Ali İmran Suresi’nin 18. ayeti tefsiri nasıl?

Ali İmran Suresi’nin 18. ayeti tefsiri nasıl?

ebru_unlu
Selamun Aleykum,

Sevgili arkadaşlar,
Kuran-ı Kerim’in Ali imran Suresi’nin 18.ayetinde diyorki;

< 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. >
burada bu ayeti kerimeyi bu şekilde okuduğumda; Ayet içinde bir "O" zamiri var. Yalnız ayetin başında Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler.. Burada haşa Allah melekler ve ilim sahipleri ile birlikte ondan başka yani O dediği ne burada?? kafam allak bullak oldu…

bu ayeti kerimenin bu şekilde tercüme edildiğini bazı din adamlarında ve diyanet işlerinde de gördüm..

bunu kime sorsam sen dinden çıkıyorsun diyorlar.. sorgulama yapma diyorlar.. ama ayeti yukarıdaki gibi okuduğumda; Allah haşa kadiri mutlak bir kuvvete şahitlik yapmış gibi algılıyorum..

nedir bu Ali İmran Suresinin 18.ayetinde anlatılan..

Cevap: Ali İmran Suresi’nin 18. ayeti tefsiri nasıl?

mum
Allah’ın Vahdaniyeti, Adaletli Uygulaması Ve Allah Tarafından Kabul Edilen Din

Aliimran süresi 18. ayet meali

Allah kendisinden başka hiç birilâh olmadığını, adaleti ayakta tutarak açıkladı. Melekler de, ilim sahipleri de bunu ikrar etmişlerdir. Ondan başka hiç bir ilâh yoktur. Azîz’dir, Hakîm’dir.

Ali imran süresi 18. ayet tefsiri

Nüzul Sebebi

Resulullah (s.a.) Medine’ye geldikten sonra durumu açığa çıkıp etrafa yayılınca Şam (Suriye) halkı hahamlarından iki haham huzuruna geldiler. Medine’yi gördüklerinde biri ötekine, "Bu şehir son zamanda çıkacak peygamber şehrinin niteliklerine ne kadar da benziyor" dedi. Resulullah (s.a.)’ın huzuruna girdiklerinde sıfat ve özellikleriyle onu tanıdılar. İkisi de Hz. Peygambere, Sen Muhammed misin?" dediler. O, evet dedi. Sonra "Sen Ahmed misin? dediler. O evet dedi. Bunun üzerine, "Biz sana bir şahitliği soracağız. Eğer sen olduğu gibi onu haber verirsen sana iman eder, seni tasdik ederiz" dediler. Resulullah (s.a.) onlara, "Sorunuz" deyince şöyle dediler: "Allah’ın kitabındaki en büyük şahitliğin hangisi olduğunu bize haber ver." Bunun üzerine Yüce Allah, "Allah kendisinden başka hiçbir ilâh olmadığını adaleti ayakta tutarak açıkladı (şahitlik etti), melekler de ilim sahipleri de." buyruğunu indirdi. Her ikisi de bunun üzerine Müslüman oldular ve Resulullah (s.a.)’ı tasdik ettiler.

Tefsiri

Şanı Yüce Allah bütün insanlara vahdaniyetini, afak ve enfüste (iç ve dış dünyalarında) bulunan tekvin ve tasarrufi (yaratma ve tasarrufunun) delâletleri ile açıklayıp beyan etti. Melekler de bu gerçeği rasullere bildirdi ve apaçık bilgiyle desteklenmiş şahitlikte bulundular. İlim ehli de bu şekilde haber verdiler, bunu açıkladılar ve delil ve belgeler eşliğinde şahitlik ettiler. Bu, böyle bir konumda ilim adamlarının oldukça büyük bir özelliğini ortaya koymaktadır, el-A’meş der ki: Ben de Allah’ın şahitlik ettiği şeye şahitlik ederim. Bu şahitliğimi Allah’a emanet olarak tevdi ediyorum. Bu, Allah nezdinde benim bir emane-timdir.

Akaid, ibadetler, adab ve ameller ile kâinatta ve yaratıklar arasında bütün hallerde adaleti ayakta tutandır bu. Adaletin niteliklerinden bir tanesi de Yüce Allah’ın aşağıdaki ve benzeri diğer buyruklarında vurgulandığı gibi hükümlerde adaleti hak ile emir Duyurmasıdır: "Muhakkak Allah adaletle ve iyilikle emreder." (Nahl, 16/90); "Bir de insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmediniz." (Nisa, 4/58).

Yüce Allah indirdiği şeriatında da, kâinattaki uygulamalarında da adil olandır. Çünkü O, kâinat düzenini sapasağlam yapmış, maddî ve ruhî güçler arasında, insan ve yaratıcısı arasındaki hükümlerde, fert ile toplum, insan ile insan, herhangi bir toplumdaki insan grupları arasında, zengin ve fakir arasında ve buna benzer karşılıklı taraflar arasında son derece hassas bir denge kur-> muştur.

Daha sonra Yüce Allah, "Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Azîz’dir, Ha-kîm’dir" buyruğu ile ulûhiyette tek ve eşsiz olduğunu bir daha pekiştirmektedir. Azîz, asla yenik düşürülemeyen, güçlü, kudreti kâmil, azamet ve kibriyası en yüce olandır. Hakîm ise sözlerinde, fiillerinde, şeriat ve kaderinde olsun her şeyi en doğru ve en uygun yerine koyan demektir.

Cevap: Ali İmran Suresi’nin 18. ayeti tefsiri nasıl?

ebru_unlu
sevgili mum,

çok teşekkür ederim, Allah razı olsun..

bu açıklamaları araştırmalarımda okudum..
Ancak somut bir cevap alamıyorum, diğer din adamlarının tefsirlerinde de benim ilk mesajımdaki gibi açıklama var..

Elmalı Hamdi hoca nın tefsirinde de ;

< 18- Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır >
Buradaki "O" kim?

Ayetteki "O" zamiri Kaadir-i Mutlak Yaradan’ı ifade ediyor ve bundan bahseden Kuran’daki tek ayettir. Tek bir yerde sadece bu Ali İmran suresinin 18.ayetinde geçiyor.

Cevap: Ali İmran Suresi’nin 18. ayeti tefsiri nasıl?

mum
Ebru kardeş
Arapça biliyor musun?
ayeti kelime kelime açıklayayım

شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Şehide – Şehadet etti
Allahu – Allah
Ennehu – kendisi
lailahe – ilah yoktur
illahu – sadece kendisi vardır
velmeleiketi – ve melekler
ve ulul ilmi – ve ilim ehli
Qaimen – ayakta
bilkısti – adalet ile
lailahe ille hu – kendisinden başka ilah yoktur
el azizul hakim – aziz ve hakim olan
_______________________-
Burda anlaşılmayan nedir anlamadım

ebru_unlu
diyanetin kuran-ı keriminde sizin yazdığınız gibi yazmıyor

her kurumun, her kişinin tefsiri farklıysa, bunun tam geçerliliği hangisi?

bu arada arapça bilmiyorum, bilmediğim için soruyorum.

mum
< arapça bilmiyorum >
tahmin etmiştim.
Kardeş ben arapça biliyorum ve ders de veriyorum.
Ali imran süresi 18-19-26 ve 27. ayetleri her farz namazından sonra okuyorum.
Ayet diğer kuran ayetlerinden bir farkı yok yani yazdığın şekilde.
Sorun varsa meallerdedir.

ebru_unlu
siz arapça biliyor olabilir, arapça dersler veriyor olabilirsiniz. Ancak bizim dilimiz arapça değil, Ben türkçe anladığım dilden okumak istiyorum. Bu yüzdende meallerde gerçeklik nedir? onu sormaya çalışıyorum.

yine tekrar ediyorum.,
3/18.ciAyetteki "O" zamiri Kaadir-i Mutlak Yaradan’ı ifade ediyor ve bundan bahseden Kuran’daki tek ayet.

sorun meallerde ise ki,diyanetin Kuran-ı Kerim mealide sorunlu oluyor sizin söyleminize göre..

bu sefer, Ali İmran Suresinin 18.ayetinin mealinin benim yazdığım tercüme şekli ile birden fazla kişinin bu şekilde tercüme etmesi; ayette anlatılan hususun irdelenememesi mi? yoksa arapçadan türkçeye çevirmede mi? sorun var sorusu akla geliyor.

şimdi bunu sorguladığım zaman akıl yoluyla hareket etmeye çalıştığımdan, insanın düşünce gücü kalben yaptığı edimlerden daha ağır bastığı için net bir cevap alamıyorum.

mum
Meal okuyanlar için biz diyanet VAKFI mealini tavsiye ediyoruz.

Türkiye diyanet vakfı meali
Ali imran üresi 18. ayet
Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilâh yoktur.

Bu ayette anlaşılmayacak nedir hala anlamadım.

ebru_unlu
peki bu ayette, Allah (C.C) neden benden başka ilah yoktur demek zorunda hissetmiştir.

mum
< demek zorunda >
bu söz yanlış
Bu anlamda Kuranda çok ifade var. Mealden bakarak ayetin gerçek manası anlaşılmaz.
sahur bitimine 30 dk kaldı sonra/yarın yine devam ederiz inşAllah.

Kayıtsız Üye
Sevgi hürmet ve acziyetimi beyan ederek acizane tevhid konusunda ki bu ayet için fikrimizi beyan edelim:
Allah birdir herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. bu çepeçevre kuşatış içinde biz sana şah damarından daha yakınız diyerek kendisinin bizdeki varlığını ilan dahi etmiştir. şimdi bize şah damarımızdan daha yakın ve kendisi nerededir sorusuna verilen cevap her yerdedir olduğundan
biz dahi bu her yerin içindeyiz. yani hem bizde hem dışımızda hem enfusta hem afakta mevcut olandır O. Bu böyle olunca bizim kendi varlığımız şirk halindedir. bu şirkten kurtulmak için kendimizi onun varlığında enfustaki ve afaktaki varlığında kendi benlik nispetlerimizi eritmemiz gerekir. Bu tıpkı bir kesme şekerin suda erimesi gibidir. Bu erime tamam olduğunda sevgili kul olma şerefine erişildi. sen yok olup eridin peki sende kim var oldu şimdi? Ben bir kulumu sevdim mi onun tutan eli konuşan dili yürüyen ayağı olurum denildiğine göre. senin gözünden kendi birliğini gördü senin dilinden kendi vahdaniyetine şehadet getirdi işte şahit kendisidir kendisine. Bu hali yaşayana verilen ad Kul’dur. Ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm. Enel Hakk, bu sözleri kim söyledi?
işte bu halin sırrı veliyullahtadır. Velayet şahı Hz. Ali’den kendi kendine şahit olduğu gibi Hz. Muhammedin de Rasul olduğuna şahitlik etti. Allah vahdaniyet ismi Rahim Ve Rahman esmaları ile Hz. Muhammed Ve Hz. Ali’de tecelli etti. Muhammed Aynasından kendini seyretti ve kendinden başka ilah olmadığına şehadet etti. Zaten kendinden başka ilah yoktur. neden bunlara gerek varki? Ben gizli bir hazine idim kendi bilinmekliğimi murad ettim diyor. insanlar beni bilsin demiyor kendi bilinmekliğim diyor. [email][email protected][/email]

ali imran 18, ali imran suresi 18.ayeti kerime, ali imran 18. ayet tefsiri