaçlığa gidip durdu. O sırada, Firavunun zevcesi Âsiye hatunun cariyeleri sandığı bulup Âsiye hatunun önüne getirdiler.
Âsiye hatun sandığın içindeki çocuğu görünce, kalbinde ona karşı bir şefkat ve sevgi duydu. Firavuna haber verdiği zaman Firavun hemen çocuğu boğazlamak istedi. Ama Âsiye hatun çocuğu öldürmekten vazgeçirinceye, bıraktırıncaya kadar onunla konuştu. Kur’ân-ı Kerîm’de bu hadise şöyle bildirilmektedir:
Firavun’un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına) ‘benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz’ dedi… (el-Kasas, 28/ 9 )
Âsiye annemiz ona Musa adını vermiştir. Nitekim Hz. Musa’nın içine konduğu ağaç sandık ile su üzerinde bulunmuştu. Onların dillerinde suyun adı mu , ağacın ise sa dır. Dolayısıyla su ve ağacın içindeki’ manasına gelen Musa ismini koymuşlardır çocuğa. Hz. Âsiye bu konuşması ile Musa Aleyhisselâm’ın öldürülmesine engel olmuş ve sarayda büyümesini sağlamıştır.
Öyle ki Peygamber Efendimiz zamanında onu Ebu Cehillerden koruyup gözeten Ebu Talip nasıl vazife yaptı ise, Âsiye annemizde Firavunlardan Musa Aleyhisselâm’ı öyle koruyup gözetlemiştir. Allah (c.c) yeryüzünde dinini öğretecek anlatacak olan, elçilerine muhakkak koruyucular ve hizmetçiler hazırlamıştır.
Âsiye annemiz Firavunun eşi olmasına rağmen bir gün bile olsun onun işlediği zulüm ve haksızlıkları desteklememiştir. Kocasının zorbaca davranışlarından her zaman rahatsızlık duymuştur.
Bu ferasete sahip olması onun yüceliğini göstermektedir. Firavunun sarayında yaşamış fakat içinin güzelliği, ahlakının düzgünlüğü sebebiyle iman nasip olmuş ve cennet hatunlarının arasına girmiştir. İslami kaynaklarda Âsiye annemizin iman edişiyle ilgili iki farklı rivayet vardır. Bir rivayete göre Firavun’un kızının saçlarını tarayan kadının Allah’a iman ettiği ortaya çıkınca fırına atılarak yakılmıştır.
Bu kadının ruhunun melekler tarafından semaya çıkarıldığını gören Âsiye annemiz de Allah’a iman edip Hz. Musa’nın peygamberliğini tasdik etmiştir. Diğer rivayete göre ise, Hz. Musa ile sihirbazlar arasındaki mücadelede Hz. Musa’nın galip geldiğini duyunca, Âsiye annemiz:
Musa’nın ve Harun’un Rabbine iman ettim
diyerek hak dini kabul etmiştir. Hz. Âsiye’nin iman ettiğini tek Allah’a inandığını duyan Firavun önceleri onu ikna edip davasından vazgeçirmeye çalışmıştır. Ancak artık sadece Allah aşkıyla dolu olan Hz. Âsiye hiçbir şekilde inancından vazgeçmemiştir.
Onu caydıramayacağını anlayan Firavun işkenceye başvurmuştur. Kızgın güneşin altında uzun süre yatırılarak eziyet ettirir. Selman el- Fârisi bildirdiğine göre, Hz. Âsiye annemiz güneşin altına yatırıldığında melekler kanatları ile güneşe gölge olurlarmış. Yine bir gün, ellerinden ve ayaklarından kazıklara bağlanmış, güneş altına bırakılarak ona işkence devam edilirken üzerine büyük bir kaya parçası atılacağı sırada da Rabbine şöyle dua etmiştir:
… Rabbim! Benim için katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun kötülüklerinden kurtar, beni o zalimler güruhundan da kurtar . ( et-Tahrim, 66/ 11 )
Hz. Âsiye annemiz işkenceler altında Allah’a böyle seslendikten sonra gözlerindeki perde açılır ve cennetteki beyaz inciden yapılmış evini görür, peşinden ruhu kabzedilir. Hz. Âsiye dünyada Allah (c.c) düşmanlarından en büyüğünün nikâhında idi. Oysa ahirette, cennetin en üst odalarındadır.
Firavun gibi bir zalimin işkencelerine sabrettiği için Allah katında böyle sonsuz bir nimetle mükâfatlandırılmıştır. Bizlere en güzel örnek onun bu sabrı ve taviz vermeyen kuvvetli imanıdır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Musa’nın peygamberliğine inanan, bu uğurda her türlü kötülüğe maruz kalan Hz. Âsiye annemiz, Kur’ân-ı Kerîm’de inananlara iman ve kararlılık örneği olarak zikredilmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.), Asr-ı Saadet’te isyankâr, itaatsiz kadın manasına gelen Âsiye ismini güzel kadın manasına gelen Cemile ismiyle değiştirmiştir. Çünkü Âsiye ismi, yalnızca Hz. Âsiye’de gerçek anlamını bulup, misyonunu tamamlamıştır. Firavuna ve onun zulmüne karşı gelen, itaat etmeyen kadın manasıyla Âsiye burada Firavuna itaat etmeyerek vazifesini, misyonunu tamamlamış ve Allah’a ibadet etmiştir. Firavuna itaatsiz, isyankâr, Allah’a itaatkâr.
Peygamber Efendimiz Hz. Âsiye annemizden övgüyle söz etmiş ve Hz. Meryem annemiz ile birlikte yüksek kemale ermiş bir kadın olarak bahsetmiştir. Bir hadislerinde şöyle bildirir:
Erkeklerden pek çokları kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran’ın kızı Meryem, Firavun’un karısı Âsiye, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fatma’dan başka kimse kemale ermemiştir.
Hz. Aişe’nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir. [ Müslim, Fezâuilu’s-Sahabe 70, (2431); Tirmizî, Et’ime 31, (1835) ].
KAYNAKLAR:
Ömer Faruk Harman, Âsiye , DİA, c.III, İstanbul 1991, s. 487
İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l Beyan Tefsiri, c.VI-IX, Damla Yayınevi, İstanbul2002
İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Hadis Ansiklopedisi, c.XII, Akçağ Yayınevi, s. 400-401.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, DİA, c.II, Ankara 2004, s.s 8-11
Eşrefoğlu
”Hz. Asiye annemiz firavun’un karısı olmasına rağmen firavun ile hiç beraber olmamıştır…Firavun Hz. asiyeyi yatağına çağırdığı zaman, allah-u Teâla Hz Asiye suretinde bir melek gönderiyor ve Firavun onunla beraber oluyormuştu” diye duydum veya bir yerde okudum.. Bu konuda bilgisi olan varmı?
nurya
okudum ne yazayım bilemiyorum kötülerin şerrinden Allah(cc) korusun hepimizi inşaALLAH
hz asiye annemiz, asiye annemizin hayati, asiyenin hayatı
Asiye annemiz firavun eşi asiye Başlıklı Yazımızın Yanında Websitemiz İslami bilgilerden, Dini Sorular, Cevaplar, Hac, Meal, Cennet, Cehennem, Farz, Sünnet, Hanefi, Şafii, Rüya yorumları, Gusül, Abdest, İmanın şartları, Namaz, Oruç, Kuran Sureleri, Ayetleri, Hadis, Dualar, İslamda Aile Tavsiyeleri, Kadın İle İlgili Konular, İbadet, İman, Mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli, İslamın Şartları, Diyanet, Eğitim, Sohbet, Arapça, Hayırlı Geceler, Zekat, Mahrem Sorular, Evlilik, Sahabe Hayatları, Salavat,Dini Hikayeler, Günah, Helal, Haram, Tecvid, Yemin, Sadaka, Siyer, Fıkıh, Ahlak Gibi Konular İçermektedir.